MENÜ ☰
ATA-AÖF’te Sınavsız İkinci Üniversite Ön Kayıtları Devam Ediyor
Büyük Erzurum Sofrası
Erzurum Haber Gazetesi » Yazarlar » Erzurum’un emini de kayıp sahibi de!
Öztürk Akkök
Erzurum’un emini de kayıp sahibi de!


 Erzurum’u kalkındıracak, vatandaşın refahını yükseltecek, kente sosyal bir çehre kazandıracak, aynı kulvarda yarıştığı rakipleri ile arasındaki mesafeyi daraltacak iki önemli sektörü ve altyapısı var bu şehrin.

O sektörlerden ilki turizm, ikincisi de hayvancılık!

Ben demiyorum bunu.

Fırsatını yakaladığı an, düşüncelerini dile getiren Vali sayın Sebahattin Öztürk’e ait bu sözler.

***

Turizme olan inancını ve beklentisini hemen her fırsatta ifade eden, yol gösteren, yöre insanına  “ha gayret” diyerek cesaret veren ve motivasyonu sağlama adına elinden geleni ardına koymayan sayın Öztürk’ü, geçen perşembe akşamı Kuzeydoğu Anadolu Kalkınma Ajansı’nın (KUDAKA) düzenlediği değerlendirme toplantısında dinlerken, heyecanı ve samimiyeti nedeniyle içten içe alkışlamaktan alamadım kendimi.

***

Yıllardan beri neden yakınıyoruz biz?

“Fukaralıktan” tabi, e bir de “makus” talihimiz var, ondan.

Bu iki olumsuzluğu alt etme adına arayış içinde olan bizlere Vali Bey, iki önemli alternatif sunuyor:

Bir turizm, iki hayvancılık!

***

Hani “başka alternatifler yok mu?” diyebilir, ardından siz de farklı sektörleri sıralayabilirsiniz.

Ancak ilave edeceğiniz her bir sektör, sıralamaya 3’ten girer, 4, 5 diye de devam eder.

Sadece bir ve ikinci sırada neyin gelmesi gerektiği konusunda belki tartışma yaşanabilir.

Kimine göre ilk sırayı hayvancılık alır, kimine göre de turizm.

***

Turizm için çok fazla söze gerek yok aslında.

“Bacasız sanayi” olduğu hepimizin malumu.

İşte o müthiş potansiyeli harekete geçirme adına KUDAKA kurulduğu günden bu yana iyi çalışıyor.

***

Ajans Genel Sekreteri Dr. Rıfat Altan, işin bayraktarı.

Adamcağız toplantılar düzenliyor, gerek yurtiçinden, gerek yurtdışından konunun uzmanlarını sorumluluk bölgesine getiriyor, yetmiyor Erzurum-Erzincan-Bayburt üçgeninde ne varsa, yöresel yemeklerinden giyimine, tarihi mirasından doğal güzelliklerine varıncaya kadar bütün mevcudiyeti seriyor gözler önüne.

İstiyor ki, bölge kalkınsın, gelir çoğalsın, insanlar rahat yaşasın.

***

KUDAKA, son olarak  ülkenin önde gelen turizm şirketlerinin yöneticilerini ve tur operatörlerini davet etmişti bölgeye.

Kimi İstanbul’dan gelmiş Erzurum’a, kimi İzmir’den, kimi Ankara’dan…

Kırklareli’nden gelen tur yöneticisi bile vardı davetliler arasında.

***

20’yi aşkın davetli 3 gün boyunca konuk edildi, ağırlandı.

Bir gün Bayburt gezdirildi misafirlere, bir başka gün Erzincan, son olarak da Erzurum.

 

Programın son gününün akşamında hem yemek yenildi, hem değerlendirme yapıldı.

 

Ağzını açan KUDAKA’nın misafirperverliğinden övgüyle bahsetti.

 

Belli ki, konuklara rüya gibi bir üç gün yaşatılmış.

 

Helali hoş olsun.

