Erzurum’da Dumlupınar İlköğretim Okulu Müdürlüğü yapan adamdan söz edeceğim; Hani Emniyet’in düzenlediği “Huzur toplantısı”nda söz alıp önce “Analar ne kadar kültürlü olursa yetişecek nesil o kadar kültürlüdür” vecizesini yumurtladıktan sonra devam edip, yanı başında oturan bir başka öğretmenin takdir dolu gülüşleri eşliğinde “Kusura bakmayın, belki biraz anormal gelebilir ama ben şunu istiyorum: Tıp bu kadar gelişti; yüz nakli yapılıyor. Emniyette suçluların kanını alıp gen haritası çıkarsınlar. Çocuk doğduktan sonra analizi yapılsın. Vatana, millete, bu ülkeye zararlıysa yürümeden yok edilsin” diyen 30 yıllık eğitimciyim diyen okul müdüründen…
Olay medyada yer alır almaz Erzurum Valiliği ve Milli Eğitim müdürlüğü bu kez ellerini çabuk tuttular ve idari soruşturma başlattılar. Sabah saatlerinde Milli Eğitim Bakanlığı adamı açığa aldı. Adam, ertesi günü “Sözlerim yanlış anlaşıldı” gibi bir şeyler geveledi. Söyledikleri yukarıda bire bir yazılı… Bunun neresi yanlış anlaşılır bilemiyorum.
Olay dünkü televizyonların en gözde haber ve tartışma konularından biriydi. İnternet gazeteleri haberi yetiştirebildiler. Kağıt gazeteler haberi yetiştirebilirlerdi ama olayın duyulmasından önce yazılar teslim edildiğinden köşelerde yer almadı. Ama bugün ise bolca var!
Olay yalnız TV ve gazete haberlerinde değil, belediye otobüslerinde, kahvelerde, cafelerde, okullarda, evlerde, işyerlerinde ve gazetelerdeki okur yorumlarında en gözde konuydu. Nitekim www.gazeteguncel.com ‘ da “En çok yorumlanan haber” açık ara ile o oldu.
Adamla ilgili değerlendirmelerde büyük çoğunluğun ortak paydası faşist nitelemesi oldu. Söylenenlerden doğan haklı tiksinti ile böyle dendi: “Faşist!”
Tiksintiyi anlıyorum ve hak veriyorum. Bu nedenle ağır hakaret cümleleri kurulmasını da anlıyorum. Ama yine de faşist nitelemesine itirazım var.
Faşizm daha ciddiye alınması gereken, daha derinliği olan bir ideoloji. Paradoksal (Alışılmışa aykırı düşünce) bulacaksınız ama faşizm bu kadar temelsiz, bu kadar sığ bir ideoloji değil. Gerek Mussolini’nin devleti kutsayan, sınıflar üstü bir güç konumuna yükselten, sınıfları devlet çatısı altında eritmeyi hedefleyen “Faşizm”i, gerek Hitler’in devleti milliyetçilik ve ırkçılıkla taçlandırarak kutsayan, Almanlar’ı Dünyaya “uygarlık taşımak ödevi” ile yükümlü bir üstün ırk olarak tanımlayan “Nazizm”i, 1. Dünya Savaşı sonrası Avrupasında geniş ufuk ve çaplı birer toplum mühendisliği projesiydi.
Evet! insana aykırı, insanlığa düşman birer ideolojiydiler ama yine de Erzurum Dumlupınar İlköğretim Okulu Müdürü Mustafa Aydın nam zatın dilinde ifadesini bulan zihniyet kadar ilkel ve sığ değillerdi.
Şimdi Tırmık’a başlarken bir göz atıp geçtiğiniz başlığı bir daha okuyun lütfen: Faşist bile değil cahil!
ERZURUM VALİSİNİN DUYARLILIĞI…
Her ne kadar zaman zaman Sayın Valimiz Sebahattin Öztürk’ü eleştirsek de, aslında Valimiz çok iyi niyetlidir. İşte bu iyi niyetliliği nedeniyle bazı günler bizlerin hedefi haline geliyor.
