Öztürk Akkök yazdı…
“Geçen gün postadan bir tebliğ zarfı çıktı. Erzurum 3. Noterliği’nden gönderilen zarftan çıkan 3 sayfalık yazının başında “cevap ve tekzip metni” yazıyordu.
Gönderen Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Küçükler’in vekili avukatlarmış.
***
Postadan zaman zaman gelen böylesi “sürpriz” zarflar hep merak çeker ya…
Ben de merak etmedim değil.
Zarfı açtım, gözüm doğal olarak önce yazının başlığındaki “tekzip” ifadesine takıldı.
***
Gerçi “tekzip”ten önceki kelime “cevap”tı…
Ama niye yalan söyleyeyim, mesleki refleksden olsa gerek, ister istemez önce o “itici kelime” çekti dikkatimizi.
***
Siz, hakkınızda yazılan bir habere ilişkin açıklama yapabilir, “cevap hakkım doğdu” diyebilirsiniz.
En doğal hakkınızdır bu.
Ama, “ben haberi tekzip ediyorum” diyemezsiniz!
Çünkü böyle bir yetkiniz yoktur sizin. Mahkemeden alırsınız o kararı. Yetki, sulh ceza hakimlerindedir, verir ya da vermezler.
Onların bileceği bir iş…
Avukatın, savcının, gazetecinin hele de noterin işi değil bu.
***
Sahi nedir tekzip?
Ezbere konuşmanın alemi yok.
Açar kitabı bakarsınız, ya da en kolay şekliyle internette karşınıza çıkan onlarca siteden birisinden öğrenirsiniz ne olduğunu.
Her ne kadar mesleğim icabı “tekzibin” yalanlama olduğunu bilsem de, yine girdim internete ve tam şekliyle öğrenmeye çalıştım.
***
Bilgisayar ekranının karşısında çıkan ilk sayfada şöyle yazıyordu:
“-Kamuoyunda ‘tekzip’ olarak bilinen kelimenin yasal karşılığı cevap ve düzeltme hakkıdır. Kelime olarak Arapça (kizb’den) türetilmiş tekzip; yalanma, yalan olduğunu söylemedir.”
***
Bu açıklamadan yolya çıkarak, bir sonuca varmak gerekirse eğer…
Demek, 19 Kasım 2012 tarihli Ekspres’in manşetinden verdiğimiz “Kelepir fiyatına bilbord” haberi “yalanmış!”
***
Her ne kadar biz o haberi manşete taşımadan evvel ilgilisinden “doğru” bilgiyi ve teyidi almış olsak da, “tekzip ediyoruz” uyarısıyla “acaba hata mı etmişiz?” diye düşünmekten alamadık kendimizi.
***
Noter aracılığıyla gönderilen “cevap ve tekzip yazısı”nın ilk sayfasında, dikkatli biçimde haberin ayrıntılarına yer verilmiş…
Birinci sayfadan haberi “Kelepir fiyatına bilbord” başlığıyla vermişiz denmiş, ki, doğru…
5’inci sayfadan bu kez “Akla zarar ihale” başlığı ile haberi genişçe duyurmuş, sonraki hafta bu köşeden de “Cevap arayan sorular” adı altında geniş bir yazı yazmış ve bilgi beklediğimizi ifadeye çalışmışız ki, bunlar da doğru.
***
Belli ki arkadaşlar, gazeteyi iyi okumuş, etüd etmişler.
Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Küçükler ve avukatlarına önce yazılanları ciddiye aldıkları ve de açıklama gönderdikleri için teşekkürlerimi sunuyorum.
En azından incelik göstermişler.
***
Bir başka teşekkürüm daha var ki, bu hepsinden önemli.
***
Sayın vekil avukatlar, bilbord ihalesinin yıllığı 300 bin liradan yapıldığını doğrulamış, “ancak” dedikten sonra detaya girmişler.
***
Ne başlık atmışız biz:
“Kelepir fiyatına bilbord!”
Yetmemiş, “bilbordların yıllığı kaç paradan gitti?” diye sormuş, sorduğumuz sorunun cevabını da “yıllığı 300 bin liradan” diyerek yine biz vermişiz.
***
Buraya kadar olan kısımda var mı bir hatamız, bence yok!
Peki hatayı nerde yapmışız?
Meğer detayda çok şeyler varmış, sorup öğrenmeliymişiz.
***
Bir görüştür bu, belki bizim de eksikliğimizdir, sormalıydık.
Sormadık…
Ayıp etmişiz!
Şimdi sormamız gereken soruyu sormuş gibi yapıyoruz…
Çünkü, verilmiş bir cevap var!
