Bu manzara beni çok huzursuz etti..
Bir benimi?
Hayır,
Aklı başında olan herkes bu manzara karşısında gerçekten huzursuz oldular.
Neydi manzara?
Adamlar tarihi Çifte Minareli Medrese’nin bahçesine dozerleri sokmuşlar, bir ileri
bir geri çalıştırıp duruyorlar.
Dozerler büyük hacimli iş makineleri.
Bu makineler hacimli ve ağır oldukları için özellikle tarihi eserlerin etrafında çalıştırılmasına
izin verilmemeli.
Çünkü esere zarar verebilir.
Yıkılmasını sağlayabilir.
Zemin oynamasına yol açabilir.
*
Ama bizde,
Kabaca işler yapıyoruz.
Yaptığımız işlerde ne bir estetik var,
Ne de bir tedbir.
İşlerin çoğu gelişi güzel yapılıyor.
*
Mesela Avrupa’da böyle bir tarihi eserin bahçesine dozer soksalar,
dünyayı sokanların başına yıkarlar.
Bizde ise ‘Gayet normal’
Niye,
Çünkü ne ufuk var,
Ne de bilgi.
Bir başka sorun daha var,
Yetkililer her nedense müdahale etmiyor..
Kimse karışmıyor,
Kimsenin sesi çıkmıyor.
*
Eski eserlerin korunabilmesi için neyi, nasıl ve niçin korumamız gerektiğini
bilmek zorundayız.
Biliyor muyuz?
Hayır…
Nerede Vakıflar?
Nerede Kültür Turizm Müdürlüğü?
Nerede Belediye Başkanları?
Nerede Erzurum’u idare edenler?
*
Çifte Minareli Medresede tabiri caizse bir cinayet işleniyor,
Kimsenin umurunda değil.
Umurda olsun diye yazıyoruz,
Kamuoyuna aktarıyoruz,
Sağır kulaklar duysun,
Kör gözler görsün diye,
Yine kimsenin sesi sedası çıkmıyor.
Ne bir soruşturma,
Ne de bir açıklama yapılmıyor.
Bu kadar mı gündüz geceye dönüşüyor?
Bu kadar mı vurdumduymaz olmuşuz?
Büyükşehir Peyzaj çalışması yapıyormuş.
Yapsın!
Kimse yapmasın demiyor… ama,
Kaş yaparken de göz çıkarmasın.
Dozerin orada ne işi var?
*
Hangi aklı evvel o dozerleri tarihi çiftelerin bahçesine soktu?
Kim emir verdi.
O dozerler çalıştığında o güzelim,
O muhteşem eser yıkılsa,
Taşları düşse,
İşlemelerine,
Yapısına bir zarar gelse,
Kim mesuliyeti alacak üzerine?
Kim?
Bu iş bu kadar basit olmamalı bence….
*
Atatürk Üniversitesi’nin ilgili bölümünün hocalarını göreve çağırıyorum .
Onlar bilim adamı.
Gelsinler tarihi esere unvanları gereği sahiplik etsinler.
Tepki koysunlar,
Açıklama yapsınlar,
Kınama yayınlasınlar.
Yani kamuoyu oluştursunlar.
Böyle tepkiler yapılmadığı sürece bu bilinci kazanamayacağız.
Bakın atlama kulelerinin yapıldığı yerde yıllar önce tramplen vardı.
Sahip çıkamadık.
Yıkıldı,
Çürüdü.
Bir düşünün şimdi o tramplende olsaydı,
Atlama kuleleriyle aynı karede çok şey ifade etmez miydi?
Ama nerde bizde o kafa,
Nerede bizde o anlayış.
Ne yazık ki, Erzurum’da atama, seçilme ahbap-çavuş ilişkisinde oluyor da ondan.
‘İşi ehline verin’ sadece dillerde…
Esat Bindesen
Avrupa ile Turkiye’yi ayni normlarda tutmak mumkun degil. Burada (Avrupa’da) Historique monimal yani sit alani tarihi yerlerin korunmasidir. Dolayisiyla oralara dozer girmesi bir tas’in dahi oynamasi mumkun degildir. Burda kanunlara uymayan cezalandiriliken, orada maalesef ki olaylari çozmek sivil toplum orgutlerine dusuyor. Kurallar yerlesmistir burda ama maalesef ki Turkiye’de daha yeni yeni yerlesmektedir. Tarihine sahip çikmayan tolum yok olmaya mahkûmdur.. Bu konulara gosterdiginiz hassasiyetinizden dolayi tebrik ve tesekkurlerimi sunuyorum… Selamlarimla… Serap Durmazpinar Kuruhasanoglu / France