Dürüstlüğün olması gerektiği değil, erdem sayıldığı bir dünyada yaşıyoruz. Kul hakkına girmenin tevsik edildiği, haramın mubah sayıldığı bir ortamda yeni bir nesil yetiştiriyoruz. Adaletten şüphe edildiği, vurun abalıya günlerini yaşıyoruz. Üstelik bunları bireysel değil, devlet eliyle meşrulaştırıyoruz.

Yıllardır Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde binlerce insan elektrik parası ödemediği için kayıp bedeli olarak bize ödetilmiyor mu? Şimdi bu kul hakkı olmuyor mu? Ahırı ağzına kadar hayvan dolu iken, geliri yok, fakir, denerek bu insanlar benim ödediğim sigorta ve vergilerle yeşil kart alıp her türlü sağlık kuruluşundan tek kuruş vermeden yararlanıyor mu? Peki, bu haram olmuyor mu?

Kendisi köyde, mezrada oturup şehir merkezinde lüks daireleri olanlara, tek bir imza ile verilen bu yeşil kartlılara, Sosyal Güvenlik Kurumu yeni yaptırımlar getiriyor. Sakın heyecanlanmayın, hakları kısıtlanmıyor, aksine genişletiliyor. Bundan böyle yeşil kartlılar özel hastanelerin acil servislerinden istedikleri gibi yararlanabilecekler. Hiçbir sevke gerek olmadan, canlarının istedikleri hastanelere başvurabilecekler.

Asla ayrımcılık yapmak istemem ancak bu uygulamada bir hata olduğu gün gibi aşikâr. Sigorta primini canını dişine takarak ödeyen vatandaş, özel hastanede muayene olmak için hastaneye ayrı fark ücreti, eczaneye ayrı katkı parası verirken, devleti,  milleti kandırıp fakir kisvesi altında dolandırıcılık yapıp en iyi şekilde ağırlananları kabullenmek zor geliyor. Elbette bunları yazarken gerçek mağdurları kastetmiyorum. Onların durumu zaten ortada, bu millet düşküne yardımı görev edinmiş bir millettir. Fakat hepimizde biliyoruz ki; fakir insanların hakkını gasp edenlerin sayısı da az değil. Geçmişte ne yeşil kartlı ağalara, Mercedes’e binen beylere denk geldik. Hala bunlar, sözde fakir adı altında, bırakın yeşil kartı devletten her türlü yardım alıyorlar.

Parası olan için zaten hayatın hiçbir alanı zor değil. Ancak asgari ücret adı altında ezilen vatandaşın durumu ne olacak. Aldığı üç kuruşla geçinen, devletin ‘sen çalışıyorsun’ diyerek hiçbir yardımda bulunmadığı bu insanlar dürüst olduğu için mi bu kadar ezilmek zorunda kalıyor?

SGK bunların durumu için neden bir iyileştirme yapmıyor? Sosyal devlet anlayışı doğru bir işlemdir. Ancak adil devlet anlayışı hepsinin başında gelmelidir. Yapılan her türlü düzenlemede, çıkarılan yasalarda adaleti sağlamak ve kamu vicdanını ön planda tutmak şarttır. Vatanı için gazi olup ayağını, kolunu, gözünü kaybeden vatan evlatları protez kullanabilmek için bile bin bir zorluk çekerken, bazılarının ekmek elden su gölden tutumuna birde yasalar destek verince, hali ile üç kağıdı legal hale getirmiş oluyorsunuz.

Bu düzenlemeler tekrar tekrar gözden geçirilmelidir. Göz göre göre kul hakkı yemeye halk teşvik edilmemelidir. Vurun abalıya zihniyetinden vazgeçilmelidir. Ayın sonunu zor getiren, buna rağmen devlete olan borcunu bir gün olsun aksatmayan, bir hafta faturasını geciktiren vatandaşın elektriğini kesiyorsan, adil devlet anlayışından bahsedemeyiz.

Bu kimin adalet sistemi bilmiyorum ama İslam dinine uygun olmadığı bir kez daha ortaya çıktı.