Ezanın dili okuyanın dili değil, dinleyenin kalbidir.

Bu sebeple ezan kalplere okunur kulaklara değil.

Ezanı anlamak, hissetmek için dil bilmek değil Mümin olmak gerekir,

Bu milleti tanımayan, inatla milletin değerlerinin karşısında olanlar,

Türklerden rahatsız olduğu için, Türk’ün dininden de rahatsız olanlar,

Şu üç günlük dünya için ki gerekliliğini hepimiz kabul ediyoruz,

Evlatlarının rüyalarını bile İngilizce görmesi için çabalıyorlar,

Evlatlarının İngilizce konuşabilmesi için kendilerini parçalıyorlar,

Sonsuz bir yaşam için bizi Allah yoluna çağıran ezana ve bizi sonsuz hayata hazırlayacak Kur’an’a gelince Türkçe de Türkçe diye tutturuyorlar.

Ey! Gafil,

Ey! Cahil,

Ey! Siyasete kul, köle olmuş zavallı,

Ey! Partisine, liderine sapkınca bağlı yobaz,

Ey! Üç beş oy için bütün değerlerini satışa çıkarmış olan bezirgân,

Bil ki; ezan dünyanın dört bir bucağında aynı dildedir,

Bil ki; ezan bir aidiyettir ve dili Kur’ancadır,

Bil ki; ezan bir şuuru temsil eder ve dili Mümincedir.

Eğer din ile İslam ile Kur’an ile ilgili bir şeyler söyleyeceksen,

Doğru bir iş yapmak, faydalı olmak istiyorsan.

De ki; neredesin ey! Müslüman?

Din elden gitmiş, ahlak elden gitmiş, deizm, ateizm, hainlik sarmış dört bir yanı, alkol, uyuşturucu, madde bağımlılığı yaşı 10’a düşmüş, son on yılda suç işleme oranı %400 artmış, para ve makam hırsı bütün değerlerin üzerine çıkmış.

Sor ki; Müslümanım diyorsun ya bütün bunlar yaşanıyorken sen neredesin ey! Müslüman? Ne yapmaktasın?

Ve benden de sana bir soru; sen namazını Türkçe kıldın da dilini tutan mı oldu?