Aslında projenin tam adı, “sözleşmeli besicilik”; fakat projenin merkezinde özellikle köyde yaşayan vatandaşlarımız yer alınca, “sözleşmeli köylü” deyimi de uyuyor…
Projenin temel hedefi şu:
Doğu Anadolu’da hayvancılığı geliştirmek ve refahı tabana yaymak…
Proje henüz tasarı halinde olmasına rağmen, saha araştırması tamamlanmak üzere…Uygulama kaba hatlarıyla şöyle olacak: Tarım Bakanlığı tarafından mümkün olduğunca çok kişi ile sözleşme imzalanacak. Bu kişilere En az 20 büyükbaş hayvan verilecek, ayrıca veterinerlik hizmetinin yanı sıra, ürün satın alma garantisi getirilecek. Ki, işin can alıcı tarafı da işte bu noktadır. Yani besicinin elindeki hayvanlar ya resmi kombina tarafından ya da anlaşmalı işletmelerce satın alınacak. Bu da, sözleşmeli besiciliği teşvik edecek bir uygulama olacaktır.
Böylelikle bugüne kadar hükümetler eliyle uygulanan ancak uzun vadede başarılı sonuçlar vermeyen öteki projelerden de vazgeçilmiş olacak.
Misal; yem veya arazi kredisi yerine, “hayvanı besle getir, paranı al” anlayışı geçerli olacak.
Şayet son anda politika değişikliği olmaz ise, hükümet bu proje ile sadece Erzurum’da en az yüz bin köylü vatandaşı sözleşmeli besici yapmayı planlıyor.
Projenin en yakın takipçilerinden biri de Sağlık Bakanı Recep Akdağ…
Önceki gün Bakanlık’taki sohbetimiz sırasında, projenin ana hatlarından söz eden Recep Bey, son derece ümitvar konuştu.
Top yekun bir kalkınma hamlesinin gerçekleşebilmesi için; işe, toplumun her kesimini kucaklayacak projelerle başlamak gerektiğine inanan Bakan Akdağ, “Kırsalda hayvancılık geliştirilecek, şehirde de kış turizmi, hizmet sektörü ve sağlık-eğitim yatırımları özendirilecek. Böylelikle refah belli bir noktayla sınırlı kalmayacak, toplumun her kesimine yayılacak” dedi.
Önceki gün Doğu Anadolu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Feridun Fazıl Özsoy ile ziyaret ettiğimiz Sağlık Bakanı Recep Akdağ, ziyadesiyle sıkışık programına rağmen bize yaklaşık iki saat ayırdı ve “daha kalkınmış bir Erzurum nasıl olur” sorusuna, kafasında şekillendirdiği projeleri anlatarak cevap verdi.
Biliyoruz ki, Recep Akdağ başından beri hayvancılığa büyük önem veriyor. Bu yüzden de, “Erzurum’un sıklet sektörleri neler olmalıdır?” sorusuna cevap verirken, bir numaraya hayvancılığı koyuyor. Ki, bu hususta biz de aynı görüşü savunmaktayız.
Aksi halde birkaç yıla kalmaz, özellikle Kuzey ilçeler tamamen boşalacaktır. İnsanları köyünde kasabasında tutabilmek için, önce karınlarını doyuracak bir düzenli gelire kavuşturmanız lazım. Bu da, sosyal yardım kurumları eliyle, her haneye yakacak ve yiyecek yardımı götürmekle olmaz. Madem ki bu yörede tarım geçim kapısı olamıyor, o halde insanımızın da aslında çok iyi bildiği iş olan bir besiciliği, profesyonel bir yapıya kavuşturmak gerekir.
Bakan Bey’in çok umutlu olduğu bu taslak proje işte bu imkanı sağlamayı amaçlıyor. Her köyde besicilik yapan ve yaptığı işin karşılığını alabilecek binlerce karnı tok sırtı pek vatandaş…
Köylü en çok neden dert yanmaktadır biliyoruz…
Emeğinin karşılığını alamıyor.
Bu yüzden de özellikle genç kuşak köyünde kalarak, artık ömrünü aç sefil geçirmek istemiyor. Yoksa, kimse keyfinden bile bile daha çileli bir hayatı tercih ederek, şehirlere göçmüyor. Bakan Bey’in anlattıklarından öğreniyoruz ki, hükümetin hedefi: İnsanları doğup büyüdükleri belde de tutmak ve hayatlarını kolaylaştırmak…
Biliyorsunuz, geçmişte bu anlama gelebilecek onlarca proje hayata geçirildi. İçlerinde gerçekten de nitelikli olanlar da vardı. Ama ne olduysa oldu bu projelerin tamamına yakını ya uygulama aşamasında yahut da daha başlamadan fiyaskoyla neticelendi.
Bu yüzdendir ki, köylü de bıkkın ve yılgındır.
Dolayısıyla yeni projenin hem bir an önce pratiğe geçmesi gerekir, hem de gerçekten kuşatıcı olması zorunludur.
Köylüye hayvan verip sonra kaderine terk etmek bir işe yaramış olsaydı, vaktiyle bu anlayış bir çok defa hayata geçirilmişti.
Sonuç işte ortada…
Ya dağıtılan hayvanlar alakasız kişilerin eline geçtiği için üretime dönüştürülemedi, ya da ilave hizmetler sunulmadığından dağıtılan hayvanlar kısa sürede telef olup gitti.
Bu sefer farklı olmalı ki, köylü yeniden heyecana kapılsın ve yeniden mühürlediği ahırını açıp, çiftine çubuğuna sarılsın…
Sohbetimiz sırasında gördüm ki Bakan Bey, şimdilik tasarı halindeki bu projeyi en az sağlık projeleri kadar önemsiyor. Köyü ve köylüyü kapsamayacak bir kalkınma hamlesinin, eksik ve arızalı olacağını sık aralıklarla tekrarlayan Bakan Akdağ, bu proje sayesinde Doğu’nun birkaç yıl içinde sıçrama yapacağına inanıyor.
Haksız da sayılmaz…
Yeter ki, proje hedeflendiği ölçüde uygulamaya geçebilsin.
Bu sayede Türkiye et ihraç eden ülke konumuna yeniden geçebilecek ve refah tabana yayılmış olacak…
Bir yanıt yazın