Sis perdesi aralandıkça, daha doğru bilgilere ulaşmak mümkün oluyor. Her ne kadar müteahhit Bayram Karabacak ortaya çıkıp kendisini savunmuş değilse de, dolaylı yollardan bize ulaşan itiraflarından öğreniyoruz ki, bu olayda içerideki suç ortağı sayısı üç değil, en az altı…
Bu itiraftan sonra, artık cevabı aranması gereken soru şudur:Bu kişiler kimlerdir, idaredeki pozisyonları nelerdir, hortumlanan paradan kim ne kadar pay aldı ve Karabacak’ın iddia ettiği gibi, olay tamamen memurlar tarafından mı düzenlendi?
Bu soru adli ve idari yargı sürecinde nasılsa cevap bulacaktır ancak o gün geldiğinde, olay soğumuş olacak ve kamuoyu da özel idare olayını unutacaktır. Bu sebeple, müteahhit Bayram Karabacak’ın yapması gereken şey, dolaylı biçimde konuşmak yerine ortaya çıkıp doğrudan açıklama yapmasıdır.
Bazı çevreler bu önerimize haklı olarak tepki vererek, şöyle diyebilir:
“Müteahhit Bayram Karabacak bu açıklamayı yaparken ya alakasız insanları suçlarsa veya ‘ben yandım başkaları da yansın’ mantığıyla hareket edip, gerçek olmayan ithamlarda bulunursa, kim doğru ile yanlışı birbirinden ayıracak?”
Haklı bir endişe…
Fakat korkulacak bir durum da değil…
Çünkü: Adli ve idari soruşturmada olay tüm detaylarıyla nasılsa ortaya çıkacaktır. Müteahhit Bayram Karabacak da bu gerçeği bildiğine göre, intikam duygusuyla hareket etmeyip, gerçekleri açıklayacaktır.
En azından doğru davranış biçimi budur.
Şu kadarını artık biliyoruz; tamamen hayali bir iş karşılığında, içeride önemli adamlarınız yoksa devlet kasasından tek kuruş dahi almanız mümkün değil. Velev ki dünyanın en becerikli dolandırıcısı da olsanız gerçek budur… İlla ki, içeriden yardım almanız gerekir. Yani suç ortaklarınızın olması lazım…
Biz de başından beri zaten bu gerçeği dile getirip duruyorduk… Şimdi Bayram Karabacak’ın dolaylı yollardan da olsa, bize ulaşan itiraflarından öğrenmiş olduk ki, yerli yerinde bir soruya cevap arayıp durmuşuz. Hakikaten de müteahhit içeriden ciddi bir yardım ve işbirliği görmüş.
Karabacak, sayı da veriyor üstelik: Altı kişi…
Bugün itibariyle, bu altı kişinin kimler olduğu konusu hayli fulü…
Bazı memur ve yöneticilerin isimleri dillendiriliyor; ama Bayram Karabacak henüz bu isimler konusunda konuşmuş değil…
Hedefteki adam Karabacak’tan gelen haberler iki noktayı öne çıkarıyor:
1- Bu vurgunu, içerideki altı kişi organize etti ama fatura sadece bana kesilmek isteniyor.
2- Bu paradan en fazla 30 bin lirası bana kaldı.
Şayet bu itiraflar doğru ise, yani bu haberleri getirenler sözleri değiştirerek nakletmiyorsa, Bayram Karabacak, bu işte bir piyon olduğunu, bazı memurların adını ve şirketini kullanarak, Özel İdare’yi soyduklarını söylüyor.
Sadece bu kadarla da yetinmiyor. Misal; “Madem senin haberin yoktu, o zaman nasıl oldu da idareden çek alıp bankadan tahsil ettin?” sorusuna, “Beni buna zorladılar ve ben de ileride devletten iş alamam korkusuyla, onlara alet oldum ve verdikleri çekleri bankadan tahsil ederek, parayı kendilerine teslim ettim” şeklinde cevap veriyor.
