MENÜ ☰
ATA-AÖF’te Sınavsız İkinci Üniversite Ön Kayıtları Devam Ediyor
Büyük Erzurum Sofrası
Erzurum Haber Gazetesi » Yazarlar » TRT’deki dostlar doğru bir yazıyı, nasıl yanlış anladı?
Mehmet Şener
TRT’deki dostlar doğru bir yazıyı, nasıl yanlış anladı?


Muradım kimseye cevap yetiştirmek ya da durup dururken kimseyle didişmek değildi. Fakat gördüm ki,  “TRT Genel Müdürü Şahin sözünü tuttu” başlıklı yazımız, tamamen yanlış anlaşılma sonucu, bazı dostları ziyadesiyle üzmüş, bazı dostlar da bilerek meseleyi polemik malzemesi haline getirmiş. Getirmiş diyorum, çünkü geçen hafta Erzurum’da değildim; bu sebeple de ister istemez şehir gündemine uzak kaldım ve basın dünyasındaki tartışmayı an be an takip edemedim.
Efendim, kimse öküzün altında buzağı aramasın; sadece ben değil, bu kurumla kenarından köşesinden ilgisi olan herkes bilmektedir, TRT’de kimin ne iş yaptığını…
Ben o yazı da, “her fırsatta TRT’ye sövüp sayan ve her ortamda da TRT’nin bu şehre hiçbir katkı sunmadığını söyleyenler, ne hikmetse kurumdaki yöneticiler tarafından el üstünde tutuluyor” dedikten sonra da, yazının esas konusu olan prodüksiyon merkezinin hizmete açılacak olmasından, birilerinin rahatsızlık duyacağını eklemiştim.
Öğrendik ki, o yazının tarifine girmeyen ne kadar TRT’ci arkadaş varsa hepsi yersiz biçimde yüksünmüş, kızmış ve kimi dostlarım da alınganlık göstermişler.
Yahu etmeyin, eylemeyin…
O yazıdan, bir teknisyen arkadaş, ya da bir prodüktör veya spiker, yahut da muhabir ve kameraman olmadı bir idari personel nasıl kendine dönük bir eleştiri sonucunu çıkarabilir, anlamak mümkün değil…
Son derece ciddiye aldığım, sevdiğim ve bu yüzden de on yılı aşkın bir süreden beri büyük bir zevk alarak, katkı vermeye çalıştığım TRT’de kimin çalıştığını, kimin gününü gün ettiğini bilmiyor olabilirim miyim?
En az o kurumun çatısı altında hizmet veren bir arkadaş kadar ben de artık TRT’yi tanıyorum.
Bir insanın vicdansız olması lazım ki, oradaki yayıncı arkadaşlara, arazide görev yapan personele, idarede çalışan insanlara, hasılı o yayının hazırlanıp sunulmasında doğrudan çaba harcayan bir kimseye, “sırt üstü yatıyor” diyebilsin.
Hele bendenizin işin iç yüzünü bilen biri olarak, TRT’nin emekçilerini “iş yapmamak”la suçlaması imkansızdır.
Dediğim çok açık ve net:
Bazı meslektaşlarım, ikide bir de TRT’ye sert bir üslupla bindirir ve TRT’nin Erzurum basınına zerre kadar yarar sunmadığını söyler. Hatta yine bu arkadaşlara göre, TRT’nin muhabirleri, spikerleri, yapımcıları ve yayıncıları da asla gazeteci değildir. Kendi ifadeleriyle, TRT’nin yayıncıları birer “devlet memurudur” (O arkadaşlar, yayıncılar için ‘devlet memuru’ ifadesini kullanarak, aslında meslektaşlarını aşağılamak amacı taşımaktadırlar.)
Biz de her fırsatta bunun doğru olmadığını, yayıncılık hizmeti veren herkesin ister kamuda olsun, isterse özel sektörde “gazeteci” sayıldığını söylemekteyiz. Kaldı ki, bizim böyle düşünüyor olmamızın da çok önemi yok, zira yasa da TRT’cilere, tıpkı AA’da çalışan kişilere dediği gibi, “basın mensubu” diyor.
O yazıdan nasıl oldu da, işini adam gibi yapan yayıncı arkadaşlar, kendilerine yönelik bir eleştiri sonucunu çıkarabildiler anlayamadım.
Misal; o yayıncı arkadaşların hangisi, TRT’yi küçümseyen, yaptığı hizmetleri yok hükmünde gören ve bu eleştiriyi yaparken de işi hakaret boyutuna getiren kişilerle, kol kola dolaşıp, onlarla cemiyet seçimi için kulis yapıyor?