İşte vekil avukatların “tekzip” metni ile gönderdikleri cevap:
***
“- Bu ihale sadece bir kiralama işi olmayıp, ihale sözleşmesinin 1. maddesinde de belirtildiği üzere; ihaleyi kazanan ve sözleşmeyi imzalayan şirket, özellikleri teknik şartnamede tanımlanan 110 adet otobüs durağı, 200 adet raket ve reklam panosu, 5 adet afiş değiştiricili raket reklam panosu, 15 adet sabit megalight, 10 adet afiş değiştiricili megalight, bir adet döner silindirik reklam kulesi, 5 adet kent bilgi sistemi, 10 adet kule pano, 250 adet bilbord yapım ve montajını da gerçekleştirecektir.”
***
İnanılmaz!
Bu Ekspres Gazetesi için hazırlanan bir açıklayıcı bilginin ötesinde, ihaleyi alan firmaya tanınan kolaylık ve geçilen kıyağın resmen itirafı.
***
Büyükşehir, ihaleyi alan şirkete, kazancı tamamen kendilerine kalacak 110 otobüs durağı, 200 raket, 250 de bilbord kurma imkanı sağlamış.
Hani ne derler:
Balınan, yağ!
Böyle ihaleye can kurban.
***
Aynı zamanda kendisi de bir hukukçu olan Avukat sayın Ahmet Küçükler’e ve vekil avukatlarına, Ekspres’in kimseye iftira atmayacak kadar dürüst ve doğru habercilik yaptığını, dolaylı yollardan ve farkına varmadan onayladıkları için çok teşekkür ediyorum.
***
Bize böylesine kıyak geçen arkadaşlara kuru kuruya “teşekkür” etmek olmaz.
En iyisi mi, biz de bir hesap yaparak, borcumuzun karşılığını ödemiş olalım!
***
Hesaplamayı tamamen verilen rakamlardan yola çıkarak yapalım bakalım ki, ihaleyi ikinci kez 10 yıllığına alan firma ne kazanacak?
***
Erzurum’da bir bilbordun haftalık kirası normalde 200, raketin ise 100 liraymış. Ancak bu rakamlar pazarlık sonucu hayli aşağıya çekiliyormuş.
Beni işin pazarlık kısmı ilgilendirmiyor.
Bir fiyat vereyim ve diyeyim ki, bilbordun haftalık kirası 100, raketinki de 50 lira!
***
Otobüs durakları dahil kaç raketimiz var: 310 adet…
Bilbord sayımız ise, 250 tane.
***
310 raketin bir bölümünün yıl içinde bir süre boş kaldığını varsa-yalım ve raket sayısını 250, bilbord sayısını da 200’e düşürelim.
Ben sayıyı izniniz ile daha azaltıp, 200 raket, 150 de bilbord üzerinden hesaplamamı yapayım!
***
150 raketin 50 liradan haftalık getirisi 75 bin, yıllık getirisi 390 bin, 150 bilbordun haftalık getirisi ise 15 bin, yıllık getirisi de 780 bin lira tutar.
İkisinin toplamı eder size bir milyon 170 bin, eski parayla da bir trilyon 170 milyar lira!
Erzurum’da bir de önceden yapılma 800 kadar bilbord ve raket var ki, onların hesaplamasını da yaparsak, altından kalkamayız işin.
En iyisi mi biz susalım, varsa hatamız yeni tekzipler bekleyelim!
Öztürk Bey’e teşekkürlerimi iletirim şehir halkı adına. Ahmet Küçekler’in yaptığı hemen hemen bütün yatırımlarda sorulacak o kadar soru, hesap verilecek o kadar madde var ki…Bunlardan biri de bibord’lar elbette. Avmet Bey, bir hukukçu…Velahki sizin dediğiniz gibi ‘birilerine peşkeş’ çekilmedi…Bir belediye başkanının yapacağın en güzel icraat, gelen tepkileri dikkate alıp yeniden ihale yapmasıdır. Ve bu sefer ihaleyi de yerel medya üzerinden duyurmasıdır. Geçen yıl firmanın kira süresi bitmiş ama Ahbet Bey, bir yıl uzatmıştır…Sonra bir ihale oluyor ve komik bir rakamla aynı şirket alıyor….İyi de şunu da sormak lazım aslında ‘garip guraba’nın hakkını her defasında savunan Sayın Başbakanımız Erdoğan, Erzurum’da ki pisliklerden nasıl haberdar olmuyor, pisliğin kokusunu kimse nasıl hissetmiyor bu da ilginç…