MENÜ ☰
ATA-AÖF’te Sınavsız İkinci Üniversite Ön Kayıtları Devam Ediyor
Büyük Erzurum Sofrası
Erzurum Haber Gazetesi » Flaş, Genel, Toplum, Yazarlar » ‘Sesimi duyan varsa cevap versin’! …
Cem Bakırcı
‘Sesimi duyan varsa cevap versin’! …


Erciş’teki izlenimlerime Pasinler’de 3 Eylül 1924 yılında meydana gelen 6.9 şiddetinde yaşanmış tarihi olayı anlatarak başlamak istiyorum. Hani bir sigorta şirketinin reklam filminde oynamıştı. 1924 yılında yaşanan depremde Mustafa Kemal Atatürk’ün Karadeniz gezisini yarıda keserek Erzurum’a geliyor ve çok üzülüyor o sırada bir köylü yanına yaklaşarak,’Esef etmeyiniz paşam Hükümet-i Cumhuriyetimiz var olsun. Hiçbir şey istemeyiz, onların sayesinde biz bu köyleri altından yaparız’ mesajıyla başlamak istedim…

 

23 Ekim Pazar günü saat 13.41’de meydana gelen Richter ölçeğine göre 7.2 büyüklüğündeki ‘Van-Erciş’ depremi, ulusça yüreğimizi dağladı.

 

1983, Erzurum-Kars, 1991 Marmara ve 1992 Erzincan, 2 Mayıs 2003 Bingöl Çeltik suyu  depremini yaşayan bir gazeteci olarak bu kez depremin en ağır bilanço veren Erciş İlçesindeyim…

 

Palandöken Belediye Başkanı Sayın Orhan Bulut’ların iki TIR dolusu yardımının önünde eskortluk eden direksiyon başındaki Başkan Yardımcısı Sayın Zafer Bülent Engin, Fehmi Akçil ve Ercişli olan Belediye Nikah Memuru Veysel Akça  ile birlikte ‘yerle bir olmuş’, ‘gözyaşı’, ‘panik’, ‘çaresizliğin’ vurduğu Erciş’e girdik.

 

Erciş silindir gibi ezilmiş

 

Depremi’nin gündüz meydana gelmesinin kayıpları azaltıcı tesirinin olduğu söylenebilir.

 

Erciş’teki durum gerçekten vahim! Büyük afet kendini hissettiriyordu.

Evet. Van’da da binalar yıkılmış. Van merkezde yaşayanlar da çok perişan. Orada da o korkunç sarsıntıyı geçirmiş birçok insan evinde kalmıyor, kalamıyor. Ya arabasında, ya da bulabilmişse çadırda yaşıyor.

 

Ercişlilere göre daha şanslılar. Çünkü genel olarak binaların durumu daha iyi. Ayakta durabilen, küçük çatlaklarla depremi atlatabilen binalar var. Oysa 7.2’lik büyük deprem Erciş’i… silindir gibi ezmiş, binaları, yıkıp, parçalayıp bırakmış…

 

Deprem bölgesinde giyisi ‘dağ’ kadar, ancak çadır yetersizliğini söylemeden geçemeyeceğim. Ama çadır de nereye kadar.

 

Dondurucu soğuklar başlamadı ama geceleri artık ayaz vuruyor. O çadırlar geceleri eksi 10’u gören vatandaşı nasıl soğuktan koruyacak? Bunu da düşünmemiz lazım. Bana göre, Erciş’te çadır yerine depremzedelere prefabrik evler veya konteynır yapılmalıdır.

 

Enkazdan beton plakalar katlıkça, ‘hayata ve yaşama’ dair umutlarımız asla bitmesin, 7.2’lik deprem Van’I vurdu ama gerçekten Van Gölü kıyısındaki Erciş’i resmen vurdu. Erciş’te birlikteliğimizin pekiştiğine Erciş’te tanık oldum.

 

Depremzedeli kardeşlerimize yardım etmek istiyorsanız, şu anda bölgenin en büyük ihtiyacı tek kelimeyle, ‘katalitik soba’ ve salgın hastalıkların önlenebilmesi için acilen ‘su’, ‘temizlik malzemesi’ ve ‘Seyyar tuvalet’  ihtiyacı had safhada…

 

Erciş’te hayatın en güzel habercisi ise 14 günlük Azra bebek oldu. Depremden 2 gün sonra enkaz altından sağ çıkarılan 14 günlük Azra bebeğin hayatta kalma ve kurtarılma hikâyesi birçok yabancı basın kuruluşunda manşetten ve ilk sayfadan yer almıştı.

 

En sarsıcı ise enkaz altında sağ kurtarılan Gözde öğretmeni kaybettik maalesef, Gözde, 5 Eylül’de Erciş Atatürk İlköğretim Okulu’na kadrolu olarak görev yapıyordu. Çadır dağıtımında bütün iyi niyetli gayretlere rağmen önemli aksamalar olduğu anlaşılıyor. Vatandaşlarımız bu çadır dağıtımı organizasyonundan çok şikâyetçiler. Gene aynı şekilde, Türkiye’nin’nin her tarafından gönderilen çok sayıdaki TIR’ın Erciş girişinde bazı kendini bilmezler tarafından yağmalandığından bahisle bunların önlenmesi isteniyor.

