MENÜ ☰
Büyük Erzurum Sofrası
Erzurum Haber Gazetesi » Flaş, Genel, Manşet, Sivil Toplum » Herefene’de, Bingür Hoca’dan Sarıkamış destanı!
Herefene’de, Bingür Hoca’dan Sarıkamış destanı!


Merkezi Maltepe’de bulunan Erzurumlular Eğitim, Kültür  ve Yardımlaşma Vakfında aylık olarak geleneksel şekilde yapılan herefene Mart ayı toplantısında Sarıkamış Harekatının bilinmeyen yönleri ünlü kalp cerrahı Prof. Dr. Bingür Sönmez’in sunumuyla anlatıldı!

 

 

 

Vakıf Yönetim Kurulu Üyesi Hikmet Kaya sunuculuk yaptığı toplantıda Bingür Sönmez hocanın slayt eşliğinde yaptığı sunumu davetliler adeta soluksuz bir şekilde izlediler.

 

Prof. Dr. Bingür Sönmez.. Dünya çapında ün yapmış bir kalp cerrahımız; ülkemizin gurur kaynağı.

Gerçekleştirdiği 11 bini aşkın kalp ameliyatı ile bir dünya rekortmeni.

Pek çok kalp cerrahı yetiştirmiş eli öpülesi bir hoca.

Ekibiyle birlikte yaptığı başarılı ameliyatlarla ülkemiz insanlarının ömürlerini uzatmış, yaşam kalitelerini yükseltmiş, benim de aralarında bulunduğum binlerce kalp hastasına ülkesinde şifa bulma imkanı sağlamış idealist bir bilim adamı.

“Ömür boyu neşeyle çalışan bir kalbe sahip olmak istiyorsanız, ona sık sık aşkınızı ilan edeceksiniz” diyen bir bilge kişi..

“SARIKAMIŞ BİR DESTANDIR” diye kükreyerek 90 bin vatan evladının canına mal olan bir dramın üzerindeki kalın buz tabakalarını kırıp atan, Sarıkamış gerçeğini büyük bir sabır ve emekle topladığı belgelerle gün ışığına çıkaran bir araştırmacı, bir tarihçi..

Sarıkamış Dayanışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez, Sarıkamış şehitlerine tek gecede soğuktan ölen askerler gözüyle bakılmaması gerektiğini söyledi. Sarıkamış’ta birçok şehitlik olduğunu belirten Sönmez, şöyle konuştu:

”Şu anda 50’ye yakın şehitliği tespit ettik. Tespit edilenleri Genelkurmay Başkanlığı’na rapor halinde sunacağız. Genelkurmay tarafından yapılan resmi açıklamada, savaşa 120 bin askerin gittiği, 12 bininin ise geri döndüğü belirtiliyor. Ancak ağıtlar hep 90 bin olduğunu belirtiyor.

Şehitlerimiz sanki tek gecede donarak ölmüş, çatışma yapmamış gibi lanse ediliyor, bu yanlış. Harekat 15 gün sürmüş, hatta Sarıkamış’ta yerleşim bölgesinde çatışmalar olmuş, kuşatmalar yapılmıştır. Ayrıca, halk arasında Hey Onbeşli türküsü yanlış biliniyor. Hey Onbeşli türküsü oyun havası değil ağıttır. Ne yazık ki günümüzde oyun havası gibi söylenip göbek atılıyor. Vatandaşlarımız bu konuda duyarlı olsun.”
Sarıkamış Harekâtı (22 Aralık 1914), Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Devleti ve Rus Hanedanlığı arasında Sarıkamış’da gerçekleşmiş, sonucu Osmanlı Devleti tarafı için büyük bir başarısızlık ile sonuçlanan bir askerî manevradır.
Batum’u savaş tazminatı olarak Rusya’ya verildi. Aynı anda, Sarıkamış da Berlin Antlaşması ile Rusya’ya verilmişti. 1914 yılında Döneminin Başkomutan Vekili olan Enver Paşa, Sarıkamış’ı geri almak amacıyla 19 Aralık tarihinde harekat planını kurmaylarına sundu. Kurmaylar manevranın başarısızlığa uğrayacağını Enver Paşa’ya birçok kez söylemiş olmalarına karşın Enver Paşa harekâtın yapılmasına karar vermiştir.


