MENÜ ☰
Büyük Erzurum Sofrası
Erzurum Haber Gazetesi » Eğitim, Flaş, Genel, Göze Çarpanlar, Kültür-Sanat, Manşet, Röportajlar, Toplum » ERZURUM’UN KARA GÜNLERİ – 1 ( Rus İşgali Altındaki Erzurum )
ERZURUM’UN KARA GÜNLERİ – 1 ( Rus İşgali Altındaki Erzurum )


Erzurum’un düşman işgali altında olduğu dönemi anlatan güzel bir yazı dizisini gazetemiz okurlarıyla paylaşıyoruz.

Bu makale Alparslan KOTAN tarafından kaleme alınmıştır.

Sarıkamış Harekatı, düşman kuvvetlerinin arkasına dolanmayı hedef alan askeri açıdan başarılı bir harekat planı olmasına rağmen, zaman ve iklim şartları gibi stratejik faktörlerin yeterince iyi değerlendirilememesi dolayısıyla Türk ordusu için büyük bir yenilgiyle sonuçlanmıştır. Sarıkamış’ta alınan bu büyük yenilgi, Rus Genelkurmayı tarafından “Batı Ermenistan’ı ve Anadolu’yu koruyan, Mavera-yı Kafkasya ile Küçük Asya’nın iç bölgelerine giden en güzel yolların kesiştiği en sağlam noktada bulunan” şehir olarak değerlendirilen; İngiliz The Times Gazetesi tarafından ise “ Türklerin Asya topraklarının anahtarı” şeklinde değer atfedilen Erzurum’un Rus istilasına açılması sonucunu doğurmuştur. ( Şahin ve Yavuz, 2007: 31-38 )

Sarıkamış’ta kazandığı büyük zaferin ardından bölgede stratejik noktaları bir bir ele geçiren General Nikolai Nikolayevich Yudenich komutasındaki Rus karargahı, 1916 yılı başlarında Erzurum mevzileri üzerinde yaptırdığı keşif uçuşlarından elde ettiği görüntüler hakkında yaptığı değerlendirmeler neticesinde, Erzurum’u savunan Türk ordusunun güçlü bir askeri harekata karşı yeterince hazırlıklı olmadığı kanaatine vararak, Erzurum üzerine taarruz kararı almıştır. 1916 yılının Şubat ayında gittikçe yoğunlaşan Rus taarruzuna karşı Türk kuvvetleri tarafından büyük bir direniş gösterilmiş ve hatta Rusların yaptıkları havadan keşif faaliyetleri sırasında iki Rus uçağı Türk birlikleri tarafından düşürülmüştür. ( Dilek ve Taşkesenlioğlu, 2011: 84-85 ) Yapılan cansiparane mücadelelere rağmen Erzurum’un son yedi adet istihkamı da Ruslar tarafından işgal edilmiş ve Rus I. Kafkas Kolordusuna ait 39. Avcı tümeninin ilk alayı 16 Şubat 1916 Çarşamba günü sabah 7 sularında Kars Kapı’sından geçerek Erzurum’a girmiştir. ( Kocagüney, 1942: 163; Yüksel, 2008: 261 ) Muratpaşa Camisi imamı Hacı Fehim Efendi,  Delail-i Hayrat kitabının kapaktan sonraki boş sayfasına bu acı günü şu ifadelerle not etmiştir: “ Rus keferesinin Erzurum’u aldığı tarih: 3 Şubat 1332 Çarşamba” … ( Başar, 1974: 97 )

 

Türk ordusu Erzurum’dan çekilirken topçu subayı Binbaşı Nuri Bey cephaneliklerin yok edilmesi göreviyle Erzurum’da bırakılmıştır. Bu plan dahilinde Harput Kapısı’nda bulunan ve içerisinde çok miktarda kara barut bulunan bir cephaneliğin patlatılması sonucu şehirde büyük hasar meydana gelmiştir. Patlamanın etkisiyle civardaki birkaç ev yıkılmış ve hatta fırlayan taşlar Çırçır mahallesine kadar ulaşarak insanların yaralanmalarına sebep olmuştur. Çifte Minareli Medrese, Kale Mescidi, Taş Ambarlar, İstanbul Kapı ve Kars Kapı’da bulunan cephaneliklerinde bu plan çerçevesinde yok edilmesi planlanmıştır. (Kocagüney, 1942: 161 ) Yapılan bu ilk denemenin istenmeyen sonuçlar doğurması ve halkın tarihi eserlerin havaya uçurulması fikrine karşı çıkması neticesinde bu fikirden daha sonra vazgeçilmiş; Çifte Minareli Medrese ve Kale Mescidi dönemin Meclis-i İdare Başkatibi Hüseyin Çamaşırcı ve Marancı Tevfik Efendi tarafından yapılan organizasyonla boşaltılmıştır. ( Başar, 1974: 92 ) Türk ordusu tarafından cephanelik olarak kullanılan Çifte Minareli Medrese’ye ve Kale Mescidi’ne, Erzurum’a giren Rus kuvvetleri tarafından el konulmuş ve bu tarihi yapılar, Ulu Cami ile birlikte yine cephanelik olarak kullanılmıştır. ( Başar, 1974: 97 )

