TORTUM’da 1700’lü yıllarda bir heyelan oluyor.

Heyelan Tortum Çayının önünü kesiyor ve aynı adı taşıyan gölü oluşturuyor.

Sonra da gölden taşan su,  48 metre yükseklikten düşerek Tortum Şelalesini meydana getiriyor.

Tortum Şelalesine suyuna, 1960’larda kurulan hidroelektrik santralı ile gem vuruluyor.

Yarım asırdan bu yana Tortum şelalesi, sadece Mayıs, Haziran aylarında akar oluyor.

Şelale, adını aldığı ilçeden ayrılıyor ve Uzundere sınırları içine giriyor.

Erzurum- Artvin karayolunun 110’uncu kilometresindeki saklı cennetin 12 ay akması için Çağlayan Köyü Muhtarı Osman Baykal, geçen yıl yargıya başvuruyor.

Atatürk Üniversitesi Mühendislik Fakültesinden Çevre Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Recep Boncokcuoğlu ile iki öğretim üyesi bilirkişi olarak rapor hazırlıyor.

Prof. Dr. Boncukoğlu ile iki arkadaşı, su kısıtlamasının hem jeomorfolojik yapıya zarar verdiğini, hem de ekolojik dengeyi bozduğunu belirtiyor.

Erzurum Birinci İdare Mahkemesi, 21 Ocak 2010’da kararını açıklıyor:^”

“Tortum şelalesinin suyu 12 ay akacak.”

Yargı kararına rağmen EÜAŞ (Elektrik Üretim Anonim Şirketi) keyfi uygulamalara başvuruyor.

EÜAŞ, 23 Haziran’dan itibaren şelalenin suyunu azaltıyor ve sonunda kurutuyor.

Erzurum Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulunun birinci derecede doğal SİT alanı olarak tescil ettiği Tortum Şelalesini son olarak geçtiğimiz hafta gördük.

Akan bir damla su yok.

Doğal yaşama resmen dinamit atılmış.

Şelaleyi akarken görmeye gelenler, hemen oracıkta bulunan bilboardlardaki fotoğrafa bakmakla yetiniyorlar.

Tortum Şelalesi mahkeme kararına rağmen akmıyor.

EÜAŞ’ın bu keyfi tutumu bakalım ne kadar daha sürecek?

Kadir Sabuncuoğlu