İşin kolay yanıdır, bir olayda karşındakini suçlamak. Olay ne olursa olsun hep sen haklısındır. Karşındaki seni anlamamış, yaptıklarının kıymetini bilmemiş, hatta tek tavırla seni sırtından vurmuştur. Ne geçmişte yapılanların nede senin için verdiği mücadelenin hiçbir önemi kalmamıştır. Yanlış insana güvenmiş, onca yılını heba etmişsindir. Tek çırpıda karşındakini karalamış, o insanı defterden silmişsindir. Bu kimi zaman bir dost, kimi zaman bir eş, kimi zaman bir kardeştir. Kimi zaman da bir sevdiceğindir.
Oysa herkes tabir yerindeyse malını tanır. Karşısındaki kişinin ne olduğunu bilir. Sadece egolarımızı yenemeyip bekletilerimiz yerine gelmediği için insanları çizeriz. Asla kendimizde kusur bulmayız. Biz Türkler empatiyi asla sevmeyiz. Oysa dinimizin gereği değilmidir hoşgörü…
Hayatımızın hiçbir evresinde karşımızdakinin duygularını önemsemeyiz. Zira bizim hislerimiz daha önemlidir. Yaptığımız her iyilikte mutlaka karşılık bekleriz. O benim düğünüme gelmedi, bende gitmen mantığını güderiz. Dostlarımızın hatasını ararız ve bize yapılan en küçük hatayı deve yapıp insanları kategorize ederiz.
Bunları niye mi yazıyorum. Gerek sosyal paylaşım sitelerinde, gerekse ikili sohbetlerde insanların son günlerde tek konusu bu. Herkes o kadar iyiki, sanırsınız melek. Dünya da bir onlar mükemmel, suçladıkları insanlar hep ihanet şebekesi.
Elbette hepimiz bu kargaşa dünyasında ciddi hatalar yapabiliriz. Birilerini kırarız, incitiriz. Ama hatamızı telafi etmek için uğraşmıyor ve kendimizi sorgulamıyorsak hatanın kralını yapmış oluyoruz.
Herkeste garip bir kibir, ben olma duygusu ve saçma bir gurur var. Bu yapı Doğu’da biraz daha fazla. Önce kendimize kartondan bir kahraman yaratıyor, sonra o kahramana gaz veriyoruz. Bir gün geliyor o kahramanı alaşağı ediyoruz. Bunu niye yapıyoruz? Dürüstlüğün meziyet sayıldığı günümüzde o kıymetli sahabeler kalksa “bunlar nasıl Müslüman “diyecek. Hele bu vatan için şehit düşen ecdadımızın neler düşüneceğini hiç hesaba katmıyorum.
Konunun özü şudur ki, kimse kimseden üstün değildir. Kimse bu şartlarda masum değildir. Para kimseyi adam yapmaz, ?parasız insan gereksiz insan’ hiç değildir. Kişileri görüntüleri değil, karakterleri sevdirir. Dünya hor görmekle değil, hoş görmekle geçer.
Menfaatlerin tavan yaptığı günümüzde kimse kimseye ne yardır, nede dost. Herkes kalbini bilir.
Çok güvendiğin dostuna bir kez sert yap, bakalım seni bir daha arayacak mı? Ego denen o duyguyu yenemediğimiz sürece, bizi biz yapan değerimiz hiçbir zaman olmayacak. Herkes herkesi üç lira için satacak. Satamayan insanlar tedavülden kalkacak.
Aile kavramının bile her geçen gün çürüyüp gittiği bu şehirde kardeş kavgası yaşanırken, elin adamından ne bekler insan. Bildiğim bir gerçek var ki ?tek hatalı benim nefsimdir’ diğerlerini bilmem. İnsanları severim, çok da güvenirim. Biri yanlış çıksa da mutlaka biri doğru insandır. Yaşanan her acıyı tecrübe diye görüp, canını yakan her kişinin hain olmadığına inanmak hayatı daha yaşanır hale getirecektir. Gurur denen o saçma düşünceyi bırakmadıkça ne bir insana çare oluruz, nede gelecek nesillere örnek.
Bir yanıt yazın