Erzurum’da Ramazan Ayı’nın bir başka özelliği de insanların sahura kadar gruplar halinde
oturması ve çaylarını yudumlamasıdır. İftar ve teravih sonrası içilen çayın lezzeti de bir o
kadar güzel olur.
Bir güzel tarafı ise yapılan sohbetlerdir.
İşte ben o sohbetlere ‘Sahur sohbeti’ diyorum.
İşte o sahur sohbetlerinin konusu her ramazan olduğu gibi bu ramazanda da yine Erzurum
Oldu.
Çoğu Erzurumlu bir araya gelince şehrin gelişmesini, şehrin siyasetini ve siyasetçisini,
Yerel yöneticilerini konuşur oldular.
İnsanlar kendi aralarında bu konuları tartışır oldu.
Erzurum’la akranı olan iller karşılaştırıldı çoğu kez.,
Erzurum’un akranı olan illerin neden geliştiğini, Erzurum’un o iller kadar atak yapamadığı
sorgulandı.
Erzurum’da göç bile gündemini korudu.
Kaliteli göçün yerini nasıl bir göç aldığı da sohbetlerin başında geldi.
*
Konuşulanlar,
Tespitler gerçekten gerçekleri yansıtıyordu.
Neden şehir hızlı gelişemiyor,
Erzurumlu kendi insanını neden tutmuyor?
Erzurum’u Ankara’da temsil eden siyasetçilerin birçoğu hak etmediği halde nasıl seçiliyor?
Erzurumlu neden tepkili toplum olma özelliğini kaybetti?
Kültür şehri namıyla anılan Erzurum bu sıfatını ve daha birçok sıfatını neden kaybediyor?
*
İşte bütün bu sorular sahur sohbetlerinde cevabını da bulmuş oldu.
*
Aslında her düşünen insan bunun cevabını biliyor.
Her düşünen insan şehrin içine düştüğü çıkmazı çok iyi görüyor.
Mesela,
Ankara’da yaşayan bir gazeteci arkadaşım Erzurum’un en büyük çıkmazını
Başbakana direk ulaşabilecek siyasetçileri çıkaramaması olarak niteledi.
Bir başka arkadaşta,
Erzurum’da başta idareciler olmak üzere sivil toplum kuruluşlarının başındaki insanların
bir çoğunun ön plana kendilerini çektiklerini, Erzurum’u bir kenara koyduklarını söyledi.
Diğer bir arkadaşta,
Erzurumlu kendi insanının kıymetini bilmediğini dile getirdi.
Birde örnek verdi.
Boks dünya şampiyonu,
Olimpiyatlar şampiyonu Nazif Kuran’ın bir hamamda kasiyer olarak çalıştığını
söyledi.
Ve ekledi,
Başka ilerde böylesine başarılara imza atan insanlar milletvekili bile oldular dedi.
*
Bu tespitlere katılmamak mümkün değil.
Ben hatırlıyorum mesela Mehmet Keçeciler yıllarca ANAP’ta 2. adam olarak görev aldı.
Kayseri’den Konya’dan seçilen siyasetçiler seçildikleri partilerde ön saflarında yer aldılar.
Bu insanların şehirlerine çok büyük faydaları oldu.
Hangi partiden olursa olsun,
Bu siyasetçiler bir araya gelmesini bildiler ve asla şehirlerinin önüne geçmediler.
En önde kendi şehirlerini tuttular.
Kendilerini sürekli ikinci plana çektiler.
Peki ya bizde?
Aynı partinin milletvekilleri,
Aynı partinin Belediye Başkanları tabiri caizse birbirlerinin mezarını kazdılar ve kazmaya da
devam ediyorlar.
Erzurum’da ben yaştaki insanlar çok iyi hatırlarlar,
Erzurum milletvekilinin birisi bakan olmasın diye TBMM’nin ve Başbakanlığın önünde
Otobüslere bindirilip gönderilen Erzurumlular tarafından yuhalanmadı mı?
‘Şu işi ben yaptım,
Şu kanunun çıkmasına ben vesile oldum’ diyerek diğer milletvekillerinin önüne geçme
operasyonu yapılmadı mı?
Daha üç gün öncesi Büyükşehir Belediye Başkanı ile Palandöken Belediye Başkanı bir büfe
yüzünden mahkemelik olmadılar mı?
*
Örnekleri çoğaltmak mümkün.
Mesela sivil toplum kuruluşları hangi konuda nasıl bir tepki gösterdiler?
Göstermediler.
Çünkü şöyle bir anlayış hakim,
‘Ya işim düşerse’
Ya yerel yöneticilerimiz.
Bütün günlerini küçük işlerle geçiriyorlar.
‘Köy camilerinin tuvaletlerini onardık,
Okul bahçelerini asfaltladık,
Camileri temizledik’
*
İşte size birkaç örnekle Erzurum.
Hızlı ilerleyememenin nedenleri.
Erzurum ne zaman bu sorunları aşarsa,
Erzurum o zaman Büyükşehir olur.
Erzurum o zaman gerçekten bayram yaşar.
Bayram demişken,
Bende Erzurumluların ve çok değerli okurlarımın bayramını kutluyorum.
Sağlıklı huzurlu nice bayramlar diliyorum…
Esat Bindesen
Bir yanıt yazın