Eskiler, yağmur “rahmettir, berekettir” derlerdi. Yağmurun yağması iyiye alamet olarak değerlendirilirdi. Bu mevsimde yağan yağmur yazın tarlaların iyi mahsul vereceğine delalet ederdi. Sevgililerde yağmurlu havaları severdi. Sonbahar aşk mevsimi zaten, bir de yağmur odlumu kaçarken sığındığın saçak altları sevgiline kondurduğun masum busenin vazgeçilmez mekanları haline gelirdi.Tek kişilik şemsiyenin altında ıslanmamak için iyici birbirlerine sokulurdu aşıklar. İlan-ı aşk etmenin en romantik hali. Nasıldı şarkı,” yağmurun sesine bak, aşka davet ediyor.”
Sıkıntı verdikleri de vardı yağmurun. Toprak damlı evlerin bacalarına muşambalar çeken babalar mesela ya da tavandan damlayan suların yerleri kirletmemesi için kap kaçak koymakla uğraşan anneler. Ben çocukken yağmur yağdığında arkadaşlarımla avucunun içine kim en çok suyu dolduracak diye yarışır, tepeden tırnağa ıslanır, eve gidince de azarı işitirdim, elinde havluyla beni kurulamaya çalışan annemden. Yağmur geçmişte buna benzer anıları anımsatır tebessüm ettirirdi Erzurumlulara.
Bu gün yağmur şehrin korkulu rüyası haline geldi. Yağmur, Erzurum’daki alt yapı yetersizliği nedeniyle resmen kabus, işkence. Neredeyse vatandaş yağmur yağmasın diye dua etmeye çıkacak. Her yağmur sonrası caddeler sokaklar yürünmez hale geliyor. Otobüsler yollarda mahsur kalıyor. Sivil savunma ekipleri yolcuları kurtarmak için seferber oluyor. Yağmur doğal afete dönüşüyor.
Belediyelerimizin büyük şaşa ile açılışlarını gerçekleştirdikleri köprülü kavşaklar bir yağmurla suya gömülüyor. Yeni yapılan ve Erzurum’un yüz akı olan Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi önü resmen göl oluyor. Hastaneye ulaşabilmek imkansız. Çocuklar sokağa, araçlar trafiğe çıkmaya korkuyor. Şehrin bağrı oyularak yapılan ve trilyonlara mal olan yer altı otoparkı suyla doluyor.
2011 Üniversiteler Arası Kış oyunları gibi son derece önemli uluslar arası bir organizasyona ev sahipliği yapacak olan Erzurum’da manzara maalesef böyle. Büyükşehir Belediye Başkanımız çok daha büyük projelerle ilgileniyor. Belediye arsa alım satımı yapıyor. İçme suyunu temizlemek adına büyük efor sarf ediyor. Üniversite kavşağına kimsenin ne olduğuna anlam veremediği 2011 anıtları dikiyor. Hemen her yıl Cumhuriyet Caddesi’nin kaldırımlarını yeniliyor. Şehrin alt yapısı mı? “Boş ver onu nasıl olsa kimse görmüyor.”
Ne diyor Orhan Veli “ beni bu havalar mahvetti” Üstat haklı bizi de “ bu havalar” mahvetti.
Sinan Özçaylak
Bir yanıt yazın