Türk sancakları, Ruslar tarafından ele geçirilmiş,

Ruslar’ın Erzurum’u işgalinde yaşanan en hazin hadiselerden birisi Türk sancaklarının Ruslar tarafından ele geçirilmiş olmasıdır. Erzurum tabyalarında ve kalesinde bulunan Türk sancaklarından dokuz tanesi Erzurum’a giren Rus birlikleri tarafından ele geçirilmiştir. Ruslar ele geçirdikleri Türk sancaklarının fotoğraflarını çekmişler ve sinema görüntülerini almışlardır. Bu görüntüler gerek Ruslar gerekse müttefikleri tarafından propaganda amaçlı olarak kullanılmıştır. Rusların sancaklar üzerinden yaptıkları propaganda faaliyetleri bununla bitmemiş, sancaklar ilk önce Tiflis’e götürülerek burada halka sergilenmiş, daha sonra ise Erzurum’a ilk giren Rus komutanı Konieff tarafından Rus Çarlığı’nın başkenti Petrograd ( St. Petersburg )’a götürülürek Rus Çarı’na sunulmuş ve 11 Mart 1916 tarihinde ise Petrograd sokaklarında gezdirilmiştir. ( The Grey River Argus, 1916; The Graphic, 1916; Dilek ve Taşkesenlioğlu, 2011: 86; Şahin ve Yavuz, 2007: 49 )

Erzurum’a yerleşen Rus birlikleri tarafından daha sonra ilk iş olarak sokağa çıkma yasağı ilan edilerek şehirdeki bütün evlerde arama yapılmıştır. Erzurumlu Ermeniler’in mihmandarlığında yapılan ve şehrin önde gelen isimlerinin evlerinden başlatılan bu arama faaliyetlerinde Ruslar tarafından, evlerde bulunan silah, cephane, kılıç, kama vb. gibi ne kadar malzeme varsa hepsi toplanmış, bir namlık dahi bırakılmamıştır. ( Başar, 1974: 97 ) 29 Nisan 1916 tarihinde halkın elindeki silahları toplamak bahanesiyle yapılan bu aramalar sırasında, halkın yıllardır biriktirdiği mücevheratı, parası ve eşyası Erzurum’daki bütün evlere tek tek giren Ruslar ve beraberlerindeki Ermeniler tarafından yağma edilmiştir. ( Som, 2005: 102 ) Ertesi gün ise Ruslar tarafından şehrin her mahallesine Ermeni tellallar çıkarılmış, Erzurum halkına sokağa çıkma yasağının kaldırıldığı bildirilmiş ve “artık büyük Çar’ın uyrukları olan Erzurum’luların güven altında oldukları” duyurulmuştur!.. ( Tipi, 2006: 189 ) Bu aramalar sırasında Ruslar tarafından eli ve beyni silah tutabilecek nitelikte görülen kişiler Köse Ömerağa Camisi’nde toplanmış ve burada toplanan yaklaşık 600 kişi tutuklanarak Rusya’ya sürgüne gönderilmiştir. ( Başar, 1974: 104 )

 

