MENÜ ☰
ATA-AÖF’te Sınavsız İkinci Üniversite Ön Kayıtları Devam Ediyor
Büyük Erzurum Sofrası
Erzurum Haber Gazetesi » Eğitim, Flaş, Genel, Göze Çarpanlar, Manşet, Sivil Toplum, Toplum » Bölükbaşı, Sarıkamış’ta bir destan yaşanmıştır
Bölükbaşı, Sarıkamış’ta bir destan yaşanmıştır


Erzurum Kalkınma Vakfının (ER-VAK) ın 2002 yılında aldığı hayırlı bir karar;
Sarıkamış Harekatı ve Allahuekber Şehitleri’ni anma etkinlikleri yapılması sağlanmıştır.

Erzurum Kalkınma Vakfının (ER-VAK)’ın kurucularından ve önceki dönemlerde vakıfn Başkanlık görevi yapan Av. Necati Bölükbaşı, Sarıkamış Harekatı ve Allahuekber Şehitleri ile ilgili yaptığı değerlendirme de; “Vakfımızın aldığı bu kararla 5-6 Temmuz 2003 tarihlerinde olayın 89.ncu yılında anma faaliyetleri başlatılmış, her yıl kış ve yaz aylarında anma faaliyetleri sürdürülmüştür.
Bu sebeplerle o tarihten bu yana hemen hemen bütün yazılmış olanları okumak nasip oldu.
Şimdiye kadar, birçok kimse yorum ve görüşlerini kamuoyuna açıklamıştır. Tarihçi olmadığımız için haddimizi bilerek ahkam kesmekten hep kaçındık. Nasıl olsa bir gün hür ve vicdan sahibi tarih bilimcileri gerçekleri araştırır bulur ve yazarlar. Nitekim bu ümidim gerçekleşmeye başlamıştır. Tabii aksine gelişmeler de uç vermemiş değillerdir.
Savaşta 9. Kurmay Başkanı iken esir düşen ve yurda döndüğünde divanı harp kararı ile ordudan ihraç edilen (Ramazan Balcı Doktora tezi)Yarbay Şerif’in 1923 de yayınlanan hatıratı ve bunu kaynak göstererek yayınlanan birkaç propaganda amaçlı roman türü yayın dışında ciddi yayına anma kararı verinceye kadar rastlamak mümkün değildi.

necati-bolukbasi-sarikamis

2003 tarihinden sonra yayınlar giderek yoğunlaştı. Bunlardan bir kısmı alışılmış olanın dışına çıkamamış, tarih bilimcisi olmayan, özellikle 100 yıl öncesinin siyasi sürtüşmelerini bu güne taşıyan yayınlar olup, bir kısmı tehcirin intikamını bu karalama yolu ile de almak isteyenlerin desteği ile gerçekleştirilen ve bir kısmı ise Alman’larla ittifak edilmesini (Alman husumeti kaynaklı olarak) bahane ederek düşmanımın dostu düşmanımdır,  anlayışı ile yapılan yayınlar olduğu müşahade edilmektedir. Bütün bunlara değişik zaviyeden savaşı inceleyip yorumlayan yayınlar da eklenince doğrulara tam olmasa bile büyük ölçüde yaklaşmış olduk. Artık Sarıkamış Çevirme (muhasara) harekatının gerçek sebebini, cereyan tarzını, dram mı? destan mı? Olduğu konusunda kendimiz karar verme imkanına kısmen de olsa kavuşmuş bulunmaktayız.
Sarıkamış çevirme harekatı öncesindeki Köprüköy savaşları yaşadığımız Pasinler ilçesindeki batı kışlasındaki ordu karargahından yönetilmesine rağmen bunlardan haberdar edilmemiştik. Sadece bildirilen, 90000 asker tek kurşun atmadan Allahuekber dağlarında şehit olmuş. Asker bitten kırılmış v.s. Sonradan öğreniyoruz ki bu yönde yayılan propagandalar Kazım Karabekir Paşamızın kontrolündeki hakikat gazete vasıtasıyla yapılmış. Okul kitaplarında da yeterli bilgi verilmiyordu. Şehitleri analım derken bu yalana inanmadığımız için ve de aktiviteyi tartışma ortamına sokup kurban etmemek için de bizim tek amacımız o kahraman şehit ve gazilerimizi anmaktır dedik. Şehit sayısı tartışmalı olduğundan da 90.000 şehit ve gazi dedik.
Allaha şükrolsun ki onları layık-ı veçhile andık anıyoruz. Bu sene, yani 10 yıl sonra devlet bu mukaddes göreve ortak olmuştur. Halk dışlanırsa olay diğerlerinde olduğu gibi sadece bürokratların katılımına ve insiyatifine kalır.

