Şayet günün birinde Erzurum hem ülke genelinde, hem de komşu ülkeler nezdinde bir sağlık merkezi olacak ise -Ki, bu uğurda son derece ciddi çalışmalar yapılmaktadır- hiç kuşku yok ki, bu hedefe ulaşılacak yol, Atatürk Üniversitesi’nden dolayısıyla da Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi’nden geçecektir.Hoş, Sağlık Bakanlığı Eğitim Hastanesi de aynı minval üzere yoğun bir çaba içerisindedir. Ama Araştırma Hastanesi’ne şimdilik yetişme şansı çok az. İşte daha dün, organ naklinden hareketle, Araştırma Hastanesi’nin kat ettiği mesafeye değinmiştik. Her ne kadar aynı yazı içerisinde, tamamen bir yanlış anlaşılma ürünü olarak, sanki mevcut hastane ve fakülte yönetimini eleştirdiğimiz sonucu ortaya çıktıysa da aslında muradımız kesinlikle bu değildi.
Çünkü biz biliyoruz ki Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Necip Becit, başta olmak üzere idari mesai arkadaşları Prof. Dr. Hasan Kaynar ve Prof. Dr. Atilla Eroğlu, geçtiğimiz Temmuz ayında bu göreve başlar başlamaz, adeta hastanenin çehresini değiştirdiler.
Yeni ameliyathaneler, çevre düzenlemesi, servislerin fiziki koşullarının yeni baştan dizayn edilmesi ve yeni birimlerin hizmete açılması, bu ekibin işidir…
Yani Araştırma Hastanesi’ni, Batı standartlarında bir eğitim hastanesi yapmak için ne lazımsa hemen yapılmaya başlanmış. Tabii ki, bu samimi çabanın arkasında öncelikle Rektör Prof. Dr. Hikmet Koçak ve Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Selçuk Atamanalp bulunmaktadır.
Bir yanda üniversite kampusünün içinde hizmete açılan yeni hastane binası, diğer tarafta da Aziziye Araştırma…
Her ikisi de artık yüksek kalite standardına ulaşmış durumda…
Dünkü yazımızda, bir araç parkı olayını anlatmıştık. Ancak meramımızı yeterince ifadede edemediğimizden sanki şöyle bir sonuç çıkmış ortaya:
Prof. Dr. Kamil Yalçın Polat, mevcut yönetimden yakınarak, araç parkı yüzünden kendisine haksızlık yapıldığını söylüyor.
Oysa ne Kamil Yalçın hoca bize böyle bir dert yandı ne de biz mevcut yönetimi hedef almak istemiştik. Dünkü yazımızda biraz sert olan o eleştiri, esasında bir anlayışa işaret etmekteydi ve Prof. Dr. Necip Becit yönetimini amaçlamıyordu.
Ne var ki, muradımızı yeterince anlatamadığımızda, bazı dostları incitmiş olduk. Bir kere peşinen bu yanlış anlaşılmadan ötürü, kıymetli hocalarımızdan özür diliyoruz. Şayet kendilerini eleştirmek gibi bir amacımız olmuş olsaydı, bunu bahanelerin arkasına sığınmadan doğrudan yapardık. Ama böyle bir niyetimizin olmadığını en azından biz biliyoruz…
Üstelik Araştırma Hastanesi’nde, genel olarak da Atatürk Üniversitesi’nde çok büyük bir dönüşüm olduğunu yakından takip ediyoruz.
Bakmayın siz tarih bölümündeki bir sorumsuzluk yüzünden koskoca üniversitenin kadre uğratılmasına…
Şahıslar bu eleştirileri haketmiş olabilirler, hatta hakettiler bile… Fakat bu birkaç kişi yüzünden koskoca Atatürk Üniversitesi’nin de yerin dibine sokulmasına asla gönlümüz razı değildir. Çünkü, Rektör Prof. Dr. Hikmet Koçak’ın nasıl bir samimi gayret içerisinde olduğuna yürekten inanmaktayız.
Hikmet Hoca bu şehrin kültürüne, sosyal yapısına, ekonomik düzenine bir katkı sunmak istemeseydi, Albayrak Gazetesi’nin tıpkı basımını üniversite olarak üstlenmezdi. Kimse üniversiteye bu görevi yasa ile vermiş değil ki…
Şansızlık mı dersiniz, sorumsuzluk mu bilemem ama vakıa odur ki, üniversite asla layık olmadığı bir sonuca muhatap kaldı. Kurum olarak bugüne kadar bini aşkın eserin neşrine imkan sağlamış olan bir üniversiteyi, bir yanlıştan dolayı silip atmak insaf ve vicdanla bağdaşmaz…
Aynı şey Araştırma Hastanesi için de geçerlidir…
Kapıdaki bir görevlinin araç parkı yüzünden, maksadını aşan bir tutum sergilemesi de, Başhekim Prof. Dr. Necip Becit’i ve kıymetli mesai arkadaşlarını bağlamaz.
Dünkü yazımızda Doç. Dr. Mehmet Dumlu Aydın’a da bir atıfta bulunmuştuk. Aynı gün Dumlu Hoca hemen gazeteye geldi ve mevcut yönetimin daha iyi, daha kaliteli ve daha özgür bir hastane vücuda getirmek için olağanüstü bir gayret sarfettiğini söyledi. Tanıyanlar bilir ki, Mehmet Dumlu Aydın, gerçekte olmayan bir şeyi, sanki varmış gibi asla söylemez…
Aynı şekilde Prof. Dr. Kamil Yalçın Polat da, yazımızın yanlış anlaşılmış olmasından ziyadesiyle üzüldü. Haklıydı, zira kendisinden mevcut yönetime karşı değil yakınma, övgü dolu değerlendirmeler dinlemiştik.
Sonuçta yanlış anlaşılmaya müsait bir cümle kurmuşuz…
Muradımız bu olmasa da, yazıdan öyle bir sonuç çıkarmak mümkün…
Gerçekte görüp bildiğimiz ve sevindiğimiz şudur ki, Araştırma Hastanesi tamamen azimli, çalışkan ve samimi bu insanların omzunda, emin adımlarla büyük bir dönüşümü gerçekleştirmek üzeredir.
Bir yanıt yazın