Galiba Vicdanı kaybettik.
Son yıllarda bazı ülkelerin entelektüel insanları tarafından yabancı hayranlığı at başı aldı yürüdü. Yabancı hayranlığı modası Ülkemizde de gün geçtikçe artış kaydı göstermektedir. Yabancı hayranlığı gerçi Osmanlı imparatorluğunun son yıllarından beri Cumhuriyetin ilanına kadar süre geldiyse de maalesef Cumhuriyet dönemin de de yabancı hayranlığı devamsallığından kaybedilen bir durum yaşanmamıştır.
Batı bir yandan kendi iç siyasi çekişmelerini yaşarken bir yandan da kültürel emperyalist düşünce hâkimiyetinden ödün vermeden gelişmekte olan ülkelerin aydınlarının beyinlerine girmeyi başarmış ve onlara sağladığı imkânların minnet borçluluğundan da faydalanarak az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerden beyin göçünün bedelsiz ithalatının zeminini yaratarak günümüzde kendine yandaş bir kitle yaratmıştır.
Batı hayran kitlesi bugün Batının ekonomik gelişmesinin gönüllü yayılmacılığını yapan bir cenah halindedir.
Batı tarzı giyim kuşam Batının Tekstil sektörünün yayılmacılığıyla İngiliz Kumaşları, Fransız Parfümleri, İtalyan Elbise, ayakkabıları derken Ağır sanayi de ise Alman, Fransız, Amerikan arabaları gibi sayamayacağımız binlerce endüstriyel ürünler bedenimizden öte ruhumuza işlenmiş vaziyette yıllardır Üçüncü ülkeleri ahtapot sarmalı gibi sarmış vaziyette.
Şimdi kurtulmaya çalışsan da kurtulmak mümkün olmuyor, zira yandaşlar kurtulmamak için direnip duruyor.
Kendini aydın olarak nitelendirenler doğduğu yumurtayı beğenmemezlik[b1] gafletiyle Anadolu insanına yukardan bakmış, hor görmüş, sözde Cumhuriyeti savunurken aynı zamanda Cumhurdan uzaklaşmıştır.
Onbinlerce yıla dayanan Türk Kültüründen ilham almak yerine, Batı edebiyatı ve Felsefesine biat etmiş, Türk Edebiyatının ve Türk İslam Felsefecilerinin düşüncelerine itibar etmemiştir.
Beyinleri o kadar sislidir ki, Gözleri o kadar perdelidir ki Türk İslam felsefesinin zenginliğinin farkında olan ve Dünya Müziğinin bir numarası olan Mozart’tan bile ders çıkaramamışlardır.
Batı, Türk İslam bilimini incelemiş, öğrenmiş, sentezini iyi yaparak kendi kültürel değerlerini yaratmıştır.
Yarattığı kendi öz değerleriyle fende, bilimde, irfanda ilerlemiş ve günümüz asrında devasa teknolojik bir Dünyanın Lideri olmasını başarmıştır.
Özüne sahip çıkmayan Milletler Başka milletlerin kölesi ve sırtında taşıyıcıları olur.
Hiçbir Ülkenin insanında olamayacak kadar yabancılık hayranlığı, Ülkemizde çıta yapmış durumdadır.
Özellikle bu hayranlık gün geçtikçe Ortadoğu coğrafyasını da kaplamış bulunaktadır.
Müslüman Ülkelerdeki yönetimsel istikrarsızlıklar ve buna bağlı olarak iş başına gelen yöneticiler kendi kültürlerinden öteye bir yabancı kültür hayranlığı içerisinde yönetim anlayışıyla, kendi halkından kopuk kültür erozyonlarını yönettiği ülkenin toprağına serpiştirerek ulusçuluk bilincinden uzaklaştırılıp, bir başka ulusun kültürel emperyalizmine zemin hazırlayıcı eylemleri hayata geçirerek özellikle yeni nesilde yabancı hayranlığının yayılmasına neden olmuşlardır.
Yeni nesil yabancı hayranlığı, Demokrasi, İlericilik, Devrimcilik gibi söylemlerle Dünya halkları gibi tezlerin savunuculuğuyla, Ülkelerinin hem kültürel hem ekonomik sömürü haline gelmesine ön ayak olurlarken, günümüzde özellikle yeni nesil genç kuşaklarda Batı tarzı beslenme alışkanlığı yaygınlaştırıldı. fesbuk tarzı yerler, kafe tarzı yerler revaçta oldu.
Lokantaların, Kahvehanelerin yerini alarak, içecekte, yiyecekte genetik ruhumuzu değişime uğratarak, kendi öz kültürümüzün zenginliğini fark ettirmeden yavaş yavaş özümüzden uzaklaştırılma tuzağına düşürerek Batı hayranlığı kültürel yabancılaşmamızın vazgeçilmezi haline getirildi.
Sonuç; Diyanetimiz var dini öğretemedik. Ezanımızı ıslıklayan cenahlar çoğaldı.
Okullarımız var Eğitimi ve bilimi öğretemedik, Teknolojide dışa bağımlı, Eğitmede ise metroda, Metro büste, Toplu taşımada, yaşlılara yer verme nezaketini göstermeyen duyarsız istisnalar hariç uyuyan gençler yetiştirdik.
Müteahhitlerimiz var yıkılan Binalar yaptılar ocaklar söndürdüler.
Yabancı isimde birbirleriyle yarışırcasına siteler AVM ler yaptırdık.
Çiftçimiz var, Devlet destek versin diye diye tarımsal üretimi bırakmasına dur diyemedik, gıdada dışa bağımlı olduk. Bakkalları kapattık, Marketçileri türettik. Halka fahiş fiyatlarla gıda satmalarına göz yumduk.
Galiba Vicdanı kaybettik.
ALLAH Islah etsin, Devletimize ve Milletimize güç versin
Neşat YALÇIN/erzurumhabergazetesi
nesatyalcin@gmail.com
Bir yanıt yazın