 

Bugün biz onlara, yarın da onlar bize…

 

***

 

Polat Otel’deki değerlendirme toplantısında söylenenler de harikaydı açıkçası.

 

Herkes Erzurum’u belli ki, hayli beğenmiş.

 

Şehri yeni görenler, turizm potansiyelinin zenginliğini öve öve bitiremezken, önceki yıllarda gelenler, “Erzurum’u çok değişmiş bulduk” diyor, kış turizminin yanında kültür turizminin de mutlaka öne çıkartılması gerektiğini önerirken, bir eksiğe vurgu yapmaktan da alamıyorlardı kendilerini:

 

Kendinizi tanıtamıyorsunuz!

 

***

 

Konusunda uzman olan deneyimli insanların söylediklerini can kulağıyla dinledim.

 

Doğrusu bildiklerimizin dışında farklı şeyler söyleyen olmadı.

 

Tespit ettikleri, tanık oldukları sorun ya da noksanlıklar, genelde bildiğimiz eksiklerdi.

 

***

 

Hayran kaldıkları, ballandırarak anlattıkları mevcutlarımıza gelince…

 

Kusura bakmasınlar ama, övdükleri sadece gördüklerinden ibaretti.

 

Gün boyu Erzurum’da bazı tarihi yerleri dolaşmış, spor tesislerine uğramış, bir de Uzundere’ye götürülmüşlerdi.

 

Bu arada, Erzurum Evleri’nde verilen, kuş sütünün bile neredeyse eksik olmadığı sabah kahvaltısını unutmuyorum tabi.

 

Ama hepsi bu kadar işte.

 

Diyorum ki, bir de bizim gördüklerimizi görse, bildiklerimizi bilselerdi acaba…

 

Her halde anlatacakları saatleri bulur, dolayısıyla uçaklarını kaçırtırlardı billahi.

 

***

 

O akşam tur şirketlerinin temsilci ve yöneticilerini dinlerken, hiç de duygusal davranmadığımı tespit etme imkanı buldum.

 

İlginçtir…

 

Otoriteler, turizm konusunda şimdiye kadar yazdıklarımız tekrar ediliyor, dile getirdiğimiz sorunlara aynen parmak basıyorlardı.

 

Sanki önceden konuşmuş ve tartışmışız gibi.

 

***

 

Oysa hiç konuşmamış, hatta biribirimize “merhaba, nasılsınız” bile diyememiştik.

 

Ama hepimiz aynı noktada bi şekliyle buluşmuştuk.

 

Ne de olmasa “aklın yolu bir’di” ya!

 

İlla tanışmak, illa konuşmak ve tartışmak gerekmiyordu.

 

Her şey orta yerdeydi sonuçta iyisi de, kötüsü de.

 

***

 

Toplantı sonunda söz istedim.

 

Söylediklerim birkaç kelimeden ibaretti:

 

“Kusura bakmayın, sizi eleştirme adına söylemiyorum ama bunları biz zaten biliyoruz!”

 

Bilmeyen onlardı, etkilenmiş olmalarının sebebi de buydu.

 

***

 

Öyle yani.

 

Çok da fazla mütevazı olmanın alemi yok.

 

Bir tarihçi değilim, turizm de ilgi alanımın hayli ötesinde.

 

Ama bir gazeteci olarak çok şey de bildiğim kanaatindeyim.

 

Çünkü geziyorum.

 

Kimi zaman fotoğraf çekme uğruna “tırmanılamaz” denilen bir dağın en tepesine tırmanıyor, kimi zaman “girilemez” sanılan bir tarihi kalıntının nemli dehlizlerinde tarihi emanetlere ışık tutmaya çalışıyorum…

 

Tabi elimden geldiğince ve de amatör bir ruhla.

 

***

 

Sakın ha davetlileri küçümsediğimi filan zannetmeyin.

 

Asla! Böyle bir şey sözkonusu bile olamaz.