Av. Necati Bölükbaşı

Av. Necati Bölükbaşı

Biz şehit ve gazileri anarken gördük ki birileri konuyu 100 yıl öncesinin tartışmalarını gündeme getirerek, başarılı veya başarısız olsa da vatanı, milleti,dini için mücadele ettiğini ilan eden atalarımızın şahsiyetlerine saldırmak suretiyle onları yargılama yoluna girişiyorlar. Yani ölüleri yargılıyorlar. Onlara birinci sözümüz ölüden şeytan bile elini çeker. İkincisi ölülerin yargılanması Roma İmparatorlağu döneminde yapılıyordu. Mezardan iskelet mahkeme salonuna getirtilip yargılaması yapılıp hüküm veriliyormuş. Bu ilkellik orta çağda bile terk edilmiştir. Zira, savunma hakkı mukaddestir. Ölen bir kimsenin kendisini savunma imkanı olmadığı için, aleyhine dava açılmış olsa bile ölüm halinde dava düşmektedir. Durum ve hakkaniyet böyle iken, bu yola girenlerin değerlendirmelerinin inandırıcılığı olamaz.
Sarıkamış harekatının İstanbul savunması olduğu gerçeği nedense hiç gündeme getirilmemiştir.
Teşkilat-ı mahsusa İngiliz ve Fransızların Çanakkale, Rusların da İstanbul boğazından Başkent olan İstanbul’a saldıracaklarını rapor etmiş ve İngiliz’lerin satın aldığımız iki gemimizi teslim etmediklerinin yanında Çanakkale boğazına sürekli kuvvet yığmaya başlamış olmaları raporu teyid etmiştir. Rus donanması İstanbul’a Kafkas cephesindeki kuvvetleri taşıyıp anlarla saldıracaklardı.
Bu plan Reval’daki toplantıda yapılan Osmanlı topraklarının bölüşüm anlaşması üzerine yapılmış bir plandı. Hatta İstanbul Ruslara verilecekti.
Adı da Çargrad olacaktı. Bütün tarihçiler bu husususta ayni tespitleri yapmışlardır .
Böyle bir durum karşısında İngilizlerin teslim etmedikleri iki gemi ile Karadeniz’deki donanmayı güçlendirme imkanından mahrum kalınca, Ruslar çok rahat bir şekilde Batum’dan birliklerini alıp deniz yolu ile İstanbul boğazından saldırılarını gerçekleştireceklerdi. O zaman biz kuvvetlerimizi ve imkanlarımızı iki cepheye bölmek durumunda kalacaktık ki bu peşinen İstanbul’un düşmesi demekti.
İstanbul düştü mü herşey yok olmuş demekti.!