Doğuyu korumakla görevli Üçüncü Ordu dur. Kendi sayfasında gücü hakkında bilgi vardır. Cephede malzeme ve iaşe çok noksandı. Mesela mevcut 6 yıllık iaşesi için 88.000 ton buğday, çavdar ve arpa ihtiyacı olmasına karşın, Ordu ambarında 1250 ton hububat vardı. kışa girilmiş olduğu için erzağın gereği gibi taşınması, dağıtılması bir hayli güçtü. Bu güçlükte Rusların Karadeniz’deki donanma üstünlüğünün de payı vardı.

 

Ruslar Zonguldak’ı bombalamak için 10 gemiyle denize açıldıklarında, doğuya erzak götürmekle görevli en büyük üç erzak gemisi Bahriahmer, Bezmialem ve Mithatpaşa gemilerine rast gelmiş ve onları da batırmışlardır. Bunu yanında 4000 tonluk Derne gemisinin yine Ruslar tarafından batırılması da askerin erzaksız kalmasındaki bir diğer önemli etkendir.

 

Kışın Taarruz Edilmez Diye Bir Kural Yoktur

Sarıkamış Faciası’nın yaşanmasının sebebi olarak taarruzun kışın yapılmasının gösterilmesinin çok doğru bir yaklaşım olmayacağını söyleyen Salih Gülen “Askerî stratejide kışın taarruz edilmez diye bir kural yoktur. Hatta iyi donanımlı bir ordu kışın daha kesin neticelere ulaşabilir. Karda düşman izlerinin takibi kolaydır, düşman birliklerinin yerinin tespiti daha kolaydır. Bugün ağır kış şartları altında sınır ötesinde ve sınırlarımız dâhilinde bölücü teröre karşı başarılı bir askeri mücadele veriliyor. Sarıkamış Harekâtı’nda ise kışın taarruz edilmesinden ziyade donanımsız bir ordunun cepheye sürülmesi var. Kıyafeti, silahı, cephanesi yetersiz bir ordunun sadece dilek ve temennilerle yönetilmesi Sarıkamış Faciası’nı doğurmuştur. Ölümüne itaat eden şehitlerimizin huzurunda saygıyla eğiliyoruz ruhları şad olsun.”

SARIKAMIŞ FACİASI KARANLIKTA BIRAKILMIŞTI

Doktorluğu boş kalan zamanlarında yapan bazı üstün yetenekli tıp adamımız gibi, Porf. Dr. Bingür Sönmez Hocamız da, koltuğunun altına dokuz karpuzu sığdırabilenlerden. Bingür Hocamız, bugüne kadar karanlıkta bırakılmış çok önemli bir tarih sayfasını, Sarıkamış faciasını belgeleriyle aydınlatan bir tarihçimizdir.. Bugün “Sarıkamış” denildiğinde, haklı olarak, o destanla özdeşleşmiş olan Prof. Dr. Bingür Sönmez anımsanıyor.

Bingür Hoca el atmadan önce, ‘Sarıkamış Savaşı’, üzeri kalın kar ve buz tabakaları ile örtülmüş, karanlıkta bırakılmış bir tarih sayfasıydı. 90 bin vatan evladının şehit olmasına neden olan Sarıkamış faciası, okul kitaplarında birkaç satırla geçiştirilen önemsiz (!) bir askeri harekattı.

Evet, 90 bin vatan evladına buzdan kefenler giydirdiğimiz Sarıkamış Savaşı, Bingür Hoca ele alıncaya kadar, “SARIKAMIŞ BİR DESTANDIR!” diye kükreyinceye kadar, gerçek boyutlarıyla bilinmiyordu.

SARIKAMIŞ’A YARDIM GÖTÜRÜRKEN BATIRILAN GEMİLER

2007 yılından beri, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, her 7 Kasım sabahında, Sarıkamış’a yardım götürürken Kandilli-Ereğli açıklarında Ruslar tarafından batırılan üç kuru yük gemimizde şehit düşen askerlerimiz için bir tören düzenliyor. Bezm-i Alem, Bahr-i Ahmer ve Mithat Paşa adlı yük gemilerimizin batıkları da Bingür Hocamızın yönlendirmesi ile bulundu.

Enver Paşa’nın emriyle hazırlanan ve yazlık elbiselerle Allah-ü Ekber Dağları’na gönderilen askerlerimize kışlık elbise, 3 bin asker, 3 keşif uçağı, Kafkasya’daki Türkleri örgütleyerek isyanlar çıkartmak üzere eğitilmiş Teşkilat-ı Mahsusa elemanları taşıyan 3 kuru yük gemisi, 6 Aralık sabahı gizlice yola çıkarılmıştı. Kuraldır, askeri personel taşıyan yük gemilerine, herhangi bir saldırı olasılığına karşı, savaş gemileri eşlik eder. Nedendir bilinmez, Enver Paşa, İstanbul’dan Trabzon’a askeri personel ve malzeme taşıyan 3 yük gemisini Donanma Komutanlığı’na haber vermeden yola çıkarmıştı. 6 Kasım 1914’te yola çıkan 3 yük gemimiz 7 Kasım 1914 sabahında Kandilli-Ereğli açıklarında Rusların savaş gemileri tarafından batırıldılar.