Bu, Bayram Karabacak’ın iddiası…
Daha doğrusu haber getirenlerin söyledikleri böyle…
Doğru veya yalan, kim bilir!
Bunu ancak zaman gösterecek.
Pekii bir bakalım ki, adı bu denli büyük bir vurgunun tam göbeğinde duran bu müteahhit kimdir:
Bayram Karabacak, ofis olarak kullandığı dükkanın kira borcunu ödeyemediği için, mülk sahibi tarafından icraya verilmiş bir müteahhit. Yani adı müteahhit; öyle parası pulu olmayan biri gibi görünüyor.
Çünkü aynı günlerde doğalgaz faturasını ödeyemediği için de gazı kesilmiş. Fakat diğer yandan da, yine aynı dönemde devlete hayali olmayan gerçek işler de yaparak parasını almış.
Bu görüntüde ancak Bayram Karabacak’ın cevap vereceği bir çelikli var ortada, o da şudur:
Hem kirasını ödeyemediği için icralık oluyor, hem de devlete peş peşe işler yapıp, para alıyor.
Bize ulaşan haberlerde, Bayram Karabacak, “Bir daha iş alamam korkusuyla, bu suça alet oldum” diyormuş.
Sizce bu cevap ne kadar inandırıcı?
Bu devirde hangi memur, bir müteahhidi tehdit ederek, böyle bir vurgunda figüran olmaya zorlayabilir?
Soru da çok, çelişki de…
Gerçek olan şu ki, Özel İdare bir dönem kelimenin tam anlamıyla yolgeçen hanı olmuş! Kim yolsuz kalmışsa bir fatura kesip, bedelini bu kurumdan tıpış tıpış tahsil etmiş! Şimdilik sadece hayali asfalt işini ve bu son olayı biliyoruz.
Hele şu perde büsbütün bir aralansın bakalım ki, daha ne talan ve vurgunlar göreceğiz. Bu sebeple Özel İdare, en azından 2005 yılında gerçekleşen yapılanmadan itibaren adam akıllı bir denetime tabi tutulmalıdır.
Suçlanan memur ve yöneticilerin ne düşündüğünü bilmiyoruz. Öyle ya bu kişiler henüz resmen zanlı pozisyonunda değiller. Dolayısıyle de basının önüne çıkıp, “Hayır iftiraya uğradık” demezler.
Müteahhidin “İçeride bu işi tezgahlayan altı kişi var” biçimindeki bir itirafı, şu aşamada sadece ham bir iddiadan ibarettir. Yargı, başka deliller arayacaktır.
Bayram Karabacak’ın itiraflarının bir önemi yoktur demiyoruz; elbette çok önemlidir. Ancak gerçek suçluların ortaya çıkarılmasında asıl görev, idari soruşturmayı yapacak olan müfettişlere düşmektedir.
Belli mi olur, bu soruşturmada belki de Bayram Karabacak olayının dışında başka pislikler de çıkabilir.
Bu sebeple, özellikle idari soruşturmayı büyük bir sabırsızlıkla bekliyoruz. Ardından da adli soruşturma neticesinde kimlerin nasıl bir tezgah kurduklarını öğrenmiş olacağız.
Nasılsa pandoranın kutusu açıldı bir kere; birileri istese de artık bu gerçekleri ters yüz edemez…
“Müteahhit Bayram Karabacak niye konuşmuyor?” için bir yanıt
Bir yanıt yazın
ERZURUM'DA HAVA
YAZARLAR
ben ersin bingöl bayram karabacağı 13 yıldır tanıyorum bayram karabacak değil böyle bir işe o kimsenin 1 lirasını bile yemez haram dan uzak iyliğe yakın dürüst doğru özü sözü bir kişidir allah yardımcısı olsun gercek suçlular birgün belli olucak bayram karabacağa bu iftirayı atanlar bayram karabacaktan helallik isteyecektir.