Erzurum’a ikinci bir devlet üniversitesi kurulacak olması, en az şehir halkı kadar, dışarıdaki hemşerilerimizi de heyecanlandırdı. Dün gazetemize gönderilen elektronik mesajların neredeyse tamamına yakını dışarıdaki Erzurumlulara aitti.Buradaki kısır çekişmenin aksine, yurdun dört bir yanına dağılmış hemşerilerimiz, ikinci bir devlet üniversitesi ile Erzurum’un yeniden büyük bir sıçrama yapacağına olan inançlarını belirtiyorlardı.
Bu ortak duygu bizi de heyecanlandırdı. Çünkü, sağduyu sahiplerinin çoğunlukta olduğunu gördük ve anladık ki, maşeri vicdan bu kabil gelişmeler karşısında, siyasi gerekçelerle hareket etmiyor; yapılan hizmetleri şehrin ortak değeri biçiminde yorumluyor.
Doğrusu da budur…
Elbette her insanın bir siyasi görüşü ve doğal olarak da desteklediği bir parti olabilir. Ancak ne siyasi tercihlerimiz ne de siyasi rakiplerimize duyduğumuz öfke aklımızın önüne geçmemelidir.
Başka bir ifadeyle, toplumsal paydalarımızı pay haline getirmemeliyiz ki, yarınları daha güçlü temeller üzerine inşa edebilelim.
Erzurum’a iki vakıf üniversitesinin dışında, ikinci bir devlet üniversitesi kuruluyor. Önceki gün ve dün gazeteniz Palandöken bu gelişmeyi etraflıca işledi, önümüzdeki günlerde de işlemeye devam edecek.
Evet; müthiş sevinçliyiz. Çünkü memleketimize hiç ummadığımız bir zamanda, umduğumuzun çok üstünde bir yatırım kararı alınmış.
Nasıl ki, bir üniversitenin ne anlama geldiğini bilen aklı başında herkes şöyle rahat bir nefes aldı ve geleceğe dönük umudunu tazelediyse, biz de heyecanlandık…
Önceki gün daha şiddetliydi, dün daha cılız kalmasına rağmen, hala çatlak sesler çıkıyor ve niye bu meseleyi bu kadar abartıyoruz diye, üstü örtülü, açık saldırıyor.
Kimse kusura bakmasın; bu şehrin bir evladı ve eli kalem tutan bir kişi olarak, bu karardan ötürü müthiş keyif aldım ve çocuklar gibi sevindim.
Tabii ki, sevincimi dile getirirken de, başta Başbakan Erdoğan olmak üzere, emeği geçen herkese yürekten teşekkür ettim. Bunun adına, “AK Parti yalakalığı” diyenlere dönüp bakacak değilim. Dünkü yazımızda dile getirdiğimiz nokta başkaydı. Dün, meseleyi sulandırmaya ve toplumun kafasını karıştırmak isteyenlere dikkati çekmeye çalıştım. Yoksa, bu bağlamda şahsıma dönük eleştirileri ciddiye almış değilim.
Dün bir kez daha gördüm ki, şehrin kanaat önderleri de benim gibi düşünüyor ve benim yaşadığım duyguları yaşıyor.
Dün gün boyu yüzlerce mesaj okudum ve onlarca kişiyle konuştum. İçlerinde sivil toplum örgütlerinin başkanları da vardı, sade vatandaş da… Milletvekilleri de vardı, büyük sermayeli işadamları da…
Hepsi de sevinçliydi, hepsi de Erzurum’un geleceğinin artık hızla parladığını söylüyordu.
Bir yanda sağlık alanındaki dev gelişmeler, beri yanda kış turizmindeki önlenemez yükseliş ve bu tarafta da adım adım üniversite şehri olma yönündeki ciddi bir süreç…
Ve daha başka müspet gelişmeler.
Eksiğimiz de çok, sorunlarımız da.
Her defasında dile getiriyoruz: İşsizlik, geri kalmışlık, altyapı ve kentsel dönüşüm bu şehrin kronikleşmiş temel sorunlarıdır. Kimse bunları ne yok sayıyor ne de küçük gösteriyor.
Tamam; bu sorunlarımız var ama bu sorunları aşmanın yolu da, işte bu hamlelerden geçecektir. Oturup ağlamakla, şehri terk edip gitmekle veya akla ziyan çıkışlarla sorunlardan kurtulmamız mümkün değil.
Yürekten inanıyorum; Erzurum ciddi fırsatlar yakaladı. Ve görebiliyorum beş on yıl sonra Erzurum bugünle kıyaslanamayacak bir yerde olacak.
Kim nasıl düşünür ve nasıl küçümser bilemem; bildiğim odur ki, son yıllardaki bu gelişmelerden ötürü inancım giderek daha da kuvvetleniyor.
Erzurum hem üniversite, hem de kış turizmi şehri olacak. Aynı zamanda hayvancılık, sağlık ve çağrı merkezleri de kalkınmış Erzurum’un önemli lokomotiflerini oluşturacaktır.
İzan sahibi herkes bunu görebiliyor…
Mehmet Şener
Bir yanıt yazın