MENÜ ☰
ATA-AÖF’te Sınavsız İkinci Üniversite Ön Kayıtları Devam Ediyor
Büyük Erzurum Sofrası
Erzurum Haber Gazetesi » Yazarlar » İkinci üniversite ya da…Salonların dili olsa da anlatsa…
Mehmet Şener
İkinci üniversite ya da…Salonların dili olsa da anlatsa…


Yıl: 1995…
Yer: Erzurum Valiliği…
Konu: İkinci üniversite…
Vali: Merhum Oğuz Berberoğlu…
İktidarda ise, DYP-SHP koalisyonu var…
Merhum Hüsnü Ömeroğlu, DYP’nin yani iktidar partisinin il başkanı sıfatıyla salondaki yerini almış; hemen yanı başında kaşları çatık biçimde duran üniversite cenahı var.Bendeniz de oradayım, merhum Naim Hoca da… Kızılay Başkanı Mithat Turgutcan da o salonda, dönemin önde gelen isimleri de…
Hadise şu:
Bu fakir, genel yayın yönetmeni olduğum Palandöken gazetesinde, bir yazı kaleme almış ve haddini hayli aşarak, Erzurum’a ikinci bir devlet üniversitesi kurulması teklifinde bulunmuştum!
Yani suçluyum, hem de idamlık suçlu!
Aman Allah’ım…
Zannedersiniz ki, Atatürk Üniversitesi kapatılsın diye bir teklifte bulunmuşum…
Aralarında dönemin üniversite yöneticileri, rektör yardımcıları ve özellikle bugün Erzurum’da olmayan o sebeple de, cevap hakkını kullanamaz diye, ismini vermeyeceğimiz ama milliyetçilikte mangalda kül bırakmayan bir doktorumuz, nasıl saldırmıştı bendenize…
O doktor, refikimiz Erzurum gazetesinde kaleme aldığı yazılarda, zehir zemberek şeyler yazıyordu. Benim lise mezunu olmamı en büyük kusur sayarak, nasıl olur da, lise mezunu bir kişinin üniversite talebinde bulunabileceğini sorguluyordu! Üstelik de sağdan soldan arakladığı kavramlar ve ilaç isimleriyle doldurduğu yazılarında……
Açıkça olmasa bile, kapalı kapılar ardında bendenize “vatan haini” dediklerini bile işitmiştim.
Nasıl olur da Erzurum’a ikinci bir devlet üniversitesi kurulmasını talep edebilirdim?
Suçum bu (!)
Olsun……
Bazı suçlar vardır ki, işlemek sevaptır. Bendeniz de o suçu büyük bir memnuniyetle işlemiştim. Kimseden af dileyecek halim de yoktu…
İşte böyle bir atmosferde, valilik salonunda toplandık.
Kızılay Başkanı Mithat Turgutcan, Atatürk Üniversitesi’nin kurulmasında önemli rol alan kişilerden biri olarak bulunuyordu ve niye ikinci bir üniversitenin gerekli olduğuna dair görüş bildirecekti.
Merhum Naim Hoca ise, o günlerde şöhretinin zirvesindeydi. Resmi irade, kendince bu şöhretli ismin, manevi gücünden yararlanmak istiyordu.
Oysa merhum ne şiş yansın ne de kebap noktasındaydı.
Bir yanda üniversitenin kudretli yönetimi ve başındaki Erol Oral hoca…
Diğer yanda da, iktidar ve Başbakan Tansu Çiller……
Hoca’nın işi zordu, o toplantıda “İkinci üniversite gereklidir” dese, üniversite ile köprüleri atacağını düşünüyordu, “Hayır, ikinci üniversite gerekli değildir” dese, iktidara ve Başbakan’a muhalefet etmiş olacaktı.
Bendenizi davet etmelerinin nedeni ise, ikinci üniversite teklifini ilk kez basında gündeme getirmiş olmamdı…… Orada bir konuşma yapmam istendi ve niçin böyle bir teklifte bulunma ihtiyacı duyduğum sorgulandı.
