MENÜ ☰
Büyük Erzurum Sofrası
Erzurum Haber Gazetesi » Genel, Manşet, Sivil Toplum, Siyaset, Toplum » Oltu’dan, İstanbul’dan, Ankara’dan, Turan Ellerinden ve şu yalan dünyadan bir İsrafil Çelik geldi geçti…
Oltu’dan, İstanbul’dan, Ankara’dan, Turan Ellerinden ve şu yalan dünyadan bir İsrafil Çelik geldi geçti…


Oltu’dan, İstanbul’dan, Ankara’dan, Turan Ellerinden ve şu yalan dünyadan bir İsrafil Çelik geldi geçti… ifadeleriyle kaleme alınan bu yazıyı Yücel Amil sosyal medya hesabından paylaştı.

VEFATININ BİRİNCİ YILDÖNÜMÜNDE KOCA REİS İSRAFİL ÇELİK

D.T.:01.01.1949 OLTU

V.T:06.07.2022 ANKARA

Defin yeri: Ankara/ Yenimahalle, Karşıyaka Mezarlığı(T-14-A-4281)

“İsrafil Çelik Elif gibi dümdüz bir adamdı. Türkeş’in belirlediği 9 Işık doktrini benimsemiş bu davaya gönül vermiş, canını vatana millete adamış, ömrünü bu yolda tüketmiş bir ülkücüydü. Allahtan başkasına secde etmedi, kula kul olmadı. Satmayan, satılmayan, satın alınamayan dimdik bir yiğitti. Ehli iman ehli namustu. Defosu, aleyhinde kullanılabilecek, tehdit unsuru olabilecek hiçbir ayıbı yoktu. İçten pazarlıklı değildi. Herkesi kendi gibi bilir inanır, güvenirdi. Kin tutmaz ama ihaneti affetmez, hainleri, yalakaları, riyakârları sevmezdi.

Oltu’nun Pernek köyünde 1949 yılında doğdu. Daha ergenlik çağında oturuşu kalkışı, terbiyesi ve başarısıyla parmakla gösterilen bir delikanlıydı. Köyüne, soyuna, etrafına ışık saçtı, önder oldu, yeni nesle rol model oldu…

İsrafil Çelik, ümmi bir ananın iman ve ihlas dolu milli ninnileriyle büyüdü. O yıllarda Pernek’te okul yoktu. Biraz gecikmeli olarak olsa da Kudret Ananın ısrarlı istekleri doğrultusunda Şenkaya’nın Söğütler (Libi) köyünde dördüncü sınıfa kadar okudu. İlkokul diplomasını Olur’un Taşgeçit (Gesmani) köyünden aldı.

Daha ilkokul birinci sınıfta baba ocağından ayrılmış gurbet hayatına başlamıştı. Ana baba sıla hasreti bir ömür sürecekti. Kudret Ananın ciğerparesi akranları sokaklarda çelik çomak oynadığı yaşta yuvadan uçmuş tahsil hayatına atılmıştı. Yaz tatillerinde köye dönüyor rençperlik yapıyor köyün sosyal meseleleriyle meşgul oluyordu.

İsrafil Çelik kendi köyünün ve Oltu’nun dere köyleri denilen on beş pare köyün yeni yazı ile ilk okuyan, tek okuyan genciydi. Fitili biraz geç tutuşturulmuş mum gibiydi. Pernek’ten bir yıldız doğmuş Yukarı Çoruh vadisine, Oltu Çayı yatağının yamaçlarına ışık saçıyordu. İlkokuldan sonra bir yıl ara verdi sonra Oltu Ortaokuluna kaydoldu, ortaokulu bitirdi diplomayı aldı.

Lise tahsilini tarihi Erzurum lisesinde yaptı. Lise yıllarında ülkücü saflarda yer aldı, yatılı ülkücülerin lideri oldu. 1969 Yılında Oltu Genç Ülkücüler Teşkilatını kurdu.

