Türk Ulaşım-Sen Erzurum Şubesinin 15 Aralık 2009 tarihli basın açıklaması
Türk Ulaşım- Sen Erzurum Şube Başkanı Mükremin AKTAŞ yaptığı açıklamasında,
“Değerli Basın Mensupları,
Ulaştırma hizmet kolumuzda 25 Kasım’da gerçekleştirilen bir günlük Uyarı Eylemi ile ilgili TCDD Genel Müdürlüğü tarafından yapılan 10 Aralık 2009 gün ki basın açıklamasında;
1- Trenlerin cebir ve zor kullanılarak durdurulduğu,
2- Eylemler kanunsuz sayılmış, 657 sayılı D.M.K., 399 sayılı K.H.K’nın 51. maddesi, TCDD’nin Personel Yönetmeliğinin 133/d ve Teftiş Kurulu Yönetmeliği’nin 12/ç maddeleri aykırılık teşkil ettiği,
3- Hükümetin Demiryollarına geçmiş yıllara göre daha çok önem verdiğini ve bu hizmetlerin engellediğini,
4- Bayram arifesinde erişimin zor olduğu, olumsuz iklim şartlarının yaşandığı yerlerde trenlerin durdurulduğu ve yolcu mağduriyetlerinin yaşandığı, seyahat özgürlüğünün engellendiği,
5- Sonuçta hizmetlere karşı çıkan az sayıdaki kişinin trenleri durduramayacağı,
ifade edilmişti.
Bu gerekçelerle 16 Arkadaşımız geçici olarak açığa alınmıştı.
Bu asılsız, mesnetsiz, sorumsuz hiçbir haklı gerekçesi olmayan talihsiz açıklama ve uygulamayı değerlendirecek olursak;
1- 25 Kasımda yapılan iş bırakmadan 2 gün önce trenlerde aylık tarifeye göre belirlenen personel listeleri değiştirilmiş, çalışanlarla değil, yönetim ile birlikte olmayı tercih eden bir sendikanın üyeleri trenlerde görevlendirilmiştir. Çalışanlar arasındaki ilk ayrım burada başlamıştır. Ancak göz ardı ettikleri bir husus vardır ki, bu eylem çalışanlar nezdinde yerinde ve haklı bulunan eylem olarak kabul görmüş ve eyleme katılmak istemeyen sendikanın üyelerinden büyük çoğunluğu da eyleme destek vermiştir. TCDD Yönetimi bu durumdaki personel adedini bilmektedir. Açıklaması gerekir.
Basın açıklamasında küçük bir azınlıktan söz eden TCDD Yönetimi kendi ifadeleri ile çelişen yaklaşım sergilemektedir.
Çünkü 25 Kasımda tüm Kamu güçleri seferber edilmiş, Çevik Kuvvet Polisleri hizmet sahalarına kadar girerek tedbir almış ve yine bu sahalardaki güvenlik kameraları kayıtları mevcuttur. Bu kadar tedbir arasında mensuplarımızın zor ve şiddet kullanmasını ifade edenler, görevli personele gerek emniyet güçleri vasıtası ile gerekse işyeri amirlerince her türlü baskı yapanlardır. Sendika Temsilcilerimiz ise daha fazla baskı yapılmasına fırsat vermemek için görevli arkadaşlarımızla temas kurmuştur.
2- Eylemimizin kanunsuz olduğu gerekçesi ile Valiliklerden gelen yazılar ilgi tutularak TCDD Genel Müdürü imzası ile imza mukabili çalışanlara tebliğ edilmiştir. Bu uyarı bir kez değil iki kez yapılmıştır.
Artık herkesin bildiği ILO’nun, Anayasamızın, Yasalarımızın, Genelge ve Yönetmeliklerden söz etmek yerine ILO Sözleşmelerinde söz edilen “Hak Grevi” , “ Dayanışma Grevi” vardır. Bu haklar Sendikaların yasal prosedürleri kullanarak sorumlu tüm muhatapları ile yapılan görüşmelerde talepler kabul edilmediği gibi Siyasi İradenin diyalog yollarını kapatması sonunda, Kamuoyunu bilgilendirmek ve temsil ettiği kitlenin sorunlarının çözümünün önündeki engelleri kaldırmak bir görev haline gelmektedir.
25 Kasım Grevi ile ilgili Türkiye Kamu-Sen Sivas İl Temsilciliği’nin İl merkezinde pankart asılması ile ilgili müracaatına Sivas Valiliği yazılı olarak izin vermemiş ve eylemin yasal olmadığına ilişkin bildirimde bulunmuştur. Bu bildirimi yürütmeyi durdurmak amacıyla, Sivas İdari Mahkemesi’ne başvurmuş ve mahkeme 2009/1202 esas nolu kararı ile yürütmeyi durdurmuştur.
3- TCDD Genel Müdürlüğünün 10.12.2009 tarihli basın açıklamasındaki kendi ifadeleriyle Hükümetin demiryollarına geçmiş yıllara göre daha fazla önem veriyor olması usulsüz, kuralsız ve yönetmeliklere aykırı uygulama yapılması hakkını TCDD Yönetimine vermez. Elindeki boş kadroları tutup, eksik personelle ve 14-16 saat ortalama çalıştırılan yorgun personelle yapılan riskli tren işletmeciliğinde meydana gelen kazalardaki artış ve her kazada personelin kusurlu gösterilmesi hakkını size vermez.