Ermeniler tarafından Ruslar’a ihbar edilen bazı Erzurumlular ise, kendilerine casusluk ve sabotajcılık suçu isnat edilerek ve halka gözdağı vermek gayesi de güdülerek Erzurum kalesinde asılmışlardır. ( Başar, 1957: 17; Başar, 1974: 90,97; Hürbaş, 1978: 77 ) Asılan Erzurumluların sayısını Ahmet Hürbaş yedi kişi, Mevlüt Yüksel, 1918 tarihli “Erzurum Vilayeti’nde Vuk’u Bulan Ermeni Mezalimini Tahkik Heyeti’nin Raporu”na isnaden yine yedi kişi,  Zeki Başar sekiz kişi, Mehmet Nusret Som ise onbir kişi olarak vermektedir. ( Hürbaş, 1978: 77; Yüksel, 2008: 267; Başar, 1982: 31-32; Som, 2005: 102 ) Ruslar tarafından asılan Erzurumlular’dan bugün isimlerini bildiklerimiz şunlardır: Kumludereli Hasan Bey, Veyisefendili Fırıncı Emoç, Komisli Ali, Selim oğlu Sabri, Cemal Efendi, Evyıkan oğlu Şükrü, Düyunu Umumiye Katibi Mümtaz Bey… ( Başar, 1982: 31-32 )

 

Türk ordusunun Erzurum’un daha batısında, Kopdağı – Mama Hatun hattına çekilmesini müteakip Erzurum’un coğrafi ve stratejik konumunu daha yakından inceleme fırsatını bulan Rus Kafkas Ordusu Komutanlığı Erzurum kalesinin daha güçlü şekilde tahkim edilmesine karar vermiştir. Kars kalesinin topçu komutanının da dahil edildiği bir komisyon kurulmuş ve bu komisyon Nisan ayı içerisinde karların kalkmasıyla uygulanacak bir tahkimat planı hazırlamıştır. Yapılan plan Mayıs ayında uygulamaya konulmuş ve yedi ay süren bir çalışma sonucunda Ruslar’ın Erzurum tahkimat planı başarıyla tamamlanmıştır. Tümgeneral Vehbi Kocagüney, “ Erzurum Kalesi ve Savaşları” isimli eserinde Rusların 1916 yılının Mayıs ayında başlayan ve yedi ay süren bu hummalı çalışmalarını “ Bu işler bizim 914 – 915 yıllarının iki yazının oniki ayında başarabildiğimiz işlerden aşağı değildi.” şeklindeki sözleriyle değerlendirmiştir. Türk ordusu Erzurum’dan çekilirken yalnızca 36 Mantelli topu koşum hayvanlarıyla çekilerek Erzincan’a yollanabilmiştir. Bırakılan 200’den fazla topun 65 tanesi Ruslar tarafından kullanılmaya uygun görülmüş ve Erzurum kalesinin yeni cephe planlamasında değerlendirilmiştir. Şehrin tahkimatını iyice güçlendirmek isteyen Ruslar tarafından bu amaçla Erzurum’a 322 adet top getirilmiştir. Sarıkamış’a kadar trenlerle getirilen toplar buradan Erzurum’a ise binlerce manda ile çekilmiştir. Türk ordusundan ele geçirilen 65 top ile top sayısını 387’ye çıkaran Rus ordusu böylelikle Erzurum kalesinde kurduğu 75 top bataryası ile kilometre başına top sayısını 7’ye çıkarmıştır. Türk ordusu ise Erzurum kalesine kilometre başına 5 – 6 top koyabilmiştir. ( Kocagüney, 1942: 163-171 )  

 

 

Gerek işgalin kış mevsimine rastlayan ilk aylarında yapılan yol açma çalışmalarında, gerekse yukarıda zikrettiğimiz tahkimat planı gereğince yapılan bütün işlerde Erzurum ahalisi Ruslar tarafından yoğun olarak çalıştırılmıştır. Şehirden topladıkları kazma ve kürek kullanabilecek güçte olan insanları zorla çalıştıran Ruslar, çalıştırdıkları insanlara gündelik olarak 3-4 manat yevmiye verdikleri gibi, bazı zamanlarda çay ve şeker de vermişlerdir. ( Başar, 1974: 93, 107 ) Rusların çalıştırmaya götürdükleri Erzurumlular’a karşı sergiledikleri kısmen hakkaniyetli olarak değerlendirilebilecek bu tavırları, Ruslar’ın Erzurum’u terk etmelerini takip eden günlerde Erzurum halkının, Ermeniler’in kendileri hakkında yaptıkları sinsi katliam planlarından şüphelenmemelerine sebep olacak ve bu sebeple Yanıkdere gibi büyük bir katliamın yolunu açacaktır.

