ANADOLU Sigorta reklam filmini ilk izlediğim gündü.
Cumhurbaşkanı Atatürk, 1924’te Pasinler depremine geliyor.
Depremzede bir Dadaşla karşılaşıyor ve aralarında o duygu yüklü, anlamlı diyalog geçiyor.
Reklamla ilgili yorumları okurken Albayrak Gazetesinde ‘dayı’nın haberine rastladım.
Muhabir İbrahim Kaya, ‘Gururlu Dadaş’ı bulmuş, ilk röportajı bile yapmıştı.
Bunun ardından genç iletişimci Hümeyra Pardeli de birkaç saat içinde Sebahattin Bayraktutan’la konuşmaya başladı.
Sebahattin Bayraktutan 1954’te Taşlıgüney Köyünde dünyaya geliyor.
Çanakkale’de başlayan askerliğini seyyar Jandarma olarak Şırnak’ta tamamlıyor.
Köyden komşuları Alime hanımla evleniyor.

DOKUZ ÇOCUĞUNU OKUTUYOR
Çiftçilikten umduğunu bulamayınca Erzurum’a göç ediyor.
Emlak Bankasının 20 yıl süreyle kaloriferlerini yakıyor ve SSK’dan 1998’de emekli oluyor.
Reklam yıldızı Dadaş, okuma- yazma bilmiyor.
Ama tüm çocuklarına en az lise tahsili yaptırıyor.
Liseyi bitiren kızları Melek (30), Dilek (28), Serpil’i (23) evlendiriyor.
Zeynep (25) Beden Eğitim Öğretmeni oluyor.
Nurgül ( 21) açık öğretimde okuyor.
Kader (19) üniversiteye hazırlanıyor.
Altı kızdan sonra dünyaya gelen İbrahim (17) lise bir, Derya Gül (14) ilköğretim 7, Muhammet Taha (10) ilköğretim üçüncü sınıfa gidiyor.
Evlenen kızlarından beş torunu var.
750 lira emekli maaşı ile TOKİ’nin evlerinden satın alıyor.

56 YAŞINDA YILDIZ OLDU
Erzincankapı’daki kahvede otururken rüyasında bile görse inanmayacağı bir şey oluyor.
Reklamcıların dikkatini çekiyor.
İki günde Atatürk’le karşılıklı olarak yapacağı konuşmaları ezberliyor.
Aşkale depremi sırasında yıkılan Evrenli Köyünde çekimler yapılıyor.
Film çekimi bitiyor, Sebahattin Bayraktutan’a 500 lira ücret ödeniyor.
Reklam filmi televizyonlarda dönmeye başlayınca inanılmaz ilgi topluyor.
Sebahattin Bayraktutan’ın torunu Sıla, “Dedem çıktı” diye adeta yeri göğü inletiyor.
Bayraktutan, para az almış, çok almış onu dert bile etmiyor.
Para lafını etmek istemiyor.
Asla o aç gözlü değil, gözü tok bir Erzurumlu.
Ama reklam firması, 3 bin liraya yakın bir para daha gönderiyor.
56 yaşında şöhret olmuş, insanların ilgisi, sevgisi ona yetiyor.
Sebahattin Bayraktutan şöyle konuşuyor:
“Dadaş mert, yiğit, dürüst insandır.
Devletini gözü gibi korur.
Dadaş’ın bu üstün özelliklerini dünyaya duyurmak bana nasip oldu.”

İŞTE REKLAM FİLMİNDEKİ DİYALOĞ
Anadolu Sigorta’nın 85’inci yıldönümünü kutlamak için hazırlanan reklam filminde Mustafa Kemal Atatürk, 1924’de Pasinler depremi için geliyor:
Yıkılan evlere doğru paşalarla birlikte Atatürk yürüyor.
Odun kütük üzerinde oturan ihtiyar, saygılı biçimde ayağa kalkıyor:
– Otur dayı otur. Geçmiş olsun.
– Sağolasın paşam.
– Kaybın büyük mü dayı?
– Memleketimiz sağ olsun.
– Kimin kimsen yok mu?
– Evlatlarımı harpte şehit vermişem.
– Ah be dayı. Devlet sana yardıma geldi. Ne istersin devletinden?
– Birşey istemirem paşam. Biz yedi düvelinen harp etmişiz.
Koca memleketi yeniden kurmuşuk. O bize yetir.
– Üzülme dayı. Bu halin çaresine bakacağız.

Kadir SABUNCUOĞLU