 

Çünkü, eğer Erzurum turizmde markalaşacak ise, hedefe varış onlar sayesinde olacaktır.

 

Biz, var olan değerlerimizin üzerindeki tozu alacak, bakımını yapacak, düzenleyecek ve vitrine koyacağız.

 

Onlar da bizi, başta dağımız olmak üzere, bağımızı, eserlerimizi, kültür mirasımızı ve doğal güzelliklerimizi pazarlayacaklar.

 

Yani birlikte ve de kol kola hizmet.

 

Tek başına asla olmuyor, olsa da karın doyurmuyor.

 

***

 

Turizm Erzurum’da elbet sadece kar’dan, kış’tan ibaret değil.

 

Dünya Kış Oyunları için yaptırılan spor tesisleri, özellikle de atlama kuleleri caka satma adına müthiş bir ayrıcalık.

 

Ama kaç ay?

 

Ben diyeyim en çok “üç” siz deyin “üç buçuk ay!”

 

Peki ya geride kalan 8, 9 ayı ne yapacağız, tekrar kışın gelmesini mi bekleyeceğiz?

 

Tabi ki, beklemeyeceğiz.

 

***

 

Alın Erzurum’un nisan’ını bir de ekim, haydi kasım’ını kenara. Geri kalan 9 ayın tamamında turizm yapmak mümkün.

 

Turizm bizde mayıs ile başlar.

 

Havanın ısınması ve karın erimesiyle birlikte coşan tabiatı, çağlayan dereleri…

 

Tortum Şelalesi’ni, Narman’ın Peribacaları’nı, Hınıs’ın Kanyonları’nı, Çobandede Köprüsü’nü, Öşvank Kilisesi’ni, Haho Manastırı’nı nerede bulabilirsiniz ki?

 

***

 

Haydi geçtik bunları!

 

Çifte Minareli Medrese, Yakutiye, Saat Kulesi, Üç Kümbetler, Tabyalar, Aziziye, Mecidiye, Taşhan…

 

Devam edeyim isterseniz!

 

İspir’de Çoruh, Horasan’da Aras, Tortum’da Ödük…

 

Kaleler, hanlar, hamamlar, kervansaraylar ve pek tabi ki camiler.

 

Yetmez, saymakla da bitmez!

 

Atlama kuleleri son beşik.

 

Daha bir yaşında, ama dünya tanıdı çoktan ve herkes hayran.

 

***

 

Bi şey daha!

 

Gelin bugün binin arabanıza, fazla uzağa gitmenize gerek yok.

 

Dumlu’ya kadar uzanın, ovada onlarca yırtıcı kuş göreceksinizdir.

 

Alın bi dürbün, seyredin o muhteşem yaratıkları. Billahi hayran kalacaksınızdır.

 

***

 

Adamlar o kuşları gözlemlemek için dağların tepesine çıkıyor, kayalıklara tırmanıyor, yine tam anlamıyla bişey görememenin ezikliğinde geri dönüyor.

 

Bizde ise, yırtıcı konuklar ovada, elimizle tutacağımız kadar yakınımızdalar, ama dönüp baktığımız yok.

 

Ne garip değil mi?

 

***

 

Bu bi potansiyel mi, “evet”, hem de en büyük olanından.

 

Sadece yırtıcı olanları değil tabi ki, rengarenk olanından tutun, farklı sesler çıkartanına, en hızlı uçanından havada asılı kalanına kadar 230’u aşkın kuş türü.

 

Vallahi bu kadar çeşidi başka yerde bulamazsınız.

 

Bizde var ve de sürüyle!

 

Ne ayrıcalık ama.

 

Bu ayrıcalığı Sağlayan’a şükür.

 

***

 

Sadece kuş değil var olan…

 

Balık, böcek, arı, kelebek…

 

Çiçek, ot, ağaç, ne ararsanız yani.

 

Hepsinden çeşit çeşit ve binlerce.

 

***

 

Ama var olanı görmek lazım, tabi bir de kıymetini bilmek.