 

Ruslar Erzurum’da bulundukları zaman diliminde Erzurum’un geleneksel şehir kültürüne de birçok hususta olumsuz etkilerde bulunmuşlardır. Erzurum sivil mimarisi 20. Yüzyıl boyunca yaşayacağı Vandalizm’in ilk darbesini Ruslar’ın elinden yemiştir. Birçok Erzurum evi Rus birlikleri tarafından yakılıp yıkılarak, evlerin enkazından çıkan odunlar Rusların Askeri hastanelerinde ve karakol merkezlerinde yakacak olarak kullanılmıştır. ( Hürbaş, 1978: 75-76 )

Ruslar’ın şehirde korku saldıkları kesimlerden biri ise kitap ve kütüphane sahibi aileler olmuştur.  Ruslar silah aramak bahanesiyle girdikleri evlerde gördükleri kitaplara el koymuşlar ve bu kitapları imha etmişlerdir. Evlerinde kitap ve kitaplık olan aileler ise psikolojik baskı altına alınmış ve kovuşturmaya tabi tutulmuşlardır. Kitap ve kütüphane sahibi Erzurumluların psikolojik baskıya maruz kalmaları ve kovuşturmaya tabi tutulmaları üzerine bazı Erzurumlu aileler de evlerindeki kitaplıkları yakmak yolunu seçmişlerdir. Azerbaycan Türkleri’nin Bakü Müslüman Cemiyet-i Hayriyesi vasıtasıyla yaptıkları yardımlar kapsamında Erzurum’a gazete, dergi ve kitap getirmeleri de bir süre sonra Ruslar tarafından yasaklanmıştır. ( Hürbaş, 1978: 80 )

 

Erzurum’da bulunan dini teşekküller Ruslar tarafından korunmuş ve teşvik edilmiştir. Halkın dini vecibelerini yerine getirmesine hiçbir şekilde karışılmadığı gibi aksine özellikle Cuma namazı vakitlerinde çarşılarda ve sokaklarda dolaşan, kahvehanelerde oturan Erzurum halkı ellerinde kırbaç ve sopalar bulunan Rus polisleri tarafından zorla camilere sevk edilmiştir. Ramazan ayında sahur ve iftar topları yine Ruslar tarafından atılmıştır. Ruslar’ın halkın dini inançlarına gösterdikleri bu müsamaha Erzurum halkı içerisinde Rus generallerinin ve papazlarının gizli Müslüman olduklarına dair efsanelerin yayılmasına yol açmıştır. Dini inançlara saygı gösteren ve hatta ibadet için halkı zorlayan Ruslar tarafından Erzurum’da başarısızlıkla neticelenen misyonerlik çalışmaları da yapılmıştır. Bu amaçla birkaç yüz kişilik genç papaz kafilesi Erzurum’a getirilerek Erzurum halkına hristiyanlık propagandası yapılmıştır. Genç papazların propaganda çalışmaları bir süre sonra Erzurum halkı için alay ve eğlence konusu haline gelmiş ve papazlar Rusya’ya geri çağrılmıştır. ( Hürbaş, 1978: 77-78 )

Erzurum’u işgal ederek Anadolu’nun içlerine ve oradan da Akdeniz’e inme planları yapan Rusya’da 1917 yılı Mart’ında meydana gelen ihtilal ile Çar devrilmiş ve yerine geçici bir hükümet kurulmuştur. 9 Mayıs 1917 tarihinde aldığı acil bir siyasi kararla Rusya’nın işgalinde bulunan Doğu Anadolu’daki sivil idareye Ermenilerin atanmasını uygun gören geçici hükümet, Rusya’nın içinde bulunduğu krizleri aşamamış ve 8 Kasım 1917 tarihinde Halk Komiserleri Konseyi Rusya’nın yönetimine el koymuştur. Sovyet Hükümeti aynı gün yaptığı çağrı ile Rusya’nın savaş halinde bulunduğu ülkelere kayıtsız şartsız barış teklifinde bulunmuştur. Yapılan görüşmeler neticesinde 18 Aralık 1917 tarihinde Sovyet Hükümeti ile Osmanlı Devleti arasında Erzincan’da imzalanan anlaşma ile Ruslar’ın Doğu Anadolu’dan ve Erzurum’dan çekilme süreci başlamıştır. ( Demirel, 1996:76-78)

 

 

 

 

 

 

KAYNAKÇA

 

________, The Keys Of Erzeroum, The Grey River Argus, 26 May 1916.

________, The Graphic, 15 April 1916.

BAŞAR, Zeki. Ermenilerden Gördüklerimiz, Atatürk Üniversitesi Yayın No: 354, Ankara, 1974.

BAŞAR, Zeki. Kara Günler, Kurtuluş Yazılarıyla Erzurum, Erzurum, 1957.

