Saadet Partisi Gençlik Kolları Genel Başkan Yardımcısı Ekrem Kutlu Erzurum’da yapılan Gençlik Kolları İlçe Başkanları toplantısına katıldı İl binasında düzenlenen toplantıda konuşan Ekrem Kutlu Gündemdeki konulara değinerek gençlik kolları olarak seçime hazırız dedi.
Ekrem Kutlu’nun açıklaması şöyle ;
Bugün, Saadet Partisi Gençlik Kolları Genel Merkezi olarak, Türkiye genelinde aynı anda 11 bölgede icra edilen ilçe başkanları toplantılarımız kapsamında, ülkemizin maneviyat şehri Erzurum’da bir araya gelmiş bulunmaktayız. Gerçekleştireceğimiz bu toplantımız vesilesi ile şehrimizde, bölgemizde, ülkemizde, dünyada gelişen ve değişen olayları ele alıp, gençliğin bu olaylardan ne şekilde etkilendiğini değerlendireceğiz. Yine bugün toplantımızda, bölgemizde ki Genç Saadet Partili kardeşlerimizin çalışmalarını, isteklerini, hedeflerini dinleyip “Gençlik Seferberliği” kapsamında devam eden çalışmalarımızı daha da hızlandıracağız. Bundan dolayı şehrimizde ulaşılmamış, dinlenmemiş dertleşilmemiş bir tek genç kardeşimizi bırakmayacağız.
Kıymetli Basın Mensupları, Değerli Kardeşlerim…
Ülke gündemi suni bir şekilde sürdürülürken, geleceğimizin teminatı olan hâzinemiz; gençliğimiz de söndürülmeye devam etmektedir. Kronikleşen sorunlarımız çözülüyormuş gibi gösterilse de aslında yerimizde saymaktan öteye bir adım atamıyoruz.
Gençliğimizin sorunlarını ele alanların, gençliğin bakış açısını anlamaya çalışmadan teşhis koymaları ve bu ham teşhislere tedavi üretme çabaları boşa kürek çekmekten ibarettir. Şuurlu ve duyarlı bir gençliğin varlığı, o toplumun ne kadar kaliteli olduğunun ve sağlıklı yapılandığının göstergesidir. Maalesef gençliğimizi şekillendirmeye çalışan otoriteler gençliği, maddiyatçı bir takım kalıplarda şekillendirmeye çalışmak suretiyle onları ve dolayısıyla geleceğimizi heba etmektedirler.
Bugün gelinen noktada suni gündemlerle halkımızın kafası doldurulmakta ve asıl gündemler gözden kaçırılmaktadır. Gündemi tayin edenler, maalesef genellikle mevcut sonuçları tartışarak o sonucun sebeplerini ıskalamaktadırlar. Eğitim sistemimizin sıkıntılarını gidermek için her gelen iktidar ve hatta her değişen bakan kendince farklı bir teşhis ve tedavi yöntemi benimsemekte, sürekli “sil baştan” yapmak suretiyle yersiz ezberleri bozmaktadırlar. Ancak bu ezber bozmalar tabiri caizse “körlerin fil tarifine” benzemektedir. Her gelen iktidar ve her değişen Milli Eğitim Bakanı, eğitimin sorunlarını kendi yetersiz programlarıyla ele almakta ve sorunun bütününü görememektedirler.
Kıymetli Basın Mensupları, Değerli Kardeşlerim…
Önce ahlak ve maneviyat sloganıyla yola çıkan Milli Görüş Gençliği ise şimdiye kadar olduğu gibi şimdi de doğru teşhisleri koyup onların tedavi yöntemlerini dillendirmektedir. Maalesef eğitim sistemimizin temel sorunu eğitimsizliktir. Evet, mevcut eğitim sistemimiz bilgi öğretimine dayalı ve at yarışı mantığıyla uygulanan sınav sistemleriyle de bu bilgi öğretimin sonuçlarını tahlil eden bir kısır döngüden ibarettir. Ahlak ve maneviyatın bilgiyle eşgüdümlü olarak gençliğin bünyesinde hazmedilmesini öngörmek dururken; aileleri ve o ailelerin hedefsel ekseni konumundaki gençleri anlamsız ve beyhude yarışlara kilitlemek doğru bir tutum değildir. Ahlaktan yoksun bilgi, ruhsuz bir beden gibidir. Sistemi sorgulamayan, gençliğinin baharını kıyasıya bir rekabet silsilesinde harcayan bir nesil, ideal bir nesil olamaz. Öğretimden ibaret bu sistem, gerçek bir eğitimle, yani ahlak ve maneviyat donatımıyla harmanlanmazsa sistem mühendislerinin arzu ettiği kuru kalabalıklar gelecekte vücut bulacaktır.