 

İşte bu konuda ne o kadar şanslı, ne de becerikliyiz.

 

Turizm KUDAKA’nın asli işi mi, değil elbet.

 

Yani Rıfat Bey, bu işin gönüllüsü olmasa, hatta hiç bu konulara eğilmese, kim gelecek Erzurum’a, ya da kim getirecek tur şirketlerinin temsilcilerini, TURSAB’ı buraya?

 

Bereket var, iyiki de var.

 

Kutluyorum kendisini.

 

***

 

Dönüyorum bi de bu tarafa,yani “olması gerekenlerin safına” ama ne acıdır, göremiyorum kimseyi.

 

Perşembe akşamı salonda “Erzurum gibi derya bi şehrin Kültür ve Turizm Müdürü” vardı mesela.

 

Evlere şenlik!

 

Çoğu insan konuştu, Erzurum’un turizmine, kültürüne vurgu yaptı, beklentileri sıraladı.

 

Ama kelam edemedi kardeş.

 

Ne o medeni cesaret var kendisinde, ne de kültür ve turizm adına bilgi ve birikim.

 

Verin önüne yesin!

 

***

 

Sayın müdür, bi oturdu fıstığın başına çıt ha çıt.

 

Hani orada Vali var, İl Genel Meclisi ile Ticaret ve Sanayi Odası’nın Meclis Başkanları, otellerin genel müdürleri ve gazeteciler var.

 

Ayıptır ya…

 

Sen güya “kültür”ün başındaki insansın, yakışır mı sana çıt çıt fıstık yemek.

 

Kaldı ki, az önce yemeğin başından kalkmışsın.

 

Sahip ol boğazına.

 

***

 

Bu çirkinlik hoş karşılanmadı elbet

 

Birileri çok ciddi tavır gösterdi kendisine, ama anladı mı o tavrı kardeş, bunda da şüpheliyim.

 

Çünkü, o akşam gösterilen tavrın daha beteri öncelerden gösterilmişti de, belli ki anlayamamıştı çıt çıt müdür…

 

Baksanıza halâ yerinde ve halâ tüketmekle meşgul.

 

Ne diyeyim, afiyet olsun!

 

***

 

Hazır atışa başlamışken, bi sitem de ETSO Başkanı Lütfü Yücelik’e göndereyim istiyorum.

 

Allah biliyor, seviyorum kendisini. Hem de tüm samimiyetimle.

 

O da bunun farkında aslında.

 

***

 

İyi bir Erzurumlu, sevecen, insani yönünü de ağır basanlardan.

 

Aynı dili konuşuyor, aynı esprilere gülüyor, aynı olayların duygusallığını birlikte yaşıyoruz.

 

Lütfü Yücelik, Aşkale Çimento’nun patronu olarak değil, Erzurum’un “en büyük ve önemli” sivil örgütünün başkanı olarak bulunmalı böyle yerlerde, göstermeli kendisini, memleketine, memleketinin meselelerine sahip çıktığını belli etmeli.

 

Ama yok!

 

Lütfü Yücelik “arananlar listesinin” en tepesinde.

 

Haberi ola!

 

***

 

Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Küçükler ‘in de Lütfü Yücelik’ten geri kalır yanı yok.

 

Ahmet Küçükler de “kaçak güreşenler”in başında geliyor.

 

***

 

Şunca yıllık meslek hayatımda vekilini bu kadar sık kullanan bir başka belediye başkanı daha görmedim.

 

Benim bildiğim asil geldi mi vekili yerine gider.

 

Ama böyle olmuyor, asil buradayken, Erzurum’dayken, vekil gönderiliyor çoğu yere.

 

Böylesi bir davranış da hiç şık düşmüyor açıkçası.

 

Halbu ki, memleketinin hemen her meselesinde en önde olmalı Başkan.

 

O meseleler Büyükşehir’i ilgilendirmiyor olsa dahi…

 

Çünkü kendisi emin…

 

De!