4- Bayramda, Yolcu Trenleri erişimleri zor olan yerlerde bırakılarak, yolcuların mağduriyetine neden olunduğundan Sendikalar sorumlu tutulmaktadır. Sayın Genel Müdür sağır sultanın dahi duyduğu 25 Kasım İş bırakma eylemi ile ilgili Sendikaların hem yazılı olarak durumu bildirdiği, 24 Kasım saat 14.00’de iki Sendika heyetleri kendilerini ziyaret ederek eylem esnasında fazla mağduriyet yaşanmaması konusunu görüştüğünü de kamuoyuna açıklamak zorundadır.
Bu toplantı esnasında “eylem günü hiçbir tedbir almayacaklarını” ifade ettiklerini de kamuoyuna bildirilmelidir.
Yolcularla Sendikaların karşı karşıya geleceğini, “bu durumda siz düşünün” sözlerini de ifade etmelidir.
Adana, Kayseri, Fevzipaşa, Eskişehir, Arifiye ve Afyon, İzmir Bölgelerinde tedbir amacıyla tutulan otobüsler TCDD Genel Müdürlüğü’nün şifahi talimatları ile nasıl iptal ettirildiğinin de açıklanması gerekir.
Bütün bunlar gösteriyor ki yolcu mağduriyetlerinin sorumlusu Sendikalar değil, TCDD Yönetimidir. Ayrıca bir kısım yöneticiler halkı sendikalara karşı kışkırtma eylemine girmişlerdir, ancak sağduyulu yolcular bu tahriklere kapılmamıştır.
Ayrıca bir kısım trenler tek görevli (Makinist Yardımcısı) ile sefere konulmuş, makinist brövesi olmayanlara tren teslim edilmiş, Seyrüsefer emniyeti hiçe sayıldığı gibi, can ve mal emniyeti riske sokulmuştur. Sendikalar ise bu tür mevzuat dışı, yasadışı uygulamalara karşı direnç göstermiştir. Yani, eyleme katılanları azınlık olarak gören TCDD Yönetimi çalıştırmak için yeterli personel bulamamıştır. Bu gerçeği ters yüz etmek için beyhude gayret göstermektedir. İnsanların seyahat özgürlüğü böylece engellenmiş ve İşletmeci bir kuruluş olan TCDD İşletme sorumluluğunu yerine getirmemiştir.
5- En sonunda az sayıdaki kişinin trenleri durduramayacağı, çalışanların ve sendikaların ne kadar hafife alındığını gösteren bir ifadedir. Bu düşünceye sahip olanlardan tedbir alması beklenemez. Bu eylem kerameti kendinde gören ve personele tepeden bakan anlayışa karşı çalışanların gücünü ve önemini gösterdiği bir eylem olmuştur. Halen azınlıklardan bahsedenler, nefislerini merkez, merkezi de herkes gibi görmektedir.
Sonuç olarak,
25 Kasımda Sendikaları yasal kuruluş olarak görmeyen anlayış, Sendika Yöneticilerinin ve Üyelerinin görev ve sorumluluklarını göz ardı ederek, eylemleri yasadışı görmüş, Yargı, Anayasa, Yasa ve Uluslararası Sözleşmelerden bihaber olduğunu göstermiştir. Eylemlerin muhatabı Siyasi İrade olduğu halde TCDD Yönetimi kendisini Siyasi İradenin yerine koymak suretiyle 16 kişinin mağduriyetine sebebiyet verilmiştir.
Çalışanlar arasında ayrım yaparak, Sendikal faaliyetleri engelleyen TCDD Yönetimi, yolcularımızın yaşadığı mağduriyetlerinden de sorumludurlar.
TCDD Yönetmeliği’nin 135. maddesi gereğince maksatlı ve gereksiz yere 16 kişiyi açığa almaktan, T.C.K 118. maddesi gereğince Sendikal ayrım yapmaktan, çalışanlar arasında ayrım yapmaktan, sendikal faaliyetleri engellemekten haklarında suç duyurusunda bulunulacağı hususunu kamuoyuna bildiririz.
Ayrıca, görevinde ihmal, kusur ve kasıt görülenlerin mi yoksa 16 arkadaşımızın mı açığa alınması gerektiği hususunu kamuoyunun takdirine bırakıyoruz.
Haksız yere geçici olarak açığa alınan ve bugün itibarı ile göreve döndürülmeyen 16 arkadaşımıza destek amacıyla 15 Aralık’tan itibaren eylemlilik süreci başlayacaktır.
25 Kasım’dan 12 gün sonra yapılan açığa almaları bütün uyarı ve girişimlerimize rağmen kaldırmayan TCDD Yönetimi gerilimi artırmaya devam etmektedir.
Bundan sonra olacaklardan TCDD Yönetimi sorumlu olacaktır. Bu eylemlilik süreci açığa alınan arkadaşlarımızın görevlerine döndürülünceye kadar devam edecektir.
TCDD Yönetiminin, çalışanlar arasındaki ayrımcılığa son vermelerini ve kasıtlı uygulamaları durdurmalarını bekliyoruz.
Saygılarımızla.
Mükremin AKTAŞ Türk Ulaşım- Sen Erzurum Şube Başkanı
Bir yanıt yazın