Yahu Erzurum nasıl oldu da bu hale geldi anlamak mümkün değil.
Birileri, kin ve nefreti öyle bir saplantı haline getirmiş ki, istiyor ki başkaları da aynı çukurda debelenip dursun.
Yine o birileri gazeteci için de bir profil çiziyor. Buna göre, gazeteci; o adamın sevmediği kişileri hep eleştirsin ve asla “bardağın yarısı dolu” demesin!
Olay şu:
Önceki gün Palandöken’de, atlama kulesindeki mekanik aksamın arızalı olduğunu, bu yüzden de sporcuların antrenman yapmakta zorlandıklarını gündeme getirmiştik. Yazıişleri bu önemli sorunu manşetten görürken, bendenizin köşesinde de sorumlulara dönük eleştiri vardı.
O gün için, o yazı çok çok iyiydi.Çünkü birilerinin sevmediği veya çalışmalarını beğenmediği Fatih Çintimar’ı, bu arızadan ötürü eleştirmiştim. Hem bizzat bendenize gelen maillerde hem de Gazete Güncel ve Erzurum Ajans’a gönderilen mesajlarda, övüle övüle göklere çıkarılıyordum. Ertesi gün de, eleştiriye hedef olan kişilerin görüşlerine yer veren bir yazı yazdım. Bu kez de yani dün, kıyamet koptu! Daha satılık olduğumu söyleyenleri mi sorarsınız, yoksa korkup geri adım attığımı haykıranları mı?…
Yahu biraz insaflı olun…
20 yılı aşkın süredir günlük yazı yazan ve 30 yıla yakın süredir de aktif gazetecilik yapıyorum. Erzurum küçük bir şehir. Burada kimin kaç okka çektiğini herkes bilir. Bana “satıldın mı?” diye soran o kardeşimiz kim ise, Allah aşkına bir söylesin beni acaba ne kadar tanıyor ve Mehmet Şener’in bugüne kadar hangi yazılara imza attığını biliyor mu?
Cenab-ı Allah buyuruyor ki, “birinize olan kininiz sizi adaletten ayırmasın”
Mehmet Şener’i gazeteci olarak beğenmeyebilirsiniz, kişi olarak sevmeyebilirsiniz… Fakat bu durum sizi adil olmaktan alı koymamalı…
Değerli dostlar, satılık kalem o yazıları yazamaz. Girin arşive ve Palandöken’in manşetlerine, hem de Mehmet Şener’in yazılarına bir bakın ki hele korkak ve satılık bir gazete ve yazar her biri bomba etkisi yaratan o yazıları ve haberleri yazabilir mi?
Sevgili dostlar…
İlla da yazılarıma övgüler dizilsin, her okuyucu benim görüşlerimi savunsun, herkes yazılarımı başkalarıyla da paylaşsın demiyorum. Böyle olması tabii ki hoşuma gidiyor, elbette gururumu okşuyor. Lakin inanınız ki eleştiriyi de çok değerli bulurum ve içinde hakaret ya da küfür ve iftira olmayan her eleştiriden de ciddi biçimde istifade ederim.
Ama dediğim gibi; iftira, yalan, hakaret ve küfür olmaması kaydıyla…
Yanlış hatırlamıyorsam galiba İncil’de okumuştum, “…Ağızdan girenler değil, ağızdan çıkanlar insanı kirletir.”
Değerli kardeşim kimsin, necisin bilmiyorum. Fakat besbelli ki insaf fukarası birisin. Öyle olmasa hiç, muhatabın için, “satılık kalem, korkak adam” gibi çirkin ifadeler sarfeder misin?
Bir gün önce, atlama kulelerindeki arızadan ötürü, kış sporlarının ve kış turizminin fena halde örselendiğini, bundan ötürü de bu işten sorumlu olan kişilerin hesap vermesi gerektiğini yazmışım.
Ertesi gün Vali Sebahattin Öztürk ve Gençlik ve Spor Müdürü Fatih Çintimar gelmiş, arızanın nereden kaynaklandığını ve meydana gelen aksiliklerin nasıl vücut bulduğunu anlatmışlar. Ben de “cevap hakkı” ilkesine sadık kalarak ve tabii ki kendi yorumumu da ekleyerek o görüşleri yayımlamışım.
Bundan ötürü nasıl oluyor da ben satılık bir gazeteci oluyorum.
Yahu muhterem, eleştir ve de ki, “Mehmet Şener madem cevap hakkını kullandırdın, o halde ilk yazında o kişilerin görüşlerine yer verseydin.”
Elhak doğru. Zaten işin aslı da öyledir. Ama aynı gazetecilik de benim yaptığım gibi bir uygulama da vardır. Yani ertesi gün cevap hakkını kullandırma…
Ben ikincisini tercih etmişim. Böyle yaptım diye bu kadar hakareti nasıl hakketmiş olabilirim ki…
Mehmet Şener’i beğenmiyorsanız okumazsınız olur biter. Şahsen ben öyle yapıyorum: Yazı tarzını veya görüşünü beğenmediğim kimseleri okumuyorum. Ama asla ve asla onlara hakaret etmem.