1969 yazında Hasankale Bulkasım Köyünde kurulan komando kampına katıldı. Kamp bitimine doğru Ankara’dan gelen talep üzerine bir grup arkadaşıyla beraber Ankara Site yurdunu korumaya gitti, yurtta nöbet tuttular, komünist saldırılarını bertaraf etti, Ticaret ve Turizm yüksek okulunu ele geçirdiler.

1970 Yılının sonlarında İstanbul’a gitti, İstanbul Ülkü Ocaklarının 2. Başkanı oldu.

İstanbul hadislere mazhar olmuş mübarek bir şehirdi ama yetmiş iki milletin hepsi vardı. Bizans oyunlarının uygulama alanıydı. Şeytanın askerleri boş durmuyor yabancı ülke ajanları İstanbul sokaklarında cirit atıyordu. Bunlar milli olan ve milli bir davayı savunan herkesin düşmanıydı.

Dokuz ışık yeni yazılmıştı. İstanbul’da her kafadan ayrı bir ses çıkıyor herkes Türk Milliyetçiliğini kendi penceresinden, kendi anlayışına göre yorumluyordu. Açıktan Faşizmi savunanlarda vardı, şeriatçı bir düzen getirmek isteyenlerde.

TÜRKEŞ’in savunduğu fikirler, ortaya koyduğu görüşler ve gösterdiği hedefler Türk milletinin inanç ve duygularıyla örtüşüyordu. İsrafil Çelik’te TÜRKEŞ’in bu görüşlerini benimsemiş İstanbul’da ülkücülerin en ön saflarında yerini almıştı. Ülkücülükte: çaresizliğin, çözümsüzlüğün, yılgınlığın ve yorgunluğun yeri yoktu.

Teşkilatlar henüz tam oturmamış, fikir birliği sağlanamamıştı. Bu aşamada İsrafil Çelik İstanbul Ülkü ocaklarının yurtlardan sorumlu başkan yardımcısı olmuştu. Bir yandan teşkilatın iç işleriyle uğraşıyor diğer taraftan okulları yurtları işgal etmiş komünistlerle cebelleşiyordu.

İstanbul’da Orman Fakültesi Öğrenci yurdunun dışında ülkücülerin elinde yurt yoktu. İlk başta on iki deli yürek azap askeri ülküdaşıyla Edirnekapı Erkek Öğrenci Yurdunu komünistlerin işgalinden kurtardılar. Edirnekapı, Anadolu’dan yüksek tahsil için gelen dar gelirli vatansever gençlerin yuvası olmuştu. Edirnekapı alınınca bir yıl içinde Sivas Yurdu ve on beşten fazla şehir yurdu ülkücülerin kontrolüne geçmiş birçok üniversitede komünist işgali kırılmış okunur hale getirilmişti.

Yurt alınacak İsrafil Çelik en önde.

Yurda komünistler kuşatmış İsrafil Çelik çatışmanın ortasında,

Okullarda öğrenci seçimleri var İsrafil Çelik sandık başında,

Gece yazıya, afişlemeye çıkılacak İsrafil Çelik koruma ekibinde,

Okullar ele geçirilecek İsrafil Çelik kampüste,

Okul işgal edilip forum yapılacak İsrafil Çelik kürsüde,

Korsan gösteri yapılacak İsrafil Çelik kortej başında,

Ayrık otları temizlenecek, yurtlardan atılacak İsrafil Çelik yangının ortasında,

Teşkilata malzeme lazım, kiralar birikmiş, telefon paraları ödenmemiş İsrafil Çelik el atacak,

Türkeş’e teşkilatın sıkıntıları anlatılacak İsrafil Çelik makamda,

İsrafil Çelik İstanbul’da gençliğin hayatını ve geleceğini etkileyen her kritik olayın öncüsü, İstanbul’un koca reisiydi. İstanbul’daki ülkücü mücadelenin serdarı, azap askeri bir başına koca bir teşkilattı. Çok göze batmıştı, İstanbul’daki komünist militanların tamamı onu tanıyordu. Birkaç sefer silahlı saldırıya uğradı, yaralandı, ihanete uğradı ama yılmadı.

O arkadaşlarına, arkadaşları da ona güveniyordu.