 

Hissettirmeli o emin’liğini.

 

Pek belli olmuyor da!

 

Öztürk Akkök

 

Erzurum’u kalkındıracak, vatandaşın refahını yükseltecek, kente sosyal bir çehre kazandıracak, aynı kulvarda yarıştığı rakipleri ile arasındaki mesafeyi daraltacak iki önemli sektörü ve altyapısı var bu şehrin.

 

O sektörlerden ilki turizm, ikincisi de hayvancılık!

 

Ben demiyorum bunu.

 

Fırsatını yakaladığı an, düşüncelerini dile getiren Vali sayın Sebahattin Öztürk’e ait bu sözler.

 

***

 

Turizme olan inancını ve beklentisini hemen her fırsatta ifade eden, yol gösteren, yöre insanına  “ha gayret” diyerek cesaret veren ve motivasyonu sağlama adına elinden geleni ardına koymayan sayın Öztürk’ü, geçen perşembe akşamı Kuzeydoğu Anadolu Kalkınma Ajansı’nın (KUDAKA) düzenlediği değerlendirme toplantısında dinlerken, heyecanı ve samimiyeti nedeniyle içten içe alkışlamaktan alamadım kendimi.

 

***

 

Yıllardan beri neden yakınıyoruz biz?

 

“Fukaralıktan” tabi, e bir de “makus” talihimiz var, ondan.

 

Bu iki olumsuzluğu alt etme adına arayış içinde olan bizlere Vali Bey, iki önemli alternatif sunuyor:

 

Bir turizm, iki hayvancılık!

 

***

 

Hani “başka alternatifler yok mu?” diyebilir, ardından siz de farklı sektörleri sıralayabilirsiniz.

 

Ancak ilave edeceğiniz her bir sektör, sıralamaya 3’ten girer, 4, 5 diye de devam eder.

 

Sadece bir ve ikinci sırada neyin gelmesi gerektiği konusunda belki tartışma yaşanabilir.

 

Kimine göre ilk sırayı hayvancılık alır, kimine göre de turizm.

 

***

 

Turizm için çok fazla söze gerek yok aslında.

 

“Bacasız sanayi” olduğu hepimizin malumu.

 

İşte o müthiş potansiyeli harekete geçirme adına KUDAKA kurulduğu günden bu yana iyi çalışıyor.

 

***

 

Ajans Genel Sekreteri Dr. Rıfat Altan, işin bayraktarı.

 

Adamcağız toplantılar düzenliyor, gerek yurtiçinden, gerek yurtdışından konunun uzmanlarını sorumluluk bölgesine getiriyor, yetmiyor Erzurum-Erzincan-Bayburt üçgeninde ne varsa, yöresel yemeklerinden giyimine, tarihi mirasından doğal güzelliklerine varıncaya kadar bütün mevcudiyeti seriyor gözler önüne.

 

İstiyor ki, bölge kalkınsın, gelir çoğalsın, insanlar rahat yaşasın.

 

***

 

KUDAKA, son olarak  ülkenin önde gelen turizm şirketlerinin yöneticilerini ve tur operatörlerini davet etmişti bölgeye.

 

Kimi İstanbul’dan gelmiş Erzurum’a, kimi İzmir’den, kimi Ankara’dan…

 

Kırklareli’nden gelen tur yöneticisi bile vardı davetliler arasında.

 

***

 

20’yi aşkın davetli 3 gün boyunca konuk edildi, ağırlandı.

 

Bir gün Bayburt gezdirildi misafirlere, bir başka gün Erzincan, son olarak da Erzurum.

 

Programın son gününün akşamında hem yemek yenildi, hem değerlendirme yapıldı.

 

Ağzını açan KUDAKA’nın misafirperverliğinden övgüyle bahsetti.

 

Belli ki, konuklara rüya gibi bir üç gün yaşatılmış.

 

Helali hoş olsun.

