Pozitif Ayrımcılık; tanım olarak ”yalnızca dezavantajlı grubu, olumlu yönde ayırmak / kayırmak” anlamına gelir.
Biz Dadaşlar, vatan savunmasında her zaman en önde olduğumuz gibi, ekonomik kazanımlarda da ilerde olmalıyız. Türk toplumunda her zaman söylenir ya, “Erzurum Türkiye’nin kalesidir, Dadaşlar bu ülkenin sigortasıdır” diye… Erzurum insanı “Vatan bir bütündür” düsturuna bağlıdır, yani hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır, o satıh bütün vatandır” ilkesine bağlı hareket eder.
Siyasete Erzurum ağırlığını daha fazla koymalı
Evet Erzurum insanı olarak vatanın her karış toprağını kutsal kabul ederiz, savunuruz. Kendimizi vatanımıza adamışız, vatan toprağını savunma konusunda canımızı hiçe sayan bir anlayışa sahibiz. Ama memleketimize yatırım yapmak adına, devletten destek istemeyi beceremiyoruz. Bu konuda Erzurum halkı olarak bizler mütevazi davranırken, diğer şehirlerin bu konuda devlet yatırımlarının aslan payını kapmaktaki marifetlerini seyrediyoruz, anlatıyoruz, imreniyoruz sadece… Bu konuda Abiş Hopikoğlu’nun dediği gibi “Erzurum’a nedense hep maneviyattan pay düşüyor, maddiyat diğer şehirlere gidiyor”
Erzurum halkı devletten alacaklıdır, devletine bağlıdır, sadıktır ama alacaklıdır da…
Nasıl mı alacaklı oluyoruz, birkaç örnekle konuyu açalım. Kartal’da eğitim hizmeti veren Ahmet Şimşek Eğitim Kurumları sahibi saygıdeğer Ahmet Şimşek abinin her platformda dile getirdiği Erzurum Kongresinden başlayalım. Erzurum Kongresinde alınan kararlar Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun temelini oluşturan ilk adımlardır. Dolayısıyla Erzurum, Mustafa Kemal Atatürk için memleketin en güvenilir merkezi demekti. Ahmet Şimşek abi haklı olarak diyor ki; “ Her yıl 23 Temmuz’da hatırlanan Erzurum Kongresi, Cumhuriyet Bayramı gibi resmi törenle kutlanması gereken çok önemli bir gündür” Bugünkü Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ilk kuruluş kararları Erzurum Kongresinde alınmıştır. Bu önemli adımın karşılığı olarak, Erzurum her açıdan ihya edilmesi gerekmez miydi? Ama maalesef bugünkü durum öyle değil, Erzurum’un yükünün ağır olduğu gibi, her alanda geri kalmış bir şehir görünümündedir…
Gelelim bugüne; Siyaseten önemli değerlerimiz var, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Efkan Ala, İdris Güllüce ve kıymetli vekillerimiz gibi. Bürokrat olarak ta iyi makamlarda değerli bürokratlarımız var. Ama siyasilerimiz, bürokratlarımız bir Karadeniz lobisi kadar güçlü ve kendi memleketine kendi hemşerisine pozitif ayrıcalık yapabiliyor diyebilir miyiz? Hayır diyemeyiz. Çünkü bizimkiler bulundukları makamlara birilerinin sayesinde değil kendi başarılarıyla gelebiliyorlar. Bu sebeple kimseye eyvallah etmez, kimseye de ayrıcalık imtiyaz kullanmaktan kaçınır. Ama ben sadece Karadeniz lobisinin çalışmalarını bizlerinde örnek alarak uygulamamız gerekir diyorum. Kendi insanını mutlaka bir yerlere makamlara taşımak zorunda hissediyorlar ve başarıyorlar da… Sanatta, sporda, siyasette, iş dünyasında, turizmde özetle bir çok alanda kolektif bir dayanışma, koruma, kollama sergilemektedirler, takdir ediyorum.
İş dünyasının dev bir kuruluşunda üst düzey yöneticilik (CEO) yapan Abiş Hopikoğlu’nun düşünceleri ve attığı adımları gördükçe heyecan duyduğumu ve yukarıda bahsettiğim etkili lobicilik adına umutlandığımı belirtmek isterim. Zira Abiş abinin çalışmaları, başarılı işadamı Mürsel Meral abi ve daha ismini yazmadığım bir çok cesur yüreğin, Erzurum adına yaptığı girişimler ( Çok yakında güzel adımların atılacağı) dipten derin bir dalga gibi geliyor, haberiniz olsun. Çok güzel çalışmalar var, iş adamlarımızın cesur ve akılcı adımları, Erzurum siyasetine de, iş hayatına da yep yeni bir ivme kazandıracak. Referandum sonrası yeni Türkiye’ye ayak uyduran bir Erzurum olacak inşallah. Onun için hepimiz işimizde başarılı olmalıyız, çok çalışmalıyız. Siyasilerimiz daha fazla cesur ve tuttuğunu koparan şekilde hareket etmeliler. Halk, sivil toplum kuruluşları ve iş dünyasının kolektif olarak çalışması gerekiyor. Referandum öncesi oluşan güzel atmosferi, Erzurum adına avantaja çevirmeliyiz. Selametle…
Bir yanıt yazın