Geçtiğimiz gün öğrendik ki dinlenmişiz.

Ortam dinlemesi şeklinde elde edilen kayıtlar, Mazhar Arslanoğlu isimli şahıs tarafından da sosyal medyada yayınlanmış. Elhamdülillah bu kayıtlarda yüzümüzün kızaracağı tek kelam etmemişiz. Ancak Arslanoğlu bunu servis ederken öyle bir dil kullanmış ki sanki biz din düşmanıyız; “Göreve gelir gelmez bütün dindarları işten çıkarmışız. Dini programları yayından kaldırmışız.” Arslanoğlu’nun bu iddiaları tamamıyla yalan ve iftira üzerine kurulu.  Ne göreve başladığımda böyle bir talimat aldım, ne de böyle bir uygulama yaptım. Biz göreve geldiğimizde Arslanoğlu’nun ekibi bizimle çalışmak istemeyip hepsi istifa ederek ayrılmıştır. Sonradan pişman olup geri dönenleri ise prensip olarak ben işe almadım. Arslanoğlu ile yargı önünde hesaplaşacağız.

Konu ile ilgili açıklamalarımız sonrasında, mahkemeye gideceğimizi öğrenen ve panikleyen Arslanoğlu, yasa dışı olarak elde ettiği ses kayıtlarını yayından kaldırdı. Sonrasında da pişkinliğin bu kadarı dedirtecek bir basın açıklaması yaptı. Arslanoğlu açıklamasında, benle kişisel bir problemi olmadığını, televizyonun üst düzey yöneticileri ile problemi olduğunu, kendisini iki yıl önce “sünepe” diyerek işten çıkardıklarını, bunun için elindeki ses kaydını yayınladığını söylüyor. Hatta konunun kendisinin “Camia” mensubu olmasıyla bir ilintisi olmadığına vurgu yaparak, densizlik edip benim özür dilemem gerektiğini savunuyor.

Bak Mazhar Bey kardeşim “ Camian” muhakkak sana bir takım nasihatlerde bulunuyordur, ancak bir iki nasihat de ben edeyim!

1 – Keşke mensubu olmakla övündüğün “camian”,  sana insanları gizlice dinlemenin, sonrasında elde ettiğin bu kayıtları servis edip çıkar sağlamanın, “kul hakkı”na girdiğini öğretebilseydi.  Bunun büyük günah olduğunu anlatabilseydi.

2-  Keşke soyadınla müsemma bir adam olarak, sana iki yıl önce yönetimin “ sünepe” diyerek hakaret ettiğini zaman ( böyle bir olay yaşandığını iddia ediyorsun) “ bir dakika kardeşim, siz bana böyle hitap edemezsiniz” deme delikanlılığını gösterseydin. Sonrasında sinsice tuzak kurup, hesaplaşma yoluna gitmeseydin.

3 – Mertlik şunu gerektirir. Biriyle bir hesabın varsa hesabını o kişiyle görürsün. Başkalarını çirkin iftiralarla hesabına karıştırmazsın.

4 – “Camian” öğretti mi bilmiyorum, Takva Allah katındadır. Ne senin ne de mensup olduğun “Camia”nın elinde “takva ölçer” cihazı olduğunu zannetmiyorum. Din ne senin ne de “camianın” tekelindedir. Kendinizden olmayanları dinsizlikle, din düşmanlığıyla suçlamanız en basit ifadeyle haksızlıktır, iftiradır. Bizi din düşmanlığıyla suçluyorsun. Dindarları işten çıkardığımızı söylüyorsun. Biz kimseyi işten çıkarmadık. Kaldı ki o televizyon kanalında hali hazırda çalışan arkadaşlarımın hepsi imanlı kişilerdir. Bu söylemlerinle onlarında hakkına girmiş oldun, eğer cennete girmeyi arzuluyorsan, hepsinden tek tek helallik alman gerekiyor.

5- Bana “meslektaşım” diye hitap etmişsin. Bu da yanlış! Ben gazeteciyim; Pusucu, tuzak kuran, insanların özel görüşmelerini dinleyen, servis eden biri hiç olmadım. 20 yıllık meslek hayatımda buna benzer tek bir olay olmamıştır. Ben yazılmamak kaydıyla anlatılanları dahi ima yoluyla bile yazmamış biriyim. Benim gazetecilik anlayışımla seninkisinin aynı olma şansı yok. Bu yüzden ben senin meslektaşın falan değilim. Bunu da bil istedim.

Bu arada şunu da belirtmek istiyorum. “Camia”da bu olaylara bulaşmamış, tamamıyla dine hizmet eden ya da öyle olduğunu düşünen insanlar,  yazdıklarımdan kırılıp alınmasınlar. Ancak bu tarz adamları da aralarında barındırmasınlar, ayıklasınlar. Bunu yapmaz, tam tersine sahiplenirlerse, elbette ki yaşananlar onlara da mal edilir.