Mesele bu kadar açık olmasına rağmen, birileri sırf tahrik ortamı oluşsun diye, yazımızı çarpıtarak, konuyu başka mecralara çekmeye çalışmış.
Hamdolsun ki, yazdığı yazının arkasında duracak kadar yürekli ve onurlu bir kimseyim. Kastım, TRT’deki yayıncı arkadaşları top yekûn hedef almak olsaydı, bugün de böyle bir yazı yazma ihtiyacı duymazdım.
Bendeniz o yazıda öncelikle, TRT Genel Müdürü Sayın İbrahim Şahin’in Erzurum için verdiği “prodüksiyon merkezini açma” sözünü tuttuğunu duyurmak istedim; ardından da her fırsatta o kuruma sövüp sayanlara, o kurumdaki bir iki kişi tarafından verilen primlere dikkati çekmeyi amaçladım.
Buradan isim isim zikretmeye lüzum yok; hem o arkadaşlar kendilerini biliyor, hem de bu şehirde gazetecilik yapan herkes o arkadaşları tanıyor.
Olay bundan ibarettir…

Sayın Sabuncuoğlu’na
cevabımdır…

Hazır söz açılmışken, izninizle bir iki cümle de Doğu Anadolu Gazeteciler Cemiyeti’nin her yıl geleneksel olarak dağıttığı ödül ve teşekkür plaketleri için, “DAGC’yi yağdanlık yaptılar” başlıklı yazı yazan meslek büyüğümüz Kadir Sabuncuoğlu’na etmek istiyorum…
Kadir Bey, bugün “yağdanlık” olmakla haksız biçimde itham ettiği DAGC’ye başkanlık etmiş ve bu süre içerisinde birkaç kez ödül töreni düzenlemiştir.
Geriye dönüp o ödülleri alan kişilerin bunu ne kadar hakedip haketmediklerini sorgulayacak değiliz. Lakin o günlerde o ödüllerin nasıl ahbap çavuş ilişkisi içinde dağıtıldığına, bırakın gazetecileri, cemiyetin duvarları bile tanıktır.
Sayın Sabuncuoğlu’nun başkanlık yaptığı dönemde ne cemiyet bu kadar büyük ve etkindi, ne de üye sayısı bu kadar çoktu… O günleri yakından bilen biri olarak söylemem gerekirse, cemiyet ödüllerinin dağıtımında mesleki başarı yerine, kişisel ilişkiler ölçü alınırdı. Bu sebepledir ki, Kadir Bey’in görev yaptığı Hürriyet Gazetesi’nin İstanbul’daki yöneticileri hikmeti kendilerinden menkul biçimde her zaman “ödül” alırlardı!
Bendenizin de yönetiminde bulunduğum Doğu Anadolu Gazeteciler Cemiyeti, önceki senelerde olduğu gibi bu yıl da işlerini doğru dürüst yapan gazetecileri naçiz bir plaketle ödüllendirirken, hem basın dünyasına hem Erzurum’a hem de ülkeye bir şekilde yarar sağlayan kurum ve kişilere de birer teşekkür plaketi takdim etti.
Bu kişiler arasında Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Spordan sorumlu Devlet Bakanı Faruk Nafiz Özak ve TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin de vardı…
Tabi ki ismini burada zikretmediğim daha başkaları da…
O karara imza koymuş bir cemiyet yöneticisi olarak açıklanan o listeyi iftiharla savunuyorum ve ne olursa olsun arkadasında duruyorum.
Kadir Bey için önemli olmayabilir ama bendeniz 15-20 yıl aradan sonra TRT’nin Erzurum’a prodüksiyon merkezi açacak olmasını ziyadesiyle anlamlı ve değerli buluyorum. Bu sebeple TRT Genel Müdürü Şahin’e verilen teşekkür plaketi için “az” bile diyorum.
Ha, verilmesi gerektiği halde unutulan isimler olduğunu farkedince de arkadaşlarla birlikte müthiş üzüldük. Misal; Baro Başkanı Naci Turan ve değerli dostum Sayıl Narmanlıoğlu’nun hatırlattığı meslek büyüğümüz İrfan Alyanak gibi…