BAŞAR, Zeki. Öncesi ve Sonrasıyla Erzurum’un Kurtuluşu, Ermeniler Hakkında Makaleler Derlemeler, Ankara, 1982.

DEMİREL, Muammer. Birinci Dünya Harbinde Erzurum ve Çevresinde Ermeni Hareketleri ( 1914 – 1918 ), Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları, Ankara, 1996.

DİLEK, Mehmet Sait ve TAŞKESENLİOĞLU, M. Yasin. Erzurum’un Rus İşgaline Düşüşünün Batı Kamuoyundaki Yankıları, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü Tarih Araştırmaları Dergisi, Cilt:30, Sayı:50, Ankara, 2011.

HÜRBAŞ, Ahmet. 1918 Erzurum Katliamı, Neden ve Nasıl Oldu?, Ermeniler Hakkında Makaleler Derlemeler, Atatürk Üniversitesi Yayınları No: 535, Ankara, 1978.

KOCAGÜNEY, Vehbi. Erzurum Kalesi ve Savaşları, Gnkur X.Ş., İstanbul, 1942.

SOM, Mehmet Nusret. Tarihçe-i Erzurum, ( Hazırlayan: Ahmet Fidan), Dergah Yayınları Erzurum Kitaplığı, No:23, İstanbul, 2005.

ŞAHİN, Enis ve YAVUZ, Fikrettin. İngiliz The Times Gazetesi’ne Göre Erzurum’un Ruslar Tarafından İşgali (1916), Atatürk Dergisi / Journal of Ataturk (Atatürk Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü) ,Cilt. 3, Ocak/Şubat 2007.

TİPİ, Şeref. Pışıppa (1860–1926), (Hazırlayan: Canerhan Tipi), İstanbul, 2006.

YÜKSEL, Mevlüt. 1. Dünya Savaşı’nda Erzurum’un İlk İşgal Günleri,  Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, Sayı: 37, Erzurum, 2008.

 

Galeri
📆 27 Mart 2013 Çarşamba 13:30   ·   💬 27 yorum   ·   ⎙ Yazdır

“ERZURUM’UN KARA GÜNLERİ – 1 ( Rus İşgali Altındaki Erzurum )” için 27 yanıt

  1. Ahmet KURT dedi ki:

    Bayrak ve sancaklarımızın hürriyetine kavuşmasını nasıl bir yolla elde edebiliriz? Yazınızda kaynak göstererek bilgi ve erdemi yüceltmişsiniz. Sizi Erzurumlular adına tebrik ediyorum.

  2. Akın Tasdelen dedi ki:

    Çok değerli bir çalışma çıkmış ortaya.. Yazarı tebrik ediyorum. Ahmet beyin dile getirdiği konudada Erzurum’un bütün önde gelen kişi ve kuruluşlarının ortak bir akıl ve planla yapacakları bir girişim acaba sıonuç verebilirmi? Sancaklarımızın hürriyrti önemli. Sayın yazarı bu konuyu gündeme getirmiş oldugu için kutlarım.

  3. Şevki Macit Kurt dedi ki:

    Saygıdeğer Üstadım Abim bu güzel paylaşımın çalışman tebrik ederim ayrıca böyle daha detaylı olarak bizi bilgilendirdiğin için tşk ler.

  4. Hande Arslan dedi ki:

    Tebrik ediyorum çok net bir dille, yorumsuz, herkes tarafından anlaşılabilecek sadelikte ve çok değerli bilgilerle dolu bir yazı.

  5. selim ASLAN dedi ki:

    Yazınızıda ilk kez edindiğim önemli bilgiler oldu.
    Bunları okudukça hem şaşırdım hemde daha fazla okumamız gerektiğini birkez daha anladım.
    Özellikle yazınızda geçen birkaç olay (Rus ve ermenilerin dini konudaki hassasiyeti, insanları dini argümanlara yöneltmeleri) beni baya bir şaşırttı.
    Sizleri tebrik ediyor, bundan sonrada ufkumuzu açacak benzer yazılarınızı bekliyoruz..
    Kaleminize sağlık

  6. Latif KURT dedi ki:

    çok güzel dolu dolu bir yazı…….. tebrik ederim kardeşim yeni çalışmalarını merakla bekliyoruz ………

  7. esra aslan dedi ki:

    başka bir yerde bulamayacağımız ilginç bilgileri yazınız sayenizde okuduk.
    akıcı ve sade bir üslupla kaleme alınan yazınız ayrıca tarihimizin birçok karanlık yerine ışık tutar nitelikte.
    Tüm erzurumluların ilgisi çekebilecek farklı bir yazı olmuş. sizleri tebrik ediyor, bu tür yazılarınızın devamını bekliyoruz..

