Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Erzurum Şube Başkanı Mehmet Zülfikar Kotanlı, darbe, muhtıra ve cuntaların izlerinin eğitim sisteminden silinmesi gerektiğini söyledi.
Darbe ve cuntacıları çağrıştıran okul isimlerinin değiştirilmesini isteyen Kotanlı, yürürlükteki kıyafet yönetmeliği ve Kur’an Kursu yasağı başta olmak üzere eğitim sistemindeki darbe mirası tüm yasal düzenlemelerin kaldırılması gerektiğini kaydetti.
Zülfikar Kotanlı, 12 Eylül darbesinin yıldönümü nedeniyle yaptığı yazılı açıklamada, 12 Eylül askeri darbesinin eğitim sisteminde onulmaz yaralar açtığını ifade etti.
Kotanlı, darbe döneminde milli eğitimin hedef ve amacından uzaklaştırıldığını, eğitimde baskıcı ve antidemokratik uygulamaların başladığını aktardı.
Binlerce eğitimci, öğrenci ve kamu görevlisinin darbe döneminde zulüm gördüğünü, on binlerce öğrencinin sürgün ve kıyımlarla canından bezdirildiğini vurgulayan Kotanlı, “Darbe ve muhtıra dönemlerinde eğitim sistemimiz yabancı uzmanların kontrol ve müdahalelerine açık hale getirilmiştir. Gençlerimiz milli ve kültürel kimliklerinden uzaklaştırılmış adeta tarihinden ve geleneğinden utanır hale getirilmiştir. Milli ve manevi değerlerinden koparılmış, yabancı kültürlere hayran, kendi değerlerini küçümseyen, kozmopolit bir ruhla yetiştirilmiş bir gençlik oluşturulmuştur. Bu nedenle, eğitim sistemimizdeki bütün antidemokratik müdahalelerin izlerinin silinmesini istiyoruz. Demokratik, bilimsel, nitelikli ve verimli bir eğitim sistemi için darbe mirası bütün yasal düzenlemeler kaldırılmalıdır.” dedi.
12 Eylül darbesiyle birlikte 3 bin 854 öğretmenin ve 120 öğretim üyesinin işine son verildiğini, gazetelerin 300 gün yayın yapamadığını, siyasi partilerin ve sendikaların kapatıldığını ve milyonlarca kitabın yakıldığını hatırlatan DES Erzurum Şube Başkanı Kotanlı, “12 Eylül, 12 Mart, 28 Şubat darbesi yüzünden, hesap soramayan, okumayan, araştırmayan, sorgulayamayan, güç karşısında evirilen ve hakkını aramaktan korkan pısırık bir gençlik yaratılmaya çalışılmıştır. Biz çocuklarımıza demokrasi dersini anlatıyoruz. Bir taraftan da demokrasiyi kesintiye uğratan, darbelerle anılan, gözaltıları, işkenceleri, fişlemeleri gerçekleştiren isimleri okullarımıza, parklarımıza, caddelerimize veriyoruz. Bu çelişki son bulmalıdır.” ifadelerini kullandı.
12 yaş altında çocuklara Kur’an kursu yasağı getirilmesinin temel insan hak ve özgürlüklerini kısıtlayan antidemokratik bir uygulama olduğunu ifade eden Kotanlı, “Sayın Başbakan’dan ve Milli Eğitim Bakanı’ndan çocuklarımızın etik, moral ve dini değerlerini öğrenmesi ve pekiştirmesi, kutsal kitabını tanıması için ilköğretim birinci sınıftan itibaren Kur’an kurslarında yaş sınırlamasının kaldırılmasını istiyoruz. Bu itibarla 28 Şubat ürünü yasak ve kısıtlamalar derhal TBMM gündemine alınmalıdır.” açıklamasını yaptı.
Erzurum (CHA)
sayın başkan her halde yaşın genç ve 12 eylül öncesini yaşamadığın için duyduklarınla yorum yapıyorsun.ben anlatayım;
-hergün birçok genç,ülkücü veya komunist damgası ile birbirlerini öldürülüyorlardı(her şehirde).
-iş için bir bakanlığa veya meclise gittiğinde hangi parti iktidarda ise git il başkanlığından partili olduğuna dair referans getir derlerdi.yani o partili olmayana yaşama hakkı verilmezdi.
-şehirler bölünmüştü,yada kurtarılmış adıyle ilan edilmişti.girişlerinde militanlar kimlik kontrolu yapardı,erzurumlu olarak karsa veya fatsa ya gidersen cesedini bulan bile olmazdı.
-aynı şehrin mahalleleri ve caddeleri sahiplenilmişti.ya ülkücü yada solcuların elindeydi.gençler sokak başlarında nöbet tutarlar bazen saldırır bazen taciz atışı yaparlardı.
-tüp,sanayağı,kömür kuyrukları vardı.egede zeytin yağı fabrikası çalışan dev yol cu işçileri tarafında kundaklandı.
-bir mayısta 40 üzerinde genç ,ev baskınlarında ise nice garibanlar yok yere katlediliyordu.
-hükümetler çaresiz ve hatta bu olaylara hamilik yapıyordu.örneğin ecevit mitingte şöyle sesleniyordu” tirübünlerde yeter oturdunuz sahaya inin ve oynayın”. yani sokağa dökülün ve yakın yıkın öldürün,demekti bu.
-50 turda cumhurbaşkanı seçilemiyordu.
-yazınızda göz yaşı döktüğünüz üniversite öğrencileri ve hocalar ise siyasi fkirleri doğrultusunda olmayanları yok ediyor,ünüversiteyi karşı görüşe zindan ediyorlardı,erzurumlu olupta odtü, itü,istanbul üniversitesi gibi üniversiteleri bırakıp canını kurtarmak için geri gelen kaç tane erzurumlu var,bilmiyormusunuz.
-lübnanda ,suriyede yetiştirilen militanlar dağlarda ve şehirlerde silahlı çeteler kurarak güya devrim yapacaklardı.
-siyasi teröristler banka soyuyor ama yakalanamıyorlardı,çünkü polis teşkilatı da ülkücü,komunist diye bölünmüştü.
-ceza evleri eylem karargahına dönmüştü,ya isyan edilip yakılr yıkılır,rehin alınarak devlet tehdit edilir yada uzun tüneller açılarak firar edilirdi.. velhasıl saymakla bitmez… darbeyi savunmak aptallıktır.ama ülkeyi ve milleti sevmeyen veya hainlik yapan iktidarlara kim dur diyebilecek ki..