Geçtiğimiz nisan ayında, Havuzbaşı semtine yeni tabelalar dikildi.
‘Paşalar’ olarak bilinen caddenin adı ‘Yenişehir’ olarak değiştirildi.
Aynı şekilde Dördüncü Cumhurbaşkanı ‘Cemal Gürsel’in adı kaldırılmış, yerine ‘Ömer Nasuhi Bilmen’ geldi.
Büyükşehir Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü tabelaları asmasa kimsenin haberi olmayacak.
Son tabela krizi ise Dadaşkent’te baş gösteriyor.
Mehmet Nuri Yılmaz Eğitim Merkezinin adı değiştiriliyor.
Yerine Ömer Nasuhi Bilmen adı veriliyor.
İkisi de Diyanet İşleri Başkanlığı yapmış saygın iki din alimi.
Bilmen bir yıl, Yılmaz ise 11 yıl başkanlık yapıyor.
Mehmet Nuri Yılmaz, merkezi kuruyor, Aziziye eski belediyesi de adının merkeze verilmesini istiyor.
Bir aya kadar önce daha doğrusu müftülüğün temel atma töreninden sonra Mehmet Nuri Yılmaz’ın ismi siliniyor.
Mehmet Nuri Yılmaz’a kim sahip çıkacak?
Erzurumlular, sivil toplum örgütleri, sendikalar, muhtarlar, belediye başkanları.
Tabelalarla oynamak ülkeye ya da millete bir şey mi kazandıracak mı?
Hayır, sadece siyasi bir oyun.
Ama Erzurumlu böyle üç maymunu oynamaya devam ederse yakında tüm tabelalar tek tip olabilir.
ŞAMPİYON ELVAN OLAYI
Elvan Abeylegesse için ‘Türk atletizmin kraliçesi’ deniyor.
O Avrupa, Dünya ve olimpiyatlarda tek madalya umudumuz.
Avrupa Şampiyonasına iki aydan beri Palandöken’de hazırlanıyordu.
Son hazırlıklarını deniz seviyesinden 2 bin metre yükseklikte tamamlıyor.
Geçtiğimiz pazar günü de, İstanbul’a oradan da Barselona’ya gitmek için kaldığı Palan Otele taksi çağırıyor.
Elvan’ın bindiği taksi Dedeman Ski Roset’in önünde sele tutuluyor.
Kayaların üstüne çıkan ve sürüklenen taksinin içi su doluyor.
Taksici göğüs hizasına kadar suya dalıyor.
Kapıyı açıyor ve Elvan’ı sırtına alarak ölümden kurtarıyor.
Sonra bir kepçe geliyor, milli atleti karavana taşıyor.
Elbiseleri ıslandığı için işçilerin verdiği eşofmanı giyiyor.
Gençlik ve Spor İl Müdürü Fatih Çintımar, yetişiyor imdadına.
Üç gün sonra İspanya’da koşacak milli atlete moral veriyor.
Pekin olimpiyatlarında çifte gümüş madalya kazanan Elvan, 28 Temmuz günü Barselona’da piste çıkıyor.
Avrupa şampiyonasında 10 bin metrede altın madalya kazanıyor.
Korkunç bir sel olayı yaşamasına rağmen Elvan, Türk bayrağını sırtına alıyor statta tur atıyor.
Altın madalyada Elvan’ın payı elbette tartışmasız ve çok büyük.
Ama kamp yaptığı Erzurum’un ve ona destek çıkan Fatih Çintımar’ın payı da tartışmasız.
Peki son yaşadığı olayda taksici Fikri Komur’un hiç payı yok mu?
“SANKİ BEN ŞAMPİYON OLDUM” DİYEN TAKSİCİ
O taksicinin yerinde başka biri olsaydı.
Acaba suya, gözü kara dalar mıydı?
Atleti sırtına alır, karşı kıyıya çıkarır mıydı?
Taksi kayaların üstüne çıkmış, içi su dolu, altı, sağı, solu zarar görmüş.
Cüzdanını, cep telefonunu kaybetmiş.
Arabası 3 bin lira zarar görmüş.
Elvan’ın Avrupa Şampiyonu olduğunu öğrenince “Sanki ben şampiyon oldum” diyor.
TAKSİCİ FİKRİ’YE TEŞEKKÜR ETMEK GEREKMEZ Mİ?
Elvan’ı, Erzurum’u ve Türkiye’yi kurtaran Fikri Komur ,42 yaşında 21 yıllık taksici.
Banka kredisiyle aldığı 25 T 1306 plakalı taksinin hala taksitlerini ödüyor.
Beş çocuğu var hepsi okula gidiyor.
Birde üstelik kirada oturuyor.
Fikri Komur, yüreğini ortaya koyuyor ve bir kahramanlık yapıyor.
Şimdi onun zararını karşılamak, ona teşekkür etmek gerekmez mi?
Bu tür olaylarda özveride bulunanları taltif etmek gerekmez mi?
Eğer o insanın zararını karşılamazsak, onu ödüllendirmezsek, yarın hiç kimse risk almaz.
Ödüllendirirsek, bu tür olaylarda Fikri’lerin sayısı artar.
Bakalım Fikri Komur’a kim teşekkür edecek?
Kadir Sabuncuoğlu
Bir yanıt yazın