 

Bugün biz onlara, yarın da onlar bize…

 

***

 

Polat Otel’deki değerlendirme toplantısında söylenenler de harikaydı açıkçası.

 

Herkes Erzurum’u belli ki, hayli beğenmiş.

 

Şehri yeni görenler, turizm potansiyelinin zenginliğini öve öve bitiremezken, önceki yıllarda gelenler, “Erzurum’u çok değişmiş bulduk” diyor, kış turizminin yanında kültür turizminin de mutlaka öne çıkartılması gerektiğini önerirken, bir eksiğe vurgu yapmaktan da alamıyorlardı kendilerini:

 

Kendinizi tanıtamıyorsunuz!

 

***

 

Konusunda uzman olan deneyimli insanların söylediklerini can kulağıyla dinledim.

 

Doğrusu bildiklerimizin dışında farklı şeyler söyleyen olmadı.

 

Tespit ettikleri, tanık oldukları sorun ya da noksanlıklar, genelde bildiğimiz eksiklerdi.

 

***

 

Hayran kaldıkları, ballandırarak anlattıkları mevcutlarımıza gelince…

 

Kusura bakmasınlar ama, övdükleri sadece gördüklerinden ibaretti.

 

Gün boyu Erzurum’da bazı tarihi yerleri dolaşmış, spor tesislerine uğramış, bir de Uzundere’ye götürülmüşlerdi.

 

Bu arada, Erzurum Evleri’nde verilen, kuş sütünün bile neredeyse eksik olmadığı sabah kahvaltısını unutmuyorum tabi.

 

Ama hepsi bu kadar işte.

 

Diyorum ki, bir de bizim gördüklerimizi görse, bildiklerimizi bilselerdi acaba…

 

Her halde anlatacakları saatleri bulur, dolayısıyla uçaklarını kaçırtırlardı billahi.

 

***

 

O akşam tur şirketlerinin temsilci ve yöneticilerini dinlerken, hiç de duygusal davranmadığımı tespit etme imkanı buldum.

 

İlginçtir…

 

Otoriteler, turizm konusunda şimdiye kadar yazdıklarımız tekrar ediliyor, dile getirdiğimiz sorunlara aynen parmak basıyorlardı.

 

Sanki önceden konuşmuş ve tartışmışız gibi.

 

***

 

Oysa hiç konuşmamış, hatta biribirimize “merhaba, nasılsınız” bile diyememiştik.

 

Ama hepimiz aynı noktada bi şekliyle buluşmuştuk.

 

Ne de olmasa “aklın yolu bir’di” ya!

 

İlla tanışmak, illa konuşmak ve tartışmak gerekmiyordu.

 

Her şey orta yerdeydi sonuçta iyisi de, kötüsü de.

 

***

 

Toplantı sonunda söz istedim.

 

Söylediklerim birkaç kelimeden ibaretti:

 

“Kusura bakmayın, sizi eleştirme adına söylemiyorum ama bunları biz zaten biliyoruz!”

 

Bilmeyen onlardı, etkilenmiş olmalarının sebebi de buydu.

 

***

 

Öyle yani.

 

Çok da fazla mütevazı olmanın alemi yok.

 

Bir tarihçi değilim, turizm de ilgi alanımın hayli ötesinde.

 

Ama bir gazeteci olarak çok şey de bildiğim kanaatindeyim.

 

Çünkü geziyorum.

 

Kimi zaman fotoğraf çekme uğruna “tırmanılamaz” denilen bir dağın en tepesine tırmanıyor, kimi zaman “girilemez” sanılan bir tarihi kalıntının nemli dehlizlerinde tarihi emanetlere ışık tutmaya çalışıyorum…

 

Tabi elimden geldiğince ve de amatör bir ruhla.

 

***

 

Sakın ha davetlileri küçümsediğimi filan zannetmeyin.

 

Asla! Böyle bir şey sözkonusu bile olamaz.

 

Çünkü, eğer Erzurum turizmde markalaşacak ise, hedefe varış onlar sayesinde olacaktır.