Bugün yine Erzurum’da olmayan, o nedenle de yine adını vermeyeceğimiz bir hukukçu ağabeyimiz çok özel sebeplerden ötürü, hem mevcut iktidara karşıydı, hem de ikinci üniversiteye… O iktidar yanlısıydı ama sadece üniversite iktidarından yanaydı!
Bu büyüğümüzün ateşli muhalefetine rağmen, o gün o toplantıda ikinci bir üniversite kurulması yönünde bir irade tecelli etti.
Sonra…
Sonra bu karar hükümete iletildi, hükümet derhal harekete geçti.
Artık Erzurum’a ikinci bir devlet üniversitesi kurulmasının önünde ciddi bir engel yoktu.
Fakat ne olduysa oldu, bu gelişmeyi haber alan onlarca vilayet harekete geçti:
“Biz de istiyoruz” diyerek,,,
Böylelikle mesele sulandırılmış oldu.
Her ne kadar Erzurum’a ikinci üniversite kurulması hususu, Bakanlar Kurulu’na kadar çıkabildiyse de sonu hüsran oldu. DYP Milletvekili İsmail Köse’nin tüm çabasına rağmen, hükümetin koalisyon yapısının da etkisiyle o çaba akim kaldı.
Hatırlıyorum…
Başta o doktor, avukat ve birçok üniversite mensubu, davul zurna çalarak akim kalan bu süreci kutlamışlardı.
Bendeniz de yaptığım teklif ve yıkılan hayallerimle baş başa kalmıştım.
Ama inanıyordum, günün birinde mutlaka aklıselim galip gelecek ve ikinci devlet üniversitesi bu şehre kurulacak.
Çok şükür ki, ömrüm bu haberi yazmaya da yetti ve bugün Erzurum’a ikinci devlet üniversitesi kurulacağını yine biz müjdelemiş olduk… (Üç gün önce)
O doktor da yok, avukat da… Hatta o gün yönetici olanların isimlerini dahi hatırlamıyoruz lakin biz buradayız ve yine bu şehir için mücadele veriyoruz.
Demek ki, 1995’te doğru bir teklifte bulunmuşuz……
O gün için anlaşılmamış olsak bile…
Kim nasıl karşılar, kim bu gelişmeye nasıl bir kılıf uydurmak ister bilmiyorum…
Lakin AK Parti Hükümeti, 2011’den sonra, Erzurum’a ikinci ve çok büyük bir hizmet etmiş oldu:
Erzurum Üniversitesi…
Bünyesinde sosyal bilimlerin yanı sıra, teknik bölümler de olacak. Yani gerçek anlamda bir üniversite olacak…
Ve Atatürk Üniversitesi 53 yıllık mazisiyle Erzurum Üniversitesi’ne sahip çıkarak, büyüyüp gelişmesi için tüm imkanlarını seferber edecek…
Çünkü, Atatürk Üniversitesi bugün Prof. Dr. Hikmet Koçak gibi bir kaptanı sayesinde, artık dünyaya açılan evrensel bir eğitim kurumu olma yolunda…
Geçen hafta Rektör Hikmet Koçak bir toplantıda, ikinci devlet üniversitesinden bahsederken sanki de çocuklar gibi sevinçliydi. Ne kıskançlık vardı sözlerinde, ne de öküzün altında buzağı arama çabası…
Oysa 1995’te durum tam tersiydi…
Aradan şu kadar yıl geçti; bugün Erzurum’a ikinci devlet üniversitesi kurulması kararı çıktı.
Ne vali karşı, ne vekil, ne de üniversite yöneticileri…
Bu sebeple…
“Erzurum değişmiyor” diyenler yanılıyor.
Erzurum hem değişiyor, hem gelişiyor hem de daha sağlıklı düşünüyor.
Bu fakir; o sürecin içinde yer alan bir kişi olarak, bu gerçeği yaşayarak görmüş bir basın mensubudur; yani tarihin tanığıdır…