  8. melıksah mutuoglu dedi ki:

    Ruslara gore halka soylenılecek en gusel soz nınnıdır.. ılgı ve alakanıza tessekurler..

  9. Murat Ertaş dedi ki:

    Son zamanlarda okuduğum en doğru ve nitelikli yazılardan biriydi. Hele ki, kaynaklardan çalıp çalıp kendi yazısı diye millete yutturan güruhun ortalığı işgal ettiği dönemde… Değerli kalemler ve araştırmacılar yazmazsa ortalık tarih meddahlarına ve hırsızlara kalır. Bu değerli makale için Alparslan Kotan kardeşimi tebrik ederim.

  10. Cüneyt Murat Tolan dedi ki:

    Çok güzel noktalara değinilmiş bir yazı, yazarını tebrik ediyorum. Özellikle; Rusların ev aramaları sırasında evlerde buldukları kitap ve kütüphaneleri yakmaları, kütüphane sahibi ailelere baskı uygulamaları, dışardan şehre her türlü yayının girişini yasaklamaları çok ilgimi çekti. Sanki şimdiki halkın okumamasının sebebi ve günümüz Erzurum’unun sorunlarının temelini oluşturuyor bu detay.

  11. ahmet akkurt dedi ki:

    ÖNCELIKLE BU KAYNAĞİ HAZIRLAYAN LARA TEŞEKÜR EDIYORUM Uzun yıllardan beri, hep söyler dururuz.n önü alınsın.

    Çünkü göç yüzünden Erzurum kan kaybediyor.

    Çareler üretmek için hep sormuşuzdur:

    – Erzurum’da zengin olan işadamı, niye büyük kentlere gidiyor?

    Aynı şekilde ‘bilim adamları niye Erzurum’u terk ediyor?’

    Gidene bakarsanız, çocukların eğitim durumu, rakım, uzun süren kış, sosyal yaşam gibi gerekçeler anlatır.ERZURUM İSPİR MUMANS OKU

    Mumans köyü, kış aylarında tamamen boşalırken, yazları tam bir tatil sitesi havasına bürünüyor.

    Doğal güzellikleriyle büyüleyen Kaçkar Dağları’nın eteklerindeki, İspir ilçe merkezine 10 kilometre uzaklıkta bulunan Mumans köyü, göç nedeniyle tamamen boşaldı.

    Daha önce 100 hane olan Mumans köyünde kalan son 13 aile de artık kışları köyde yaşamıyor. Kışları köyde kimse kalmayınca Köy Muhtarı muammer kaya de İspir ilçe sıne bağli mumans köyünde sevılen bırıdır.

    Köy Muhtarı KAYA, AA muhabirine yaptığı açıklamada, köylülerin birçoğunun 20-30 sene önce iş için İstanbul,İzmir ,Ankara,çanakkale,Aydın, Bursa ve gibi büyük şehirlere göç ettiğini söyledi.

    Birkaç sene öncesine kadar da köyde sadece yaşlıların kaldığını ifade eden kaya Bu aileler, kışları şehirlere gidiyorlar. Bu yüzden ben de kışları İspir ilçe merkezinde sık sık gıdıp gelıyoruz.. Şu anda köy tamamen boş” dedi.

    Göç edenlerin köyleriyle bağlantılarını koparmadığını anlatan KAYA, ”İş için büyük şehirlere göç eden köylülerimiz, oralarda güzel işler yaptılar ve maddi durumu düzenlen çok sayıda kişi köye yazlık ev yaptırdı. Çok katlı binalar, villa tarzı konutlar yapanlar oldu” diye konuştu.

    Geçmiş yıllarda tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin ağırlıklı olarak yapıldığı köyün şimdi tatil köyü olarak değerlendirildiğini ifade eden KAYA, şunları kaydetti: ”Yedi gözeler’e sadece 1 kilometre uzaklıkta bulunan köyümüz, özellikle ilkbahar ve yazları muhteşem güzelliğe bürünüyor. Köyümüz yaz tatilinin değerlendirilebileceği bir yer. Yurdun diğer bölgeleri yazları sıcaktan kavrulurken köyümüzde ideal sıcaklıkta bir hava etkili oluyor. Bu nedenle, yazları köyümüze geri dönen çok sayıda aile oluyor. Bu ailelerin bazıları köyde 2 katlı bina yaptıran oldu. Bazı aileler de villa yaptırmak istedi ve onlar için köyün dışında bir bölgeyi imara açtırdık. Şu anda bu bölgede 2 tane villa yapıldı. Bu sene de villa yaptıracak köylülerimiz var.”