Onlar iki elin parmakları kadardılar ama İstanbul’un efsane isimleriydi…

Onlar nesli tükenen isimsiz kahramanlardı.

Onlar kederde, kıvançta, kavgada tek vücut olup, ceplerindeki tek kuruşu, ellerindeki bir lokmayı, cenk meydanında ölümü paylaşan bir neslin son örnekleriydi.

İsrafil Çelik, hayatında boşluk olmayan nadir insanlardandır. Doğduğu topraklardan, köyünden, kültüründen kopmamış, her idealist ülkücü için örnek teşkil edecek tertemiz bir hayat sürmüştü.

Çağa ve sisteme inat, köylü ile şehirliği, aydın ile halkı, din ile bilimi, devlet ile milleti, imam ile öğretmeni, muhtar ile halkı, Türklük ile İslamiyet’i kaynaştırmaya, barıştırmaya, bütünleştirmeye çalıştı.

Milliyetçi Türkiye’yi inşa etmek için bir ömür tüketti. Hayatını ideallerine adamıştı. İdeallerini de hayata geçirebilmek için hiç hız kesmeden yarım asır gece gündüz ardına bakmadan yürüdü. Eğilmedi, bükülmedi, satmadı, satın alınamadı, yılmadı önüne çıkan ya da çıkartılan engeller onu durduramadı. Tüm ömrünü vatana, millete, devlete, bayrağa, inandığı davaya vakfetti…

Onlar; Türkeş’in, “Gayemiz Türk milletinin kurtuluşu içindir. Mücadelemiz, Türkiye’nin başındaki bütün felaketlerdir. Fikir ve haklı bir dava en büyük kuvvettir. Biz, Türk milletinin davasını güdüyoruz. Arkamızda hiçbir yabancı güç yok. Arkamızda Türk milleti var. Bundan ürken düşmanlarımız bizi hedef almışlardır. Bunun için yolumuz doğru ve sağlamdır. Allah bizimledir. Yenilmez insanlarız, çünkü imanımız tamdır. Yenilmez olmamızın sırrı inançlardan, ülküden, büyük davadan dönmemek, taviz vermemek ve asla yenilmeyi kabul etmemektir.

Her şeyden evvel biz nihai bir hedef tespit etmiş bulunmaktayız. Bizim tespit ettiğimiz nihai hedef Türk milletinin en kısa zamanda, en kısa yoldan ilimde, teknikte en ileri gitmiş, maneviyatta, imanda, ahlakta en yükseğe çıkmış, sanayileşmiş hiçbir kapıya avuç açarak yardım dilenmeyen kendi kudreti ile ayakta duran ve sözünü Dünya’nın her yerinde değil bağırıp söylemekte, hafif kaşını yıkmakla caydırabilen bir Türkiye kurmaktır.” İdealinin İstanbul’daki uç beyleriydi.

İsrafil Çelik’e yer verilmeden ülkücü mücadelenin İstanbul Destani yazılamaz

İsrafil Çelik’in okuduğu ve Ülkücülerin hâkim olduğu Vatan Mühendislik 12 Eylül öncesinde İstanbul’da ki komünistlerin giremediği, ara verilmeden eğitimin sürdüğü tek okuldur.

İsrafil Çelik Yıldız Teknik, Vatan Mühendislikten makine mühendisi olarak 1976 Yılında mezun oldu. İstanbul ÜLKÜ -TEK’in kurucuları arasında yer aldı ve ÜLKÜ -TEK’in başkanlığını yaptı.

1970 yılında sıradan bir ülkücü olarak geldiği İstanbul’dan arkadaşlarının Koca Reisi Gazi İsrafil Çelik olarak Anadolu’ya döndü. Bir süre serbest mühendis olarak çalıştı. Hasan Albayla birlikte müteahhitlik yaptılar.

Vatani görevini yedek subay olarak İzmir’de tamamladı.

İsrafil Çelik 23 Şubat 1980 tarihinde Serap hanımla evlendi. İlk çocukları Çağatay (iktisat mezunu) 02.05.1982 tarihinde ikinci çocukları Kağan (endüstri mühendisi) 12.05. 1983 Tarihinde doğdu.

