Nazım… Evet… Şu komünist şair. Kemikleri bile öz yurduna gelmesin diye korktuğumuz adam… O adam, Bursa Hapishanesi’nde yatarken köylü bir ırgattan dinleyerek yazmış Erzurum’u…
Bu şehrin incecik ak yünden ihram giyen kadınlarını…
Buz tutsa da soğuktan bıyıkları, yılgınlık tanımayan yiğitlerini…
Padişahın ‘asın’ dediği Mustafa Kemal’e kucak açan Dadaşları yazan adam…
***
Kuva-i Milliye Destanı…
Açın okuyun… Yıl: 1919
“Manda ve himayeye karşı; hey gidi deli gönlüm hey!
Ya istiklal ya ölüm!” diyen,
Erzurum…
***
Yıl: 2012
Gelene takla, gidene madik atan Erzurum…
Oy verdiklerinin önünde oynamayıp, takla atmayıp da ne yapacak!
Benim yaşımda olanlar hatırlar…
Yağ kuyruğuna girerdik… Şu 12 Eylül belası zamanlarında
Çocuk olduğumuzdan hep bize düşerdi kuyrukta beklemek…
Gerçi takla atmaktan iyiymiş…
***
Dün gazeteye geldim. Beynimde bin bir problem. Ne yazacağım diye dalmışken deryalara, Nurten, ilk çayımı koydu masaya…
Henüz Levent’ten ilk sigarayı istememişken (kapalı alanlarda içmek yasak biliyorum. Yakarsam eğer dört kat aşağı ineceğim söz…)Furkan daldı içeri. Alabildiğince heyecanlı.. O bilgisayardan öbürüne oturuyor.. Anlayacağınız hop oturup hop kalkıyor…
Sakin ol Furkan!.. Nedir bu telaş?
Yığdı çektiği fotoğrafları bilgisayarımın ekranına…
Orhan Abi, ‘bak!’ diyor…
Nihayet konuştu Furkan!..
– ‘Abi ne başlık atayım!’
‘ Çöp deryası…’ diyeceğim amma daha yeni gelmiş bahar Erzurum’a, ayıp olur Sayın Belediye Başkanlarına…
***
“Yaz geldi de bastırdı mı sıcaklar. Tozdan dumandan ve sinekten geçilmez sokaklar…”
Ben hala Nazım’ın Kuva-i Milliyesi’nin Erzurum mısırlarındayım…
Baskı ustamız Ömer dikildi mi başıma!
Gencecik bir adam.. tek dostu 60 yaşındaki makinası … Her gün bir bebek heyecanıyla elinize ulaşan bu gazeteyi o basıyor Roland …
Kim bilir hangi romanların, hangi okul kitaplarının ardından son 10 yıldır bu zor şehre hangi iniltilerle her sabah doğruyor Palandöken’i… Ben, “Abi bugün sayfaları kaçta göndereceksin?” diye sormasını beklerken, O, gevrek gevrek gülüyor;
-“M.City-QPR , M.United-Sunderland..” maçları ne olur?”
Haydaa!..
Ömer, sen Tortumlu değil misin, sana ne İngiltere liginden!
“Erzurum Belediyespor maçını sor bana!”
Tam cinlerim tepeme çıkmışken, Başyazarımız ve Yönetim Kurulu Başkanımız Mehmet Şener giriyor odaya;
-“Korro… (Haklı adam… 24 yıldır bilgisayar başında gazete yapmak için çabalayan bir adama başka da bir şey denilmez ki… ) Yarın kuruluş yıldönümümüz unutma!”
Unuturmuyum hiç…
O ilk sayımızı…
Bir bahar günü nasıl da düşmüştük; “Şok “ manşetimizle Erzurum ve ülke gündemine…
Bir yandan seviniyorum…
Bir yanım ise tarifsiz hüzün…
19 yıl geride kalmış…
Aaaa!.. Bugün sürprizler günü… Yıllar sonra hanım Palandöken’e gelmiş, hem de daha altı aylık oğlumuzla…
19 yıldır bi başıma çıktığım bu Kızılay binasının merdivenlerinden bugün ilk kez kucağımda bir can ile iniyorum…
Sahi ya; Saltukhan’ın anası ile de biz bu gazetede tanışmıştık…
***
Umutcan, dershaneden geliyor…
“Ne haber Mımık!..” diye sesleniyorum…
“Ne olsun abi annemin yanına çıkıyorum” diyor.
Berna Hanım bak!.. Büyümüş işte Umutcan… 19 yaşında… Civan gibi bir delikanlı…
Umutcan, Palandökenle birlikte doğmuştu…
Bu gazetede, bu masalarda birlikte büyüdü Umudumuz…
***
Ne diyordu şu komünist şair Nazım;
-“Kabullenmez Erzurum’un adamı yılgınlığı…”
İyi de bu fotoğrafa ne demeli kardeşim!
Takla atıyor Erzurum’da adamlar… Gazetesiyle, profesörüyle, işçisiyle, çobanıyla, yazarıyla çizeriyle…
***
16 Mayıs 1994 Erzurum için, bizim için bir başlangıçtı…
Dündü… 19 yıl önceki bir gündü…
Bugün; 19 yaşında gencecik bir delikanlı Umudumuz…
Dimdik adı gibi…
Yarın; yeni bir başlangıç…
İşte biz böyle bir gazeteyiz…
Kocaman bir aile, geleni gideni hiç eksik olmayan, yürüyen, büyüyen, gelişen, tıpkı dört bir yanı kapı olan Erzurum gibi…
****
Neydi Ramazan o Türkü?
-“Ne Türküsü abi yarım sayfa olacak reklam…”
Ha tamam hatırladım:
“Doğunun sınır taşı
Erzurum’un Dadaşı…”
Belki sırdan biri dadaş olamadı ama bu suskun kentin çığlıdır Palandöken…
Yarın buluşmak üzere…
İyi ki varsın Palandöken!…
***
Aman ha Cem Abi.. Bugün sürpriz yapma bari.. .. Bitmişken sayfamız yeni bir haberle yıkma bizi…
Şaka… şaka.. Yeter ki sen haber taşı be haber kurdu…
Gazeteleri yıkmakta yapmakta bizim işimiz!..
ERZURUM'DA HAVA
Bir yanıt yazın