MENÜ ☰
Büyük Erzurum Sofrası
Erzurum Haber Gazetesi » Yazarlar » Kardeş gömleği giymek
Cahit Hınıslıoglu
Kardeş gömleği giymek


 

 

Yıllar önce bir şehirde fıtratları birbirinden çok ayrı iki erkek kardeş yaşardı. Kardeşlerden birisi Allah’a inancı çok zayıf olduğu için kötü arkadaşlarıyla her türlü günahı işler, sonrasında ise kalbinde pişmanlık duygusu hiç yaşamazmış. Diğer kardeşte tam tersine Allah’tan korkan, alçakgönüllü, iyiliksever, bir hayat yaşamak için kendini ibadete adamış, gerçek imanla yaşamaya çalışan birisi imiş.

 

Allah korkusu taşıyan bu iman dolu abi, kardeşinin bu yaşamına üzülür, gözyaşları içinde ona yalvararak bu kötü yaşamından vazgeçmesini söylese de, yalvarışlarını ve sözlerini önemsemeyen kardeş, kendini bedenen ve ruhen yıpratmaya devam edermiş.

 

Abi, her gece kardeşinin bu haline üzülür ve gözlerinden akan yaşlarla Allah’a dua ederek onun bu halinden kurtulmasını istermiş. Bir gün yine Allah’a yöneldiği bir akşam saatinde, evin kapısının kırılırcasına çalınır. Biraz korku ve heyecanla hemen kapıyı açar. Karşısında elbiseleri kan içerisinde rengi benzi solmuş ve bir o kadarda korku içerisindeki kardeşini görür. Kardeşi : “ Ne olur abi beni kurtar, bir adam öldürdüm. Beni arıyorlar, peşimdeler beni sakla “ der.

 

Nasıl bir yol izleyeceğini bilemeyen abi, kardeşi için ne yapacağını düşünmeye başlar. Vakit kaybetmeden ağabeyi, kardeşinin kanlı elbiselerini giyer, kendi elbiselerini ona giydirir ve onu kimsenin bulamayacağı bir yere saklar. Bu kez kapıyı çalan polislerdir. Polisler içeriye girerken, “Tamam, düşündüğümüz gibi bu ev” diyerek büyük kardeşe, “Katil sen misin?” diye sorar. O cevap vermez. Polislerden birisi, “Neden soruyorsun? Görmüyor musun elbiseleri kan içinde. Katil bu işte” der, sonra ellerine kelepçeyi takıp, cezaevinde bir hücreye koyarlar.

 

İlk sorgulamada cinayeti nasıl işlediğini sorsalarda o konuşmak istemediğini belirterek : “Bu suçtan öleceğimi biliyorum. Hükmü ne kadar çabuk yerine getirirseniz benim için o kadar iyidir” yanıtını verir. Sonrasında adliyeye götürüp yargıcın karşısına çıkarırlar. Yargıç “Avukatın var mı?” sorusuna “Hayır.” Cevabını verir. “Kendini savunmak istemiyor musun?” sorusuna ise de , kendinden emin bir sesle, “Hayır, istemiyorum” diye yanıt verir. Yargılamayı bitirip onu ölüm cezasına çarptırırlar

 

Hükümlü sessizce ölümü bekler, İnfaza bir gün kala hükümlü konuşmak istediğini söyler. Cezaevi müdür onun hücresine kadar gelir. Hükümlü kardeş müdüre , “Ölüme yakın bir insanın son ricasını yerine getirip iyilik etmek istiyorsanız, lütfen bana bir kâğıt ve kalem veriniz” diye rica eder. “Bir mektup yazıp mühürleyeceğim. Bu mektubu açmayacağınıza ve ölümümden sonra onu istediğim adrese yollayacağınıza Allah’ın huzurunda söz verir misiniz?” diyerek soran bakışlarla müdürün yanıtını bekler.

 

Müdür onun istediklerini kendi eliyle getirip verir ve ona, kalbinin rahat olmasını, isteğini yerine getireceğini söyler. Hükümlü kardeş yazdığı mektubu gardiyana teslim eder. Şafakla birlikte artık her şey bitmiş ve ölüm cezası yerine getirilmiştir. Aradan kısa bir zaman geçtikten sonra müdür mektubu bir memurla ölenin kardeşinin evine gönderir. Kapıyı kardeş açar ve mektubu alır. Mektubu alan kardeş üzerinde gönderen ve alıcı olarak isimlere takılır. Mektup abisinden gelmiştir. Önce uzun uzun mektuba bakar sonra mührü açıp mektubu okur… Okuma kısa sürer. Çünkü mektup çok değil, sadece birkaç söz: “Yarın, senin elbiselerinle, senin için ölüyorum, sen benim elbiselerimle, beni hatırlayarak doğru ve inançlı bir hayat yaşa! Ağabeyin…”

 

Senin için ölüyorum!” Adamın derinliklerine kadar işleyen ve onu acılara boğan bu sözler karşısında, korku ve günahın taşlaştırdığı kalbi sanki yağ gibi erimiştir. Ağabeyinin yazmış olduğu bu cümleyi yüksek sesle haykırarak tekrar okur: “SENİN İÇİN ÖLÜYORUM.”

 

Belki daha ölmemiştir!… Ağabeyini kurtarmak için hızla evden çıkarak cezaevine koşar. Hapishane müdürünü görmek istediğini söyler. Yalvarışlarına dayanamayıp onu müdürün yanına götürürler. “Ben senin için ölüyorum” cümlesini okuyunca müdür dehşetle ürperir, ölenin rica sesi kulaklarında çınlar. Bir süre yerinden kalkamaz. Sonra büyük bir heyecanla mektubu yargıca götürür. Yargıç da onu okur ve gerçek suçluyu sorguya çekmeye başlar. O, tüm geçmiş yaşamını, işlediği cinayeti, kaçışını ve alçakça susuşunu anlatır.

 

Beni öldürün! Sizden rica ederim, bırakın beni öleyim!” sözleriyle susar.

 

Ama ölenin yazdığı “Ben senin için ölüyorum” sözü yargıca çok kutsal gelir. Böyle büyük bir kurban geçici ve kaybolucu olamaz. Yargıç şaşkınlıkla genç adama bakar. O’nun ne denli büyük bir sevgiyle sevildiğini düşünerek onu hapsetmeyi ve ölüme mahkûm etmeyi uygun bulmaz. Çünkü ağabeyi onun günahı için canını vermiştir. Sonunda genç adam, mektup elinde, affedilmiş olarak evine döner.Tamamen pişman olmuş bir kalple tövbe edip Allah’a yalvarır. Gözyaşları dökerek: “Ya Rab! Beni günahlarımla öldürme. Bir başkası günahlarım için öldü ya. Günaha karşı koymam için bana sabır ve güç ver. Beni, benim için ölenin elbiselerini giymeye layık kıl. Onları tüm lekelerden saklayabilmem için bana yardım et ve beni her günahtan koru