 

Tahmin edeceğiniz gibi ‘terör örgütü’ her zaman olduğu gibi Bingöl depreminde de olsun , bu defa da fırsatı kaçırmadan, özellikle çadır dağıtımı konusunda depremzedeli vatandaşlarımızı devletin üzerine kışkırtmak istiyor ama sağ duyulu Erciş halkı buna izin vermiyor…

 

Depreminde kurtarma çalışmalarının çok başarılı olduğu, gıda ve sıcak yemek temininde sıkıntı çekilmediği, ancak başta çadır dağıtımı olmak üzere, gönderilen eşyaların dağıtılmasının hâlen tam olarak düzene sokulamadığı görülüyor. Burada tabiî ki bence dağıtımda başarılı bir organizasyon beklenemez.

 

Artçı sarsıntılar hâlâ devam ettiği için evinde yatamayan ailelerin de çadır talebinde bulunması, gelen çadırların yetmemesine sebep oluyor…

 

Bazı kışkırtıcılara rağmen, Devlet, bu felaketin açtığı yaralar elbette saracaktır. Bu yaranın sarılması ve acıların dinmesi devletimizin olduğu kadar milletimizin de yardım ve destekleriyle sağlanacaktır.

 

Hayırsever ve hamiyetperver insanımızın her zaman olduğu gibi bu elim olaydan zarar gören kardeşlerine de ilgi ve desteğini esirgemeyeceğine inanıyorum

 

Bakan Akdağ ve hazır kıta ekibini kutluyorum…

 

Her Depremde olduğu gibi depremlerin vazgeçilmezler demirbaşı olarak fedakârca görev yapan sağlık görevlileri ve arama kurtarma ekipleridir…

 

Afet bölgesinde işini yapanlar, özveri ile çalışanlar, uyku dahi uyumadan ellerinden geleni yapanlar, yani madalyonun olumlu yanını paylaşmak istiyorum.

Gerçekten kutlamak istiyorum. Ülkem adına gurur duydum, geçmiş tarihlerdeki depremlerde, ‘Hangi ülkenin kurtarma ekibi gelecek’, ‘Deprem bölgesine yurt dışından kurtarma ekipleri yağdı’ diye haberler yazardık…

 

Birçok deprem afetinde çalışan bir gazeteci olarak yerinde izledim ama sağlık anlamında jet hızıyla yetişen bir sağlık ordusuna tanık olmamıştım. Bunda her halde Sayın Bakanımız Recep Akdağ’ın güçlü ve kararlı imzası var

 

Deprem sonrası en hayati çalışmayı arama ve kurtarma ekipleri yapıyor. Başta JAK, Jandarma Arama ve Kurtarma, Sivil Savunma, AKUT, ismini yazamadığım birçok kuruluş ve hatta gönüllülerinde aralarında Koordineli ve çok güzel bir uyum içerisinde canla, başla ‘Sesimizi duyan varsa cevap versin’ mesajıyla can kurtarmasına tanık olduk.

 

Büyük afetin hemen ardından bölgeye süratle ulaşan Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ ve kıta gibi hazır bekleyen sağlık ordusu çalışanları ile birlikte verdiği başarılı sağlık hizmeti gerçekten yüzümüzü ağartacak işlere imza attığına tanık oldum.

 

Gazetecilik tecrübeme dayanarak paylaşmak istiyorum, Bakan Akdağ ve ekibi çok büyük bir fedakârlık gösterdiler. Hasta kurtarma adına, çok insani bir yaklaşım sergileyerek, dört dörtlük bir organize ile deprem’in ‘kahraman sembolü’ olarak tarihe geçtiler…

 

Bakan Akdağ’ın dediği gibi,’Böyle durumlarda dışarıdan gelen personelin hizmet vermesi çok önemli oluyor. Bizim böyle bir tecrübemiz var. Çünkü şehir içinde çalışanlar ciddi bir travma içinde oluyorlar’…

 

Her depremde olduğu gibi vatanımızı emanet ettiğimiz kahraman Mehmetçiklerimiz deprem bölgesinde güvenlik, enkaz altından sağ kurtarılma, çadır kurma ve hatta depremzedeye sıcak ekmek yardımına varana kadar gösterdiği sıcak ilgi ve şefkati görülmeye değerdi.

 

Bölgede kamu adına görev yapan gazeteciler olarak televizyon başında deprem haberlerini hazırlayan ekipler, enkaz altından sağ kurtarılma çalışmasına tek kare fotoğraf çekmek için mücadele den yerli ve yabancı foto muhabirleri,  Van ve Erciş’in sesi oldu.

 

Depremi’nde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet ve kederli ailelerine başsağlığı diliyor, herkesi Ercişli ve Vanlı kardeşlerimizin yardımına çağırıyorum.

 

Cem BAKIRCI

 

Galeri
📆 31 Ekim 2011 Pazartesi 09:30   ·   💬 0 yorum   ·   ⎙ Yazdır

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

ERZURUM'DA HAVA

ERZURUM
Esentepe Avrupa Konutları
YENİ SAYI

YAZARLAR

RÖPORTAJLAR

ANKET

Üzgünüm, şu anda etkin anket yok.

BAĞLANTILAR