Fatih Çintimar’ı eleştirdiğimde, neredeyse dünyanın en iyi gazetecisi oluyorum. Fakat aynı Çintimar’ın cevabına yer verirken bir anda satılık kalem olup çıkıyorum.
Unutmayın ki, “dilin zekatı hayır söylemektir.”
Sütre arkasına geçerek, elini kana bulayıp birilerinin sırtına vurmak, en hafif şekliyle vicdansızlıktır.
Ne yazık ki bizim kültürümüzde düello yerine pusu kurmak vardır.
Tamam da; bu bir milletin kaderi olamaz ki…
Nice yalan ve yanlış şeylerden vazgeçtik, geçiyoruz. Bu pusu alışkanlığından da artık külliyen kurtulmalıyız.
Eleştiri, bir dostun bir dosta yapacağı en büyük iyiliktir.
Fakat iftira, hakaret ve yalan, bırakın dostu, düşmanlığa bile yakışmaz.
SAYGİDEĞER HEMŞERİM SİZİ BU AKŞAM KARDELEN TV DE İZLEDİM VE SİZİN KONUŞMALARINIZI TAKTİR ETTİM SAYIN TALAT UZUNYAYLANIN KONUŞMALARINI İSE ESEFLE İZLEDİM. BURADA SAYIN TALAT UZUNYAYLALIYA YAZDIĞIM MESAJI AYNEN SİZEDE GÖNDERIYORUM.
SAYGILARIMLA
SAYGİDEĞER HEMŞERİM, BU AKŞAM KARDELEN TV DE SAYIN MEHMET ŞENERLE SİZİ İZLEDİM. SİZİN KONUŞMALARINIZDAN İRKİLDİM. BEN EHLİ SÜNNET VEL CEMEAT SÜNNİ BİR MÜSLÜMANIM AMA AYNI ZAMANDA TÜRK ÜM VE TÜRKLÜĞÜMLE GURUR DUYUYORUM. ERZURUMUN OVACIK NAHİYESİ ÇATAK KÖYÜNDE DOĞDUM. İLKOKULU KÖYÜMDE ORTAOKULU GAMPO DA, LİSEYİ ERZURUM LİSESİND EOKUDUM VE ERZURUM ZİRAAT FAKÜLTESİNDEN MEZUN OLDUM. SAYIN ATILLA AĞRILI İLE AKRABALIĞIM, VAHDET NAFIZ AKSU VE NECATI GÜNGÖRLE YAKIN KOMŞUYUM. ATATÜRK ÜNİVERSİTESİNDE ONLARCA ARKADAŞIM BULUNMAKTADIR. ŞUANDA İSTANBULDA YAŞAMAKTAYIM. ÖKÇEADA İLE YAKIN BAĞIM VAR. BARTELAMOSU İYİ BILIRIM. BUNLARI YAZMAMIN NEDENİ BENİ İYİ ANLAYABİLMENİZE İŞİK TUTMAK İÇİNDİR. SAYIN UZUNYAYLALI SİZ MİLLİYETLERİN OLMADIĞINI SADECE İNSANLARIN MÜSLUMAN OLMALARI GEREKTİĞİNİ VURGULADINIZ. ELBETTE BİZLER KALIBELADAN BERİ MÜSLÜMANIZ AMA BİZ İNSANLARIDA RUM , TÜRK, ALMAN, İNGİLİZ OLARAKTA YARADAN YÜÇE ALLAHIMIZDIR. KURANI KERİMDE NE DENIYOR, SİZLERİ KAVİMLER ŞEKLİNDE BEN YARATTIM DENIYOR. SON ZAMANLARDA ATALARI VE GEÇMİŞLERİ RUM, ERMENİ, SURYANI , YAHUDU VE MECUSU OLUPTA TÜRK VE MÜSLÜMAN İSMI TAŞIYANLARIN TÜRKLÜĞE KARŞI ACMIŞ OLDUKLARI SAVAŞA SAYIN UZUN YAYLALI SİZLERİNDE KATILDIĞINI ŞAŞKINLIKLA İZLEDİM. SİZİN BU KONUŞMALARINIZI I ESEFLE KARŞILIYORUM. BU ARADA SAYIN MEHMET ŞENERE KONUŞMALARINDAN ÖTÜRÜ SAYGILARIMI İLETEREK TEŞEKKÜR LERİMİ BILDIRIYORUM. SAYILARIMLA
Mehmet bey kızma ama sen hep böyle yapıyorsun önce çok güzel hakkı savunuyor gibi görünüyor sonra yan çiziyorsun, yakışmıyor.