Başbakan Erdoğan her fırsatta söylüyor, “Genel seçimlerden sonra, Türkiye’de köklü yapısal değişiklikler olacak” diye…
Artık herkes biliyor ki, bu köklü yapısal değişikliklerin en başında da, kuşkusuz ki bütünüyle siviller tarafından hazırlanan Anayasa olacak. Başkanlık sistemi, Siyasi Partiler Yasası ve AB standartlarında bir hukuk düzeni gibi yıllardır özlemle beklenen reformlar, seçimden sonraki dönemi bekleyen ileri adımlar olacak.Mademki, AK Parti’nin plan ve programı bu yönde, şu halde hangi soruya cevap ararsak daha isabetli yorumlarda bulunabiliriz?
Malumunuz şu günlerde herkesin birbirine sorup durduğu soru şu:
“AK Parti listelerinde kimler olacak?”
Önemli mevkilerde bulunan parti yöneticileri dahi bu soruya karşı, “şu kişiler” cevabını veremiyor. Çünkü pek çoğu için meçhul bir alandır burası…
Fakat politikadan anlayan ve olup bitenleri doğru okuyan herkesin üzerinde ittifak ettiği bir nokta var:
“AK Parti bu yeni dönem için öyle isimleri aday listelerine koyacak ki, oylamalarda parlamentoda fire vermesin, çatlak ses çıkmasın, zor karşısında bırakıp kaçmasın.”
Yani kurşun asker!
Sorgulamayacak; tayin edici iradeye kayıtsız biçimde itaat edecek!
Beklenti, bu görüşün hayata geçirileceği yönünde…
Bir de en az yüzde 49’luk oy…
Yani tek başına Anayasa değişikliği yapmayı sağlayacak çoğunluk…
Peki, bütün bunların bugün ki atmosferde gerçekleşmesi olası mıdır?
Kolay değil.
Hele de yüzde 49’luk oy oranı…
Lâkin beri tarafta da gerçek o ki…
Türkiye’nin, köklü bir yapısal değişime insanın havaya suya muhtaç olması gibi, ihtiyacı var.
Vesayet altında olmayan bir demokrasi, hukukun üstünlüğü, özgürlüklerin önünü açan bir Anayasa, evrensel manada insan hakları, tabana yayılmış bir refah düzeyi ve birlik beraberlik içinde kalkınmış bir ülke…
Bu ideal, milyonlarca insanın hayallerini süsleyen kutlu bir temennidir.
Türkiye bu ideal doğrultusunda yarınlarını kurgulayamazsa eğer, bugün endişe ile takip edilen bölünme senaryoları hayata geçer ne yazık ki…
Bu sebeple…
12 Haziran genel seçimleri, öncelikle istikrarın ve bugün ki sürdürülebilir ekonomi politikalarının teminatı olmalı ki, “Büyük Türkiye Hayali” kâbusa dönüşmesin.
Ancak bu beklentinin tahakkuku için olmazsa olmaz şartlar var:
-Güçlü bir muhalefet
-Batı standartlarında basın özgürlüğü
-Hukukun üstünlüğünü yönetimin her kademesinde içselleştirmiş bir devlet biçimi
-Şeffaf yönetim
-Bireysel ve kitlesel manada itiraz etme hakkı
Yarınların Türkiye’sinin bu topraklarda yaşayan herkes için cennet olması isteniyor ve mevcut hükümet tarafından böyle bir model kuvveden fiile geçirilmeye çalışılıyorsa, önce “ileri demokrasi” kavramının içi doldurulmalı.
Tekrar yazının başına dönecek olursak, AK Parti gibi tek başına güçlü hükümet olmayı başarmış bir anlayışın, 12 Haziran seçimlerine her kafadan ayrı sesin çıkacağı çok parçalı bir yapıyla gitmesi beklenemez.
Tabir belki şık değil, hatta oldukça sevimsiz ama gidişattan anlıyoruz ki, 12 Haziran’da AK Parti’den yarışacak adaylar, sadakat ve biat kültürünü benimseyen kişilerden oluşacak.
Meseleye Erzurum özelinden bakarsak şayet, yeni dönemde AK Parti bir İbrahim Özdoğan vakası yaşamak istemiyor.
Uzman falan olmaya gerek yok. İşte aday adaylarının listesi önünüzde… Oturun bakın yukarıda tarifini yaptığımız tipte kimler var veya yok.
Parti üst düzey yetkilileri açıkça söylemediler fakat artık ortaya çıktı ki, AK Parti için dünyanın en iyi öz geçmişine sahip olmak, hiç de artı bir şey değil.
Güvenilir kimse midir, sadık mıdır, vefalı mıdır ve halkın değerleriyle barışık mıdır?
Ne şöhret olması önemli ne de bitirdiği okullar.
Hani herkes birbirine soruyor ya, “Listede kimler olur?” diye.
İşte o sorunun cevabı bu 126 kişilik listenin içinde. Ve o isimler dikkatlice tetkik edildiğinde altı kişiden oluşacak aday listesini çıkarmak hiç de zor değil.
AK Parti diyor ki, “Bana yeni dönemde kafa göz oynatmayacak isimler lazım.”
Bu kural çerçevesinde siz Tayyip Bey’in yerinde olsanız, 126 isim içinden kimleri işaret ederdiniz?
Bu sebeple ne temayül yoklaması, ne de Ankara’da yapılan mülakat belirleyici olmayacak.
Kimlerin aday gösterileceği, büyük oranda referans mekanizmasıyla belirlenecek.
Tayyip Bey, sezgilerinden ve dostluğundan kuşku duymadığı arkadaşlarının, “Bu insana kefil oluyorum” şeklindeki sözlerini ölçü alacaktır.
Nasılsa seçmen noktasında kimse listeye bakmıyor.
AK Parti’den ise seç gitsin.
Mehmet Şener
Bir yanıt yazın