Dün, Naim Hoca’ya, “İkinci üniversiteye lüzum yoktur” dedirtmek isteyen iradenin yerine, bugün “İkinci üniversite gerekli midir, gereksiz midir” şeklinde bir soru sorma ihtiyacı duymayan doğru bir irade var.
Göreceksiniz sırada başka üniversiteler olacak……
Hatta Erzurum belki de on, on beş yıl içinde ülke genelinde çok önemli bir eğitim merkezi olacaktır……
Gülseniz de ben böyle inanıyor ve böyle hayal kuruyorum. Gördüm ki, önceki hayalim gerçekleşebiliyormuş……Haydi Mithat Başkan, bir de siz anlatın o günleri… Çünkü bizzat sürecin içindeydiniz ve az kalsın sizi de alet etmek istiyorlardı. Fakat siz, tecrübenizi ve birikiminizle o ucuz oyunlara gelmemiştiniz…
Lütfen anlatın da şu millet bir öğrensin bu şehirde nasıl sahte kahramanların yıllar yılı ahkam kesip durduklarını…
Baktılar ki, Erzurum’da artık ahkam kesmek zor; bu sefer usulca tüyüp gittiler…
Ama biz buradayız…
Valilik toplantı salonunda yeniden bizi bir araya getirirler mi getirmezler mi bilmeyiz. Lakin böyle bir çağrı alırsak şayet, bizim görüşümüz tıpkı 95’te olduğu gibi yine “olsun” şeklinde olacaktır.
Çünkü mevzubahis Erzurum olunca, gerisinin teferruat olduğunu biliyoruz.
Ah keşke, bir de Erzurumlu nerede olduğunu bir bile bilse…
Geçen hafta Sağlık Bakanı Recep Akdağ ile tam da bu hususta görüştüm. O da, henüz YÖK’ün kararından haberdar olmuştu ve sevinci çok tazeydi.
Recep Bey, telefonda bana Erzurum’un istikbalinin açık olduğunu söylerken, öylesine inançlıydı ve öylesine kendisinden emindi ki, ne popülizm yapıyordu, ne de tipik politika…
Telefondaki başka bir isim Muhyettin Aksak da, benzer duygular içindeydi. O da, Erzurum’a ikinci bir devlet üniversitesi kurulmasından ötürü çok mutluydu fakat kişisel bir hesap peşinde değildi.
Kim öncülük etti, kim yaptı yerine sonuca odaklanmıştı. Bendenizle telefonda yaptığı görüşmenin özeti şu şekildeydi:
Erzurum kazandı, Erzurumlu kazandı…
Hakikaten öyle, bu haber göstermiştir ki, Erzurum artık kabuğunu kıran ve dünyaya açılan bir şehirdir. Ağır aksak da olsa Erzurum yarınların şehri olacak ve ülkemizi dünya çapında temsil edecek…
Bendeniz buna inanıyorum ve görüyorum ki hiç de uzak bir hedef değil…
Ak Parti Hükümeti’ne şehir adına bir teşekkür borcumuzun olduğunu düşünüyorum. Başbakan Sayın Erdoğan’ın 2011 Kış Oyunları’nın Erzurum’a verilmesi sırasında gösterdiği samimi çaba ve güçlü iradeye, şimdi de ikinci devlet üniversitesinin kurulması eklendi.
Diliyor ve temenni ediyoruz ki, bu güzel adımlar bunlarla da sınırlı kalmasın… Ancak bu temenninin yanı sıra bir de şehir olarak yarınlarımıza daha güvenmemiz gerekiyor.
Çünkü, her başarının arkasında inanç, azim ve beraberlik vardır. Yani Erzurum’un en çok ihtiyaç duyduğu kavramlar.

Mehmet Şener

📆 08 Mart 2010 Pazartesi 10:33   ·   💬 0 yorum   ·   ⎙ Yazdır

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

ERZURUM'DA HAVA

ERZURUM
Esentepe Avrupa Konutları
YENİ SAYI

YAZARLAR

RÖPORTAJLAR

ANKET

Üzgünüm, şu anda etkin anket yok.

BAĞLANTILAR