Bu olay, Sarıkamış Savaşı’nın kaybedildiği, Osmanlı İmparatorluğu’nun kaderinin döndüğü tarihti.

Enver Paşa bu 3 gemiyi Donanma Komutanlığı’ndan niçin saklamıştı? Gemilerin yola çıktığını kim, neden, nasıl Ruslara duyurmuştu? Bu can alıcı sorular da bir gün gerçek yanıtlarını bulacaktır. Her 7 Kasım sabahında, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nca, Kandilli-Ereğli açıklarında Bezm-i Alem, Bahr-i Ahmer ve Mithat Paşa gemilerinde hayatlarını kaybeden şehitlerimizin ruhunu şadetmek adına düzenlenen törenlerde de Bingür Hocamızın imzası vardır.

“Sarıkamış Bir Destandır”

Tarihimizin çok önemli bir sayfası olan Sarıkamış Savaşı, yıllar yılı Allah-u Ekber Dağları’nın karları ve buzları altında örtülü kaldı; birinin gelip 90 bin şehidin üzerini örten bu kalın buz tabakasını kırıp kaldırmasını bekledi.

Tarihimizin bu çok önemli derslerle dolu sayfasını bir tarihçi değil, bir tıp adamımız aydınlattı. Prof. Dr. Bingür Sönmez yıllarca çalıştı, didindi, Sarıkamış ile ilgili bilgiler, belgeler topladı. Kitaplar yazdı, “SARIKAMIŞ BİR DESTANDIR”, “SARIKAMIŞ’A VARMADAN” ve “SARIKAMIŞ ESİRLERİ – KARDEŞ BAKÜ HALKININ KÖMEĞİ” başlıkları altında konferanslar verdi; konunun milletçe benimsenmesi için eline geçen her fırsatı değerlendirdi.

Prof. Dr. Bingür Sönmez Sarıkamış şehitlerine gerçekten gönül vermişti. Her fırsatta verdiği konferanslarında Sarıkamış gerçeğini anlatırken hem ağladı, hem ağlattı. Gözlerden gönüllere akan gözyaşları Allah-u Ekber Dağları’nda donarak can veren 90 bin vatan evladının üzerini örten buz tabakalarını eritti, Sarıkamış Destanı gün yüzüne çıktı. Bingür Hoca, ders kitaplarında iki üç satırla geçiştirilen olayın, aslında, tarihimizin ders almamız gereken çok önemli bir sayfası olduğunu ortaya koydu.

Bugün 7’den 70’e herkes Sarıkamış’tan söz ediyor

Bugün 7’den 70’e herkes Sarıkamış’tan söz ediyor, Sarıkamış şehitleriyle kucaklaşabiliyorsa, bunu, gerçekleştirdiği 12 bin kalp ameliyatı ile bir dünya rekortmeni olan bir bilim adamımıza, Prof. Dr. Bingür Sönmez Hocamıza borçluyuz.

Başkan Suha Dengizek Bingür Hocaya teşekkür etti ve plaket verdi

Erzurumlular Eğitim, Kültür  ve Yardımlaşma Vakfı Başkanı Suha Dengizek, “ Bu günkü program davetimize ameliyatını bırakarak teşrif eden sayın Prof. Dr. Bingür Sönmez Hocamıza bu nezaketli davranışından dolayı vakfımız adına çok teşekkür ederiz. Gerçekten çok önemli bilgiler paylaştı ve kendisinin de bir Erzurum’lu olmasından dolayı guru duyduğumuzu belirtmek isterim” dedi.

Toplantı sonrası vakıf tarafından davetlilere etli pilav, ayran, börek ve tatlı ikram edildi.