 

Biz, var olan değerlerimizin üzerindeki tozu alacak, bakımını yapacak, düzenleyecek ve vitrine koyacağız.

 

Onlar da bizi, başta dağımız olmak üzere, bağımızı, eserlerimizi, kültür mirasımızı ve doğal güzelliklerimizi pazarlayacaklar.

 

Yani birlikte ve de kol kola hizmet.

 

Tek başına asla olmuyor, olsa da karın doyurmuyor.

 

***

 

Turizm Erzurum’da elbet sadece kar’dan, kış’tan ibaret değil.

 

Dünya Kış Oyunları için yaptırılan spor tesisleri, özellikle de atlama kuleleri caka satma adına müthiş bir ayrıcalık.

 

Ama kaç ay?

 

Ben diyeyim en çok “üç” siz deyin “üç buçuk ay!”

 

Peki ya geride kalan 8, 9 ayı ne yapacağız, tekrar kışın gelmesini mi bekleyeceğiz?

 

Tabi ki, beklemeyeceğiz.

 

***

 

Alın Erzurum’un nisan’ını bir de ekim, haydi kasım’ını kenara. Geri kalan 9 ayın tamamında turizm yapmak mümkün.

Turizm bizde mayıs ile başlar.

Havanın ısınması ve karın erimesiyle birlikte coşan tabiatı, çağlayan dereleri…

Tortum Şelalesi’ni, Narman’ın Peribacaları’nı, Hınıs’ın Kanyonları’nı, Çobandede Köprüsü’nü, Öşvank Kilisesi’ni, Haho Manastırı’nı nerede bulabilirsiniz ki?

***

Haydi geçtik bunları!

Çifte Minareli Medrese, Yakutiye, Saat Kulesi, Üç Kümbetler, Tabyalar, Aziziye, Mecidiye, Taşhan…

Devam edeyim isterseniz!

İspir’de Çoruh, Horasan’da Aras, Tortum’da Ödük…

Kaleler, hanlar, hamamlar, kervansaraylar ve pek tabi ki camiler.

Yetmez, saymakla da bitmez!

Atlama kuleleri son beşik.

Daha bir yaşında, ama dünya tanıdı çoktan ve herkes hayran.

***

Bi şey daha!

Gelin bugün binin arabanıza, fazla uzağa gitmenize gerek yok.

Dumlu’ya kadar uzanın, ovada onlarca yırtıcı kuş göreceksinizdir.

Alın bi dürbün, seyredin o muhteşem yaratıkları. Billahi hayran kalacaksınızdır.

***

Adamlar o kuşları gözlemlemek için dağların tepesine çıkıyor, kayalıklara tırmanıyor, yine tam anlamıyla bişey görememenin ezikliğinde geri dönüyor.

Bizde ise, yırtıcı konuklar ovada, elimizle tutacağımız kadar yakınımızdalar, ama dönüp baktığımız yok.

Ne garip değil mi?

***

Bu bi potansiyel mi, “evet”, hem de en büyük olanından.

Sadece yırtıcı olanları değil tabi ki, rengarenk olanından tutun, farklı sesler çıkartanına, en hızlı uçanından havada asılı kalanına kadar 230’u aşkın kuş türü.

Vallahi bu kadar çeşidi başka yerde bulamazsınız.

Bizde var ve de sürüyle!

Ne ayrıcalık ama.

Bu ayrıcalığı Sağlayan’a şükür.

***

Sadece kuş değil var olan…

Balık, böcek, arı, kelebek…

Çiçek, ot, ağaç, ne ararsanız yani.

Hepsinden çeşit çeşit ve binlerce.

***

Ama var olanı görmek lazım, tabi bir de kıymetini bilmek.

İşte bu konuda ne o kadar şanslı, ne de becerikliyiz.

Turizm KUDAKA’nın asli işi mi, değil elbet.