12 Eylül cellatları onu ve Amasyalı Fahri Uzun’u sorgulamak için özel bir tim oluşturmuştu. İş adamı olarak Ülkücü teşkilatlara silah ve para yardımı yaptığı gerekçesiyle uzun süre kovalandı göz altına alındı. Yine özel bir tim tarafından sorgulandı, dik durdu suçlamaları kabul etmedi, çözülmedi, kimseyi ele vermedi ve satmadı.

O arandığı 12 Eylül’ün zifiri karanlık günlerinde bile risk aldı idamlık kaçakları şantiyelerinde sakladı, korudu, idamdan kurtardı.

1982-1985 yılları arasında Rize’de Kalecik Çay fabrikasının teknik müdürlüğünü yaptı.

İsrafil Çelik, 1986 yılında Ankara’ya geldi Sanayi Bakanlığı, Sanayi Genel Müdürlüğünde makine mühendisi olarak göreve başladı. 1999 Yılında Sanayi Bakanlığı Ölçüler ve Standartlar genel müdürü oldu.

“Türkiye Ankara’dan yönetiliyor, devlet yönetiminde söz sahibi olmadan idealler, hayata geçirilemez projeler uygulanamaz.” Diyordu. Ankara’da çok sık bir araya geldik, sosyal olaylara, siyasi ve cemiyet etkinliklerine, yemekli yemeksiz toplantılara, dernek, vakıf, sendika, faaliyetlerine beraber katıldık. Onun öncülüğünde toplantılar, seminerler, sempozyumlar ve paneller düzenlendi. Liderimiz, akıl hocamızdı. İstişareye çok önem verirdi. “Bir akıl yarım akıl, iki akıl bir akıl eder, bir konuda doğruyu bulmak için en az iki akılla olayları irdelemeniz, yani doğruyu bulmak için o konuda aklı eren en az dört kişiyle olayı masaya yatırmanız enine boyuna tetkik etmeniz gerekir” derdi.

Liderlik vasıfları yüksekti. Zeki, teşkilatçı, sürekli okuyan, okuduğunu anlayan, anladığını anlatabilen, isabetli yorumlar yapan, olaylara objektif bakabilen; Turan delisi, Türklük sevdalısı, akıllı, şuurlu bir dava adamıydı. Dündar Taşer’in tanımıyla “Okşandığında kadife gibi yumuşak, çarpıldığında kaya gibi sertti.” Sağlam bir karaktere sahipti. Her şeyden önce temiz bir ahlakı, mangal yüreği, bükülmez bir bileği vardı. Mert, cesur, samimi, mütevazi bir insan, iyi bir ülkücüydü. Dini bütün, dinci değil dindar bir insandı.

İyi bir hatipti, çok etkili konuşurdu. Kürsü konuşmalarını genelde mikrofonsuz ve irticalen yapardı. Özel hayatında hoş sohbet, sevecen bir insandı. O davudi sesi, tatlı tebessüm ve gülüşleri, temiz Türkçesiyle sıkmadan, usandırmadan saatlerce kendini dinletirdi.

“Yarın ölecekmişiz gibi ölüme hazır, vatan söz konusu olunca hiç tereddüt etmeden her konum ve şartta savaşacak kadar on sekizlik genç delikanlılarız.” derdi.

“Atatürk en büyük Türkçü ve Türk milliyetçisidir.” diyerek Atatürk’ü çok sever ve milli mücadele kahramanlarını minnetle yâd ederdi. “Dedelerimizin kurduğu cumhuriyeti korumak ve Turanı gerçekleştirmekte bizim en başta gelen görevimizdir.” Diyordu.

İsrafil Çelik hak ettiği yeri alamamasına rağmen dava dedi, ideal dedi, vatan dedi ömür boyu ülküsüne, ülkesine ve milletine hizmet etti. Ülkücü harekettin tarihine mal olmuş eğilmeyen, bükülmeyen, her zaman dik duran, ender şahsiyetlerdendi. Memleket sevdalısı, Turan delisi vakur duruşu olan güzel bir insandı.