Kenan Gülerci

Galeri
📆 05 Nisan 2012 Perşembe 19:43   ·   💬 1 yorum   ·   ⎙ Yazdır

“Herefene’de, Bingür Hoca’dan Sarıkamış destanı!” için bir yanıt

  1. N. Adem ADIYOK dedi ki:

    Tarihe sevdali bir Amerikaliya rasladim, bana Enver Pasayi anlatti. Söylestik, demiyorum; cünkü ben sustum adam konustu.
    – Ne yapiyorsun, dedi; “halimi hatirimi” sorar gibi.
    – Ögleye dek yargiliktayim, durusmalar; sonra burada büroda ceviri yapiyorum, dedim, demez olaydim.
    – Biliyor musun, dedi. Sarikamis’tan bir profesör, Internet’te bir aciklama yapmis, benim ilgimi cekti, candamarimdan bir olta gibi…
    Tasviri/betimlemesi böyle, fakat ne demek istedigini kavradim. “Canevimden vurdu beni” demek istiyor, bizdeki deyimlerle bagintisini kurarsak.
    – Seni, Ortacag’da dinleseler cadi deyip iceri atarlardi, dedim.
    Gülmedi.
    – Öyle düsünen de olabilir; ben ona bakmam. Bu Ipek Yolu gibi bir profesyonel sevda yoludur; devsire derleye gidiyorum.
    – Hocam, benle ilgisi ne?
    – Kars’a gidersen…
    – Gittim varsayalim…
    – Yasayan tarihcilerle konusursan, ellerindeki kalitlari resmi müzelere devretsinler, ki uluslarasi enstitüsyonlar/üniversiteler de inceleme olanagi icin basvursunlar, hem gezi hem de bilim…
    Icimden, “Keyfi misin; verir vermez!” dedim ama distan renk vermedim;
    – Sizi ceken bir yazi mi okudunuz?
    – Izledim; bircok kanallarda özellikle bir ögretim görevlisi anlatiyor; yanimda da türkce bilan insanlar vardi… Duyduk; “Enver Pasa ile bilinenler bilinmeyenler var.. Orta Asya diktatörlüklerinin kucagina kacmasaydi Sarikamis’ta insan da, baska bir canli da kalmazdi”, diyen var demeyen var. Bir de bilimsel kalitlar var, beni otorite sananlar getirip emanet ettiler.. emanet diyorum, cünkü bilimsel belgenin bireysel sahibi olmaz…”
    Öyle mi konusmus; ben hic duymadim!
    – Hocam türkce konusalim, lütfen; türkce biliyorsun..
    – Keske bilsem; bir dakka oturmam öyle duyarsiz…
    Ulaa, bana duyarsiz dedi; öyle oturmak mi olur, derken koltugumu isaret etti… Neyse, bilim adamina darilmak gücenmek olmaz…
    Büfemde bir gügüm var bir de sahte gümüs isleme desti, gözüne takildi… Bakti bakti,
    – Bunlari veriyorlar, köylerde; plastik aliyorlar… Amerika’ya ilk cikan isgalciler de boncuk vermisti; daglari ovalari aldilar…
    Agzim biraz daha acik kaldi..
    – Sen bizim köyleri de görmüssün…
    – Hayir! Benzer kültürlerin baltalandigi yöreleri gördüm, oradan kiyaslama…
    – Hocam sanirim ben o profesörün soyadini biliyorum; SÖNMEZ;adi da…
    – Bana ad degil belgeleri gerek..
    – Sana niye versin?
    Ìstemeden agzimdan kacti…
    – Anlamadin, dedi. Tarih oku!
    – Oku ne demek, gel birlikte gidelim seni görüstüreyim!
    – Sen isine bak, dedi. Ben izlediklerimi bilgisayar arsivine aliyorum, cevirisini yaptirip dagarcigimi zenginlestiriyorum..
    – Neler biriktirdin, örnegin?
    – Der miyim! Belgesel yayin yapan TV kanallarindan izle; o kanallara tarih satiyorum. Yanitini bulamadigim sorular var daha!
    – Sor iste bana!
    – Ìsine bak sen, dedi gitti!
    Kostum arkasindan, yolcu etme bahanesiyle…
    – Sen ne profesörüyüm demistin.
    – Demografik olaylar…
    – Senin gibi daha var mi?
    – TV programlari hazirlayan profesör mü?
    – Yok! Bana ne TV’den… Kars ve benzeri yörelerle ilgilenen… Böyle senin gibi türkce de anlayan ama inkar eden, sözde nükte yaptim.. Kizdi mi, ne! Celik gibi surat var adamda…
    – Var! Git, Sheraton oteline, henüz Stockhom’den ayrilmadiysa bul; bu kartvizitimi göster, senle bir kahve icmesini basarirsin, belki…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

ERZURUM'DA HAVA

ERZURUM
Esentepe Avrupa Konutları
YENİ SAYI

YAZARLAR

RÖPORTAJLAR

ANKET

Üzgünüm, şu anda etkin anket yok.

BAĞLANTILAR