Kıymetli Basın Mensupları, Değerli Kardeşlerim…
Bugün gençliğimiz, kumar illetinin içine terk edilmişken ve hatta devlet eliyle resmileştirilen ve meşrulaştırılan piyango, loto, iddia, at yarışı ve benzeri tuzaklarla kumara esir edilmiş bir haldeyken suni gündemler üzerinden gençliğin sorunlarını tartışıyor gözükmek maalesef göz boyamaktan ibarettir. Bu yüzden bizler Saadet Partili Gençler olarak; sivil toplum kuruluşları diye bilinen ve farklı adlar altında faaliyetine devam eden dernekler, cemaatler ve organizasyonlara bir çağrıda bulunuyoruz:
“Gelin gençliğin gerçek gündemini ve sorunlarını tartışalım.”
Sonuç olarak ortada duran gündeminizin, sebeplerini ele alalım.
Uyuşturucunun, alkolün ve fuhşun batağına itilmiş gençlerimizi gündemimize alalım.
Gençlerimizin nasıl diplomalı işsizler ordusuna dönüştüğünü tartışalım.
Yakın gelecekte bunca diplomalı işsize rağmen üretim sektörünün nasıl ara eleman sıkıntısı çekeceğini ele alalım.
İlkokuldan itibaren sırtına kitapları yükleyip, kenardan tezahürat tutmak suretiyle amansız bir yarışın içine sokup neticede üniversite kapısından olanca sorunlarıyla birlikte mezun aldığımız çocuklarımızın yarınlarını konuşalım.
Biz bunları konuşalım ki gençlerimiz de:
Vatandaşımızın, piyasadaki mevcut paranın 20 katı kadar bankalara borçlanmasına sistem eliyle nasıl çanak tutulduğunu sorgulayabilsinler.
Devletimizin iç ve dış borç stoklarının toplamının 10 yılda yüzde kaç yüz arttığını, bunun karşılığında yapılan hizmetlerin nasıl devede kulak kaldığını kıyaslayabilsinler.
Zinayı suç olmaktan çıkaran bir ceza yasasını düzenleyen, devlet eliyle kumar oynatan, eşcinsellere dernekleşme hakkı tanıyan bir zihniyetin nasıl ‘‘dindar nesil” yetiştirmeyi düşündüğünü irdeleyebilsinler.
Sınavlara din kültürü ve ahlak bilgisi sorusu koymakla dindar neslin yetişeceğini sananlara veya cansiperane dershane savaşlarıyla dindar neslin can bulacağını düşünenlere ‘‘yeter artık!” diyebilsinler.
Yeryüzünde devlet eliyle camilerin yasaklandığı ve yıkılmaya başlandığı ülkelerin varlığından ve buna yüksek perdeden dur diyecek ulusal ya da uluslararası bir iktidarın yokluğundan haberdar olabilsinler.
Sözde barış ve hoşgörü eksenli çok ilahlı “masum” dini öğretilerin mensuplarının, söz konusu Müslümanlar olduğunda ne kadar vahşileşebildiği görebilsinler.
Afrika’da açlıktan ölen, Amerika’da aşırı tokluktan obezite olan çocukları tefekkür edip nasıl bir dünyada yaşadıklarını görebilsinler.
Müminler kardeştir düsturunu bilen Müslümanların; kendi toprakları üzerinden kardeşlerinin üzerine nasıl savaş uçağı, füze ve misket bombaları gönderilmesine müsaade edildiğini merak edebilsinler.
Çuvala sığdırmak için “katlanabilir mızrak” icat eden işbirlikçi kuklalara ve onların kibirli efendilerine; “hadi ordan!” diyebilen liderleri örnek alabilsinler.
Bütün bunları söylerken gelecekten asla umutsuz olmadığımızı da vurgulamak isteriz. Herkesin ‘kendi’ni kurtarma kaygısına düştüğü çağımızda, biz ülkemizde ve yeryüzünde sömürülen, ezilen, yok sayılan, yok edilen tüm halkları kurtaracağımıza bütün hücrelerimizle inanıyoruz!
Kıymetli basın mensupları, değerli kardeşlerimiz basın toplantımıza katılımlarınızdan dolayı hepinize çok teşekkür ediyor, saygılar sunuyoruz.
Bir yanıt yazın