    Köylerinde yazın çok hareketli geçtiğini anlatan kaya, ”Yazları köye gelen aileler hem sıla hasretini gideriyorlar hem de güzel bir tatil yapıyorlar” dedi.

    kaya, köyde kışları kalan aile olmadığı için 1999′dan beri kapalı olan köy okulunu da eski dönemlerde kullanılan tarım ve ev aletlerinin sergilendiği bir müzeye dönüştürdüklerini belirtti.

    Erzurum Kültür ve Turizm Müdürü Fikret Öztürk de Erzurum’un Osmanlı-Rus savaşının yaşandığı 1870′li yıllardan beri göç veren bir il olduğunu söyledi.

    Özellikle dağlık bölgelerde bulunan köylerin çok fazla göç verdiğini dile getiren Öztürk, ”Bu köylerimizin nüfusu kış döneminde azalırken, yazları artıyor. Mumans köyü gibi kışın neredeyse tamamen boşalan köyler var. Bu köylerimizin çoğu, sıla hasreti gidermek ve yurdun diğer bölgelerindeki sıcak havadan kurtulup güzel bir tatil yapmak isteyenlerle yazı hareketli geçiriyor” diye konuştu.

    kaya, yurdun diğer bölgelerinde yaşayan yaklaşık 3 milyon Erzurumlu bulunduğunu da belirterek, ”İlimiz hemşehri turizmi açısından büyük potansiyele sahip. Eğer bu hemşehrilerimizle yeniden temasa geçersek bu potansiyeli değerlendirerek ilimize ekonomik anlamda büyük katkı sağlamış olacağız” görüşünü aktardı.Bu haberi okurken acikcasi heyacanlandigimi ifade etmeliyim.Cunku bu kadar yildan sonra erzurumun da ilk ozel universitesi olacak ve hayal olarak gorulen bir ise imza atiliyor gonulden tebrik ediyor yolunuz acik olsun diyorum

  12. Denizhan ÖZDEMİR dedi ki:

    22 Aralık 1914 ten başlayıp 12 Mart 1918 e kadar süren zorlu dönemin anektodlar halinde anlatıldığı bu yazı,yazarın tarafsız duruşuyla sunulması açısından oldukça başarılı bir çalışma olmuş.Kaynaklara dayanılarak verilmiş bilgiler yararlı ve dönemin şartlarına ışık tutması adına oldukça düşündürücü.İfadeler duru ve belgesel yaklaşımı tadında.Genel itibariyle okuyucuda merak uyandırması göz önünde bulundurulduğunda bu duruluk ve istatistiksel yaklaşımın yerinde olduğu düşünülse de kanaatimce okuyucunun yazarı tanıyıp benimsemesi adına yine duru ve istatistiksel kalmaktadır.Geçmişin yorumlarla çarpıtılıp farklı bi sunumla okuyucuya iletilmesinin etik olmayacağının bilincinde olarak, yazıda yazarın şahsına ait yorumların eksik olduğunu düşünmekteyim.Başlığından bir yazı dizisinin ilk bölümü olduğunu anladığımız bu yazı iki bölüm halinde yayınlanabilecek bilgi içeriğine sahip olmasına rağmen,bir sonraki yazı içeriği endişesi taşımadan tek yazıya bu kadar bilgi sığdırılması,yazarın konuyla ilgili birikiminin ne kadar fazla olduğu hissini uyandırdığı için beni oldukça heyecanlandırmaktadır.Serinin devamını merakla beklemekteyim.

  13. Mustafa Uzun dedi ki:

    Harikulade bir yazi.. Yazar enflasyonu yasadigimiz gunumuzde, yazi yazabilmek icin ilk once cok iyi bir okuyucu olmanin gerekliligini cok net olarak ortaya koyan dolu dolu bir yazi.Sayin yazari kutluyrum. Her cumlesinden nitelikli bilgi ve emek verilmis bir kalite sizdirmis… Tebrikler ve teşekkürler

  14. Haluk topal dedi ki:

    Erzurumun yakin tarihini anlatan cok güzel bir makale olmus tebrik ediyorum

  15. Yasin SÖNMEZ dedi ki:

    Son zamanlarda okuduğum en güzel yazı. Devamını sabırsızlıkla bekliyoruz.