İsrafil Çelik İstanbul’un Koca Reisi, Ankara’nın korkut atası olmuştu.

Türk Aydınlar Vakfının (TAV) kurucu genel başkanı olan İsrafil Çelik, Türk Dünyası Dayanışma Grubu Kurucusu (TÜRDAY) ve Yürütme Kurulu Başkanı, Türk Düşünce Hareketi Kurucu Üyesi, Doğu Anadolu Kalkınma Platformu (DOĞUKAP) Yürütme Kurulu Başkanı, Kültürler Arası Dostluk Vakfı (KARVAK) Kurucu Üyesi, Erzurum İl Kalkınma Ajansı Sivil İnisiyatif Derneği Başkanı, Avrasya Kalkınma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi, Türk Dayanışma Konseyi Üyesi, Ankara Erzurumlular Federasyonu Üyesi, Başkent Ankara ve Anadolu Konfederasyonu (BAŞKON) Yüksek İstişare kurulu Üyesiydi.

1987-1991 seçimlerinde Erzurum’dan aday adayı, 1999 ve 2007 seçimlerinde Erzurum’dan, 2011 seçimlerinde İstanbul’dan MHP Milletvekili adayı, 2018 seçimlerinde İstanbul’dan aday adayı olmuştu ama mebusluk nasip olmadı.

Kavgada, külfette, mücadelede en ön safta yer alan İsrafil Çelik nimetlerin paylaşımına sıra gelince kenara itildi. Omuzlarına basıp yükselenler, o hakkettiği hakkı olan mevkie çıkmak isteyince paçalarına sarıldı sürekli aşağı çektiler. Bir ömrü inandığı ülkücü davanın başarısı için tüketen İsrafil Çelik MHP’den birkaç sefer Milletvekili adayı oldu ama hep en sonlara seçilemeyeceği sıralara en arkalara kondu. Arkasında destek verecek kimsesi ve üç tane seveni olmayan devşirmeler MHP Listelerinden mebus yapıldı, bakan yapıldı makam mevki sahibi oldu. Menfaatleri bitince çekip gidip kayboldular. Bu davanın gerçek sahipleri, şehitler unutuldu, gaziler, mağdurlar sefil bir hayata mahkûm edildi tüm isimsiz kahramanları onlar nasıl olsa bizim demirbaşımız düşüncesiyle göz ardı edildi, itildi kakıldı yok sayıldı çürümeye terkedildi. Gün geldi bizi bize düşman ettiler, ülkücü ülkücüye kurşun sıkar oldu. Bugünkü dağınıklığın, başarısızlığın perişanlığın sebebi ahde vefası olmayan yöneticilerin omuzlarındadır.

Sonsuzluğun sahibi Yüce Rabb’im; “Her canlı ölümü tadacaktır.” Buyuruyor. Amenna ondan geldik yine ona döneceğiz.

06 Temmuz 2022 Tarihinde ölüm haberini aldım. İsrafil Çelik 07 Temmuz 2022 Tarihinde Ankara Karşıyaka mezarlığından son yolculuğuna uğurlanarak bu fani alemden, sonsuzlukların sahibiyle buluşmak üzere uçmağa varmıştı.

Oltu’dan, İstanbul’dan, Ankara’dan, Turan Ellerinden ve şu yalan dünyadan bir İsrafil Çelik geldi geçti…

Merhuma Allah’tan rahmet, sevenlerine sabrı cemiller diliyorum.

Üzerinde kul hakkımız varsa Kudret Ananın ak sütü gibi helal olsun…

Rabbim cennetine girmesini, cemalini görmesini nasip eylesin…

Ruhu için El Fatiha

📆 06 Temmuz 2023 Perşembe 22:21   ·   💬 0 yorum   ·   ⎙ Yazdır

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

ERZURUM'DA HAVA

ERZURUM
Esentepe Avrupa Konutları
YENİ SAYI

YAZARLAR

RÖPORTAJLAR

ANKET

Üzgünüm, şu anda etkin anket yok.

BAĞLANTILAR