Sayın Sabuncuoğlu, cemiyet başkanlığından düştükten bu yana hele de “devlet memuru” demek suretiyle, kendince küçümsediği Feridun Fazıl Özsoy’un başkanlığını bir türlü kabullenemedi. O günden beri de, -ki bu süre neredeyse 10 yıl olmak üzeredir- Kadir Bey, cemiyeti de cemiyetin faaliyetlerini de içine sindiremedi.
Fakat aynı Kadir Bey, “devlet memurundan gazeteci olmaz” anlayışını bayraklaştırmasına rağmen, sırf “Özsoy olmasın” diye, başka “memur”larla işbirliği yaptı; onları aday olarak Özsoy’un karşısına çıkardı ve o “memur”larla kutsal ittifak kurdu!
Aradan bu kadar yıl geçmesine ve yaşının büsbütün kemale ermesine rağmen Kadir abimiz bozuk plağı döndürmeye devam etti. Bugün de aynısını yapıyor.
Anlayamıyorum…
Vaktiyle bu cemiyet bendenizi (Genel Sekreter olduğum halde bir yazımdan ötürü) ihraç etmişti. Yanlış hatırlamıyorsam, 10 yıla yakın cemiyetin üyesi olmadım ve hiç bir etkinliğine, yarışmasına katılmadım. Ama bir güne birgün de cemiyet kompleksine girmedim.
Kadir abimiz, Feridun Fazıl Özsoy’a hakaret etmek ya da gol atmak uğruna, öyle hırslanıyor ki, gazetecilik adına şantajcılık yapanlarla bile kolkola girebiliyor.
Hatta, Kadir Bey hızını alamayıp, bir “öc” uğruna cemiyet bile kurdu! Ne kadar dua etmiştik muvaffak olsunlar diye… Ama beceremediler, etraftan yardım toplayarak kurdukları o “gecekondu cemiyeti” iki ay içinde mülga ederek, eşyalarını da gazete ilanıyla haraç mezat sattılar.

Sayın Sabuncuoğlu da bu acı hüsran sonrasında yeniden kaldığı yere, yani DAGC’ye sövme noktasına döndü.
Giderken, “Bir çınarı kuruttular, biz de mecburen yeni bir çınar dikiyoruz” demişti, lakin gitmesiyle gelmesi bir gecelik aşk kadar kısa sürdü…
Bu nasıl bir kin ve ne bitmez bir intikam hırsıdır?!
Yahu Kadir abi, senin hayatında olmazsa olmaz birşey midir DAGC’ye başkan olmak?
Niye kaçak güreşiyorsun ki?
Gel şu birkaç gün sonra yapılacak seçimde başkan adayı ol…
Şayet kolkola, omuz omuza çarpıştığın cephe arkadaşların sana destek verip, arkanda durursa inanki bir kaç oy bile alabilirsin!
Haşa terbiyem icabı sana akıl satacak değilim; Lakin sen bir gazetecisin ve benim de meslek büyüğümsün. Hırsın uğruna küçüldüğünü, şantajcılardan medet umduğunu gördükçe üzülüyorum.
Feridun başkanı niye sevmiyorsun doğrusu bilmiyorum… Eğer salt “devlet memuru”dur diye itiraz ediyorsan temkinli olmanı tavsiye ederim… Zira Türkiye’de hangi gazetenin, hangi yayın grubunun günün birinde TMSF’ye geçip geçmeyeceğine kimse bir garanti veremiyor. Ya da iletişimde hoca olsaydın hâlâ Özsoy’a sövüyor olabilir miydin? Misal; “devlet memuru” olan ve sizin aranızdaki ismiyle “Süroç ağabey” yani Sayın Süreyya Çarbaş üniversitede hoca olduğu için gazeteci olmaktan çıkmış mıdır?
İntikam hırsı ve kinimiz aklımızın önüne geçiyorsa şayet, inan ki Kadir abi sağlıklı da düşünemeyiz, iman etmişte sayılamayız…
Ben size Feridun başkanı öyle sevin ki, bağrınıza basın demiyorum. Size dediğim şudur:
Siz bu memlekette duayen bir isimsiniz.
Yol göstericiliğinizden, genç meslektaşlarınıza önder olmanızdan ve mesleğe ışık tutucu tutumunuzdan yararlanmak istiyoruz. Oysa siz bozuk bir saat gibi sürekli aynı noktada duruyorsunuz. Halbuki bozuk saat günde iki kez doğruyu göstermesine rağmen, siz yılda bir de olsa genç meslektaşlarınıza gerçek bir gazeteci nasıl oluru işaret etmiyorsunuz.
Etmeyin Kadir abi…
Cemiyeti de cemiyetin başkanını da sevmek zorunda değilsiniz ama ehli vicdan olmak gibi bir mecburiyetimiz vardır bizim…
Kinimize ve nefsimize yenilirsek inanın ki, sonunda “ninno” olur ve mesleğe dün başlayan genç bir arkadaşımızın gözünde bile “değer” ifade etmeyiz…
İşte fırsat; topla Kadir abi bütün şürekânı çık arenaya…
Sabuncuoğlu ismi az bir isim midir ki; şantajcıların arkasına sığınıyorsun…
“Ben buradayım ve adayım” de…
Kendi adıma söylüyorum böyle yürekli bir çıkış yapsan sana oy vermezsem namerdim…
Daha ne diyeyim Kadir abi…

Mehmet Şener

📆 31 Mayıs 2010 Pazartesi 09:44   ·   💬 0 yorum   ·   ⎙ Yazdır

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

ERZURUM'DA HAVA

ERZURUM
Esentepe Avrupa Konutları
YENİ SAYI

YAZARLAR

RÖPORTAJLAR

ANKET

Üzgünüm, şu anda etkin anket yok.

BAĞLANTILAR