  16. Erkan ARSLAN dedi ki:

    Diline yüreğine sağlık, sığ düşünceliler derler ki; geçmişteki acıları unutmak lazım ki geleceğe umutla bakalım. Bilmezlerki geçmişteki acıları o anı yaşar gibi yaşarsan, geleceğini garanti altında tutarsın. Dönemim yaşanan acılarırıyla, kalbimizi yak ki zihnimiz açılsın kalemine sağlık…

  17. HAŞİM ÖZDEMİR dedi ki:

    Nene hatunları ve bu milletin vatan için neler yapabileceği unutulmamalıdır.İnşallah Mehmet Akifin dediği gibi bu millete istiklal marşı yazdırabilecek savaşlar olmasın.Mecbur edildiğinde bu imanı kim boğabilecek.İnşallah her şey Allahın takdirinde iyi olacak.İslamın askeri olmuş bu millet her zaman vatanını ve kutsal toprakları koruyacak kudrettedir İnşallah.Şehitlerimizi rahmetle anıyoruz.

  18. mustafa sönmez dedi ki:

    Bilgi birikimi ve kaynak kullamının bolca olduğu bir yazı. Tebrik ederim

  19. kamil dedi ki:

    Akademik bir başka çalışma için aşağıdaki linke de bakılabilir.
    http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/18/1673/17860.pdf

  20. ismail dedi ki:

    Linkteki calisma da onemli ve degerli bir calisma. Yazar da bu calismaya makalesinde atif yapmis zaten. Kaynakcasinda da ayrica belirtmis. Bu ve benzeri degerli yazilar dahada artmali. Erzurumun dunune isik tutan gelecegine kaynaklik yapacak degerli yazilar bunlar. Emek veren hemsehrilerimize yesekkurler.

  21. Yahya Zeki dedi ki:

    Güzel ve özel kaynaklar kullanılarak ciddi şekilde kaleme alınmış çok nitelikli ve profesyonel bir yazı okudum. Erzurum tarihi konusunda nitelikli çalışmaların habercisi olaabilecek bu çalışma sebebiyle Alparslan beyi tebrik ediyor ve çalışmalarının devamını bekliyoruz.

  22. talat koksal dedi ki:

    erzurum işgalinde batıya göç eden ailelerin durumlarını anlatan bir eser tavsiye edebilirmisiniz.saygılarımla.

  23. KOTAN dedi ki:

    Yıldırım SEZEN; İki Kardeşten Seferberlik Anıları, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1999.

    ” Doğu Anadolu’dan Orta Anadolu’ya göç etmek zorunda kalan halk üzerinde bu göçün yarattığı sosyal, kültürek ve ekenomik izlerin o günden beri halk arasında anlatıla gelen şekliyle kaleme alındığı bir kitaptır. Anlatılan bu anılara tanık olan yazar; anıların özüne dokunmadan ve o döneme ait anlatılan hikayeleri ve savaşın kalıntılarını da tanıtarak esere katkıda bulunmuştur.”

  24. Neslihan Arzu KETECİ dedi ki:

    Dopdolu bir yazıyı geç okumanın verdiği üzüntüyle, Alparslan KOTAN arkadaşımı tebrik ediyorum.Bu kadar doğru bilginin birarada bulunduğu ender yazılardan biri olması sebebiyle de arşivime alıyorum arkadaşımın bilgisi doğrultusunda. Emeğine sağlık…

  25. Abdurrahman Zeynal dedi ki:

    Alpaslan Bey bu güzel yazı için teşekkür ederim. Dönemine ışık tuttuğu için bir o kadar kıymetli olmuş. Yüreğine sağlık.

  26. Necati Bölükbaşı dedi ki:

    Alparslan bey, sizi tebrik ediyorum. Sarıkamış’ı da ele almanı beklerim.

  27. osman kürşat kurt dedi ki:

    ufkumuzu aydınlatan , geçmişimizi bize hatırlatan bu güzel çalışma için sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum .

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

ERZURUM'DA HAVA

ERZURUM
Esentepe Avrupa Konutları
YENİ SAYI

YAZARLAR

RÖPORTAJLAR

ANKET

Üzgünüm, şu anda etkin anket yok.

BAĞLANTILAR