Yani Rıfat Bey, bu işin gönüllüsü olmasa, hatta hiç bu konulara eğilmese, kim gelecek Erzurum’a, ya da kim getirecek tur şirketlerinin temsilcilerini, TURSAB’ı buraya?

Bereket var, iyiki de var.

Kutluyorum kendisini.

***

Dönüyorum bi de bu tarafa,yani “olması gerekenlerin safına” ama ne acıdır, göremiyorum kimseyi.

Perşembe akşamı salonda “Erzurum gibi derya bi şehrin Kültür ve Turizm Müdürü” vardı mesela.

Evlere şenlik!

Çoğu insan konuştu, Erzurum’un turizmine, kültürüne vurgu yaptı, beklentileri sıraladı.

Ama kelam edemedi kardeş.

Ne o medeni cesaret var kendisinde, ne de kültür ve turizm adına bilgi ve birikim.

Verin önüne yesin!

***

Sayın müdür, bi oturdu fıstığın başına çıt ha çıt.

Hani orada Vali var, İl Genel Meclisi ile Ticaret ve Sanayi Odası’nın Meclis Başkanları, otellerin genel müdürleri ve gazeteciler var.

Ayıptır ya…

Sen güya “kültür”ün başındaki insansın, yakışır mı sana çıt çıt fıstık yemek.

Kaldı ki, az önce yemeğin başından kalkmışsın.

Sahip ol boğazına.

***

Bu çirkinlik hoş karşılanmadı elbet

Birileri çok ciddi tavır gösterdi kendisine, ama anladı mı o tavrı kardeş, bunda da şüpheliyim.

Çünkü, o akşam gösterilen tavrın daha beteri öncelerden gösterilmişti de, belli ki anlayamamıştı çıt çıt müdür…

Baksanıza halâ yerinde ve halâ tüketmekle meşgul.

Ne diyeyim, afiyet olsun!

***

Hazır atışa başlamışken, bi sitem de ETSO Başkanı Lütfü Yücelik’e göndereyim istiyorum.

Allah biliyor, seviyorum kendisini. Hem de tüm samimiyetimle.

O da bunun farkında aslında.

***

İyi bir Erzurumlu, sevecen, insani yönünü de ağır basanlardan.

Aynı dili konuşuyor, aynı esprilere gülüyor, aynı olayların duygusallığını birlikte yaşıyoruz.

Lütfü Yücelik, Aşkale Çimento’nun patronu olarak değil, Erzurum’un “en büyük ve önemli” sivil örgütünün başkanı olarak bulunmalı böyle yerlerde, göstermeli kendisini, memleketine, memleketinin meselelerine sahip çıktığını belli etmeli.

Ama yok!

Lütfü Yücelik “arananlar listesinin” en tepesinde.

Haberi ola!

***

Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Küçükler ‘in de Lütfü Yücelik’ten geri kalır yanı yok.

Ahmet Küçükler de “kaçak güreşenler”in başında geliyor.

***

Şunca yıllık meslek hayatımda vekilini bu kadar sık kullanan bir başka belediye başkanı daha görmedim.

Benim bildiğim asil geldi mi vekili yerine gider.

Ama böyle olmuyor, asil buradayken, Erzurum’dayken, vekil gönderiliyor çoğu yere.

Böylesi bir davranış da hiç şık düşmüyor açıkçası.

Halbu ki, memleketinin hemen her meselesinde en önde olmalı Başkan.

O meseleler Büyükşehir’i ilgilendirmiyor olsa dahi…

Çünkü kendisi emin…

De!

Hissettirmeli o emin’liğini.

Pek belli olmuyor da!

Öztürk Akkök

Etiketler: , , , ,
📆 19 Ekim 2011 Çarşamba 21:51   ·   💬 0 yorum   ·   ⎙ Yazdır

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

ERZURUM'DA HAVA

ERZURUM
Esentepe Avrupa Konutları
YENİ SAYI

YAZARLAR

RÖPORTAJLAR

ANKET

Üzgünüm, şu anda etkin anket yok.

BAĞLANTILAR