Bizim sevgili Orhan Yıldırım var. Zaman Gazetesinde ve aynı zamanda Cihan Haber Ajansında çalışıyor. Sevgili Orhan’ın burnu iyi haber kokusu alır. Dipteki, köşedeki haberleri bulur çıkarır. İşte sevgili Orhan yine bunlardan birini yaptı. Lösemi Hastası Kevser’in dramını gözler önüne serdi. Haber hem Zaman Gazetesinde geniş yer aldı, hem de toplumsal sorumluk gerektiren haberleri sürekli manşetine taşıyan www.gazeteguncel.com ‘da.
İşte bu haberler Sayın Valimiz Sebahattin Öztürk’ün dikkatini çekmiş. Sabah ilk işi ilgili vali yardımcısına talimat vermek olmuş. Bunu dün sabahın köründe telefonumuzun çalmasıyla fark ettik.
Arayan, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı (SYDV) Müdürü Zekeriya Deniz’di. Zekeriya Bey, Kevser’in ailesinin adresini ve telefonunu öğrenmek istiyordu. Bende hemen Zaman gazetesine yönlendirdim. Akşam Saatlerinde sevindirici haber geldi. Erzurum Valisi Sebahattin Öztürk’ün talimatlarıyla harekete geçen Vali Yardımcısı Naci Aktaş ile Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı (SYDV) Müdürü Zekeriya Deniz, aileyi buldu ve Vali Öztürk adına gereğini yaptılar ve yapacaklar.
Tabi, duyarlı vatandaşlarda çıktı. Onlarda aileye gerekli ilgiyi gösterdiler. Ve bundan sonrada göstereceklerine inanıyorum. Küçük KEVSER’e ve ailesine sahip çıkan el uzatan Valimiz Sebahattin Öztürk’e ve herkese sonsuz teşekkür ediyorum.
Her zamanki gibi sadece gördüğümüze göre yorum yapıyoruz madolyonun diğer yüzünü hiç görmüyoruz.Mustafa Bey’i tanımayan bir insan olarak o videoyu izlesem bunlar ne biçim laflar derdim, ama yıllardır Mustafa Bey’i tanıyan biri olarak yıllardır ,içinde biriktirdiklerinin taşması ve uygun olmayan bir uslupla ifade edilmesi olarak görüyorum.Mustafa Bey o okulda göreve başladığında okul harabe haldeydi.okulu esnaftan topladığı boyalarla boyattı ve kendisi de boyadı,ağaç dikti,elinden geleni yaptı.ayakkabısı olmayan çocuklara kendi parasıyla onlarca kışlık bot alıp dağıttı.Mustafa Bey’in toplantı sırasında elindeki kağıdı gördüm. kağıtta emniyet görevlilerine iletmek üzere okulun güveliği için yapılması gerekenler,etraftaki hurdalıkların yıkılması gibi birçok aldığı not var “tespit edilen gen imha edilsin, tıp bu kadar gelişti o genler imha edilsin” yazıyor fakat mikrofonda yanlış söylemiş.ayrıca o toplantıya gelirken de yine okulda bir kavga olmuş,o vakayı ayırıp 10 dakika sonra toplantıya gelmiş. o semtte 10 yaşındaki çocuklar yoldan geçen anneleri yaşındaki kadınlara o.. diye laf atıyor,döner bıçağıyla öğretmeni tehdit ediyor.senelerce uğraşmasının sonucunda Müdür Bey bu işin eğitimle çözülemeyeceği kanısına varmış.okula çağırdığı veliler “ne yaparsa yapsın,bizim 10 tane çocuğumuz var ilgilenemeyiz”diyorlar.ailede öğrenilmeyen bazı şeyler okulda öğretilemez,bazı çocukların hayat tarzı olan davranışları öğretmen düzeltemez.Müdür Bey yanlış bir uslupla ifade etse de asıl demek istediği budur.herkes sevgi kelebeği gibi görünüp kınayacağına bir tane o tarzdaki çocuğu alıp eğitsinler de görelim.orada müdürlük yapmak Ataköy’de bir okulda müdürlük yapmaya benzemez.Mustafa Bey’in 30 senelik emeğinin karşılığı bu olmamalıydı.