Batı ülkelerinde en üst düzeyde yaşanan “şiddet, uyuşturucu ve suç” “şeytan üçgen”i maalesef Türkiye’de de boy göstermeye başlamıştır .Ülkenin en temel unsuru genç nüfusudur.19 milyona yaklaşan öğrenciler ülkemizin önemli bir kesimini oluşturmaktadır.
Eğitim öğretim yılı sona doğru yaklaşırken okullarda şiddet haberlerine her gün bir yenisi eklenmektedir . Son günlerde artan şiddet olayları hepimizi tedirgin etmeye başladı Gün geçmiyor ki bir öğretmen bıçaklanmasın,dövülmesin veya yaralanmasın. Okullarda ve okul önlerinde yaşanan olaylarda her gün çok sayıda öğrenci ve öğretmen yaralanmakta, hatta okullarda cinayetler işlenmektedir.
Öğrenci ve öğretmenlerin maruz kaldıkları şiddet olaylarını geleceğe yönelik hem tehdit hem de önemli bir uyarı olarak değerlendirmek gerekir. Sorunlara günü birlik müdahalelerden kaçınılmalı, meseleyi kökünden çözecek eylem planları yapılmalıdır.
.
Okullarda şiddetin sebepleri şu şekilde sıralanabilir:
1-Ders müfredatları,kitaplarının ve yeni yetişen öğretmenlerin öğrencilere maneviyat vermekten uzak olması
2-Okulun içinde ve çevresinde yeterince güvenilir bir ortam oluşturulmaması ve özellikle okul çevresinde öğrencileri okuldan uzaklaştıracak yerlerin denetimsiz bir biçimde açılması
3-Her yeni iktidarla hatta bakanla birlikte değişen ve nitelikli bir eğitimin sağlanmasında yeterli olmayan öğretim programları
4-Kültürel yozlaşma ve kimlik kargaşası
5-Karamsarlık, ümitsizlik aşılayan, hayata ve çevresine isyan ettiren her türlü müzikler
6-Aile içinde,film ve dizilerde hatta Milletin meclisindeki şiddet örnekleri.
7-Okullardaki suç işleyen öğrencilere yaptırımların yetersizliği
8. Yoksulluk oranının artması bu yüzden ailelerin çocukları ile ilgilenememesi
9.Kitle iletişim araçlarıyla saldırganlık dürtüsünün güdülenmesi, kışkırtılması.
10.Yazılı basın ve görsel medyanın şiddet öğeleri içeren program ve haberleri
11-Göç sebebiyle başta büyük kentler olmak üzere varoşların oluşması ve geçiş kültürü problemleri
12- Öğrencilerin istikbal endişesi ve geleceğe dair ümitsizlik.
13-Öğrencilere her sene sonunda af çıkması ve öğrencilerin sınıf geçmenin pek de zor olmadığını anlamaları.Özellikle ilköğretimde zorunlu eğitim diye herkesin sınıf geçirilmesi,liselerde başarısız derslerle ilgili Bakanlık afları
14-Öğretmenlerin maddi anlamda tatmin edilememesi ve “iş sevgisinin” azalması,basında öğretmene yönelik motivasyonu azaltıcı açıklamalar
15-Bakanlığın her olayda öğretmeni suçlu görme temayülü.yaşanan tüm olaylarda öğretmenin haksız olduğu yönündeki faaliyet ve açıklamaları
16-Öğretmenin, eğitimin öznesi olmaktan çıkarılıp nesnesi haline getirilme çalışmaları
17-Okullarda problem olan,yapılan tüm çalışmalar sonucu eğitim almayan,davranışlarını düzeltmeyip sürekli problem olan ,suç işleyen,başkasına sürekli zarar veren öğrencilerin örgün eğitim içinde tutulması zorunluluğu
Hedefi, vizyonu ve misyonu olmayan,sürekli değişen Milli Eğitim sisteminin bir sonucu olarak bugün eğitim sisteminin iyi işlemediği ortaya çıkmış bulunuyor.Bakanlığımız bu olayları vesile bilerek Bu olayların engellenmesini sağlayacak,eğitimi maneviyat temeline oturtan programlar planlaması gerekir. Bu planları ve programları uygulayacak maneviyatı güçlü, öğrenciye model olabilecek öğretmenler yetiştirilmesi için Eğitim fakültelerinin eğitim müfredatlarının da gözden geçirilmesi, Eğitim fakültelerine ahlak ve maneviyat dersleri konularak öğretmen adaylarının maneviyat eksiklerinin giderilmesi gerekiyor.Çok para kazanma hırsı,güçlü olma ve güçlü görünme,zevklerini tatmin etme arzusu yerine herkesin kul olduğu ve Herkesin bir gün yaptıklarından dolayı hesaba çekileceği,başkasına yaptığı her yanlış davranışın kul hakkı olduğu gerçeğinin okullarda her öğrenciye öğretilmesi gerekiyor. MEB Okullarda Öğretim ağırlıklı, rekabetçi, bencil bir eğitim öğretim modeli yerine Eğitim ağırlıklı ,uzlaşmacı, dayanışmacı ve işbirliği şeklindeki eğitim öğretim faaliyetini desteklemesi gerekmektedir.
Bir yanıt yazın