Onun için Yavuz ve Midilli gemilerinin alınması suretiyle Karadeniz’deki donanmanın takviyesi gerekli görülmüştü. İstanbul’un savunulması için bu yeterlimidir. Yeterli olmadığı açıktır. İstanbul düştümü herşey yok olmuş demekti. Onun için Rus birliklerinin bulundukları yerde vurulması mümkünse imha edilmesi gerekli idi. İşte onun de Şarıkamışta ki dağınık birliklerin çevrilmesi kararlaştırılmıştır. Bunun yanında Ruslar sadırıya. geşmiş köprüköye kadar ilerlemişlerdi. İstanbul savuması bununla da kalmamış İngilizlerin Mısırdaki kuvvetlerinin de Çanakkaleye gelmelerinin önüne geçmek ve ayni zamanda Suveyş kanalının kontrol altına alınması için kanal harekatı yapılmıştır.
Efendim baharı bekleyip o zaman bu harekat yapılmalı idi. Bu iddia samimiyetten uzaktır. Düşman üzerine geliyor. Sen diyorsun ki baharı bekle. Ben beklerim de düşman beklemiyor.
Askerimiz aç, çıplak v.s iddiaların da propaganda amaçlı iddialar olduğu meydana çıkmıştır. Şöyle ki; 9. Kolordu, 22 Aralıkta Köprüköy den hareket etmiş, Hiç bir engelle karşılaşmadan gizli ve hızlı bir yürüyüşle 24 Aralıkta Bardız’ a ulaşmıştır. Bardız’daki kalede mevcut erzak depolarını ele geçirmiştir. Bütün kayıtlar, bir orduya yetecek kadar erzakın ele geçirildiğini belirtmektedir.
10 ncu Kolordu Tortum Yukarı Sivri civarından ayni gün hareket etmiş
İki saat içersinde Oltu ilçesini ele geçirmiş erzak depolarına ulaşmış ve birçok top ve silahı zapt etmiştir. Keza, Narman’da 900 civarına esir alınarak erzaklarına ulaşılmıştır. Bunlar ordunun kendi erzağının dışında ek ve fazladan olanlardır. Bunun yanın da uğranılan her köyde halk koyun sığır kesip askerine ikramda bulunmuştur. 10 ncu kolordunun iki tümeni Allahuekber dağının yamaçlarında kurulu olan Ersinek köyünde bir gece misafir kalmış, köylü onlara sıcak yemek ikramı yanında çantalarına kavurma, ekmek peynir gibi gıda maddeleri doldurarak uğurlamıştır. Bunlar bildiğimiz olaylardır.
Harekat yılbaşında sona erecek şekilde planlanmıştır. Ancak hedeflere ulaşılamamış, büyük kayıplar verilmiş moraller bozulmuş, perişanlık ondan sonra gözlenmiştir.
Neticede Sarıkamış’ta Rus ordusu imha edilememiştir. Ama onların kaynaklarına göre 28.000 kayıpları ve 7.000 civarında donukları, 2000 civarında esirleri vardır. aldıkları darbe sebebiyle , geri çekilen birliklerimizi takip etme mecalleri kalmadığı gibi, İstanbul ‘a kuvvet gönderme imkanları kalmamıştır. 13 gün kahramanca savaşan bu yiğitler bu mücadele azmi, kararlılıkları, vatan ve millet sevgilerinin yüceliği, Körüköy, Horasan, oltu, Narman, Bardız gibi ilçeleri ele geçirmiş, Sarıkamış’ın İçine girmiş savaşmışlardır.
Sarıkamış’ta dünyada emsali görülmemiş bir destan yaşanmıştır.

Bizler bu olayları böylece öğrenmiş olduk. Şimdi sormak gerekiyor. Hangi vicdan, size; bir gecede tek kurşun atmadan 90.000 asker donarak şehit oldu dedirtiyor. Bu kahraman şehit ve gazilerimize saygısızlık değil mi? Sarıkamış’ta dünyada emsali görülmemiş bir destan yaşanmıştır. O savaşa katılanların ruhu şad olsun, onlar ölmediler, Allahın rahmeti üzerlerine olsun, yalan söyleyen tarih de utansın” dedi.

Galeri
📆 03 Ocak 2013 Perşembe 11:50   ·   💬 0 yorum   ·   ⎙ Yazdır

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

ERZURUM'DA HAVA

ERZURUM
Esentepe Avrupa Konutları
YENİ SAYI

YAZARLAR

RÖPORTAJLAR

ANKET

Üzgünüm, şu anda etkin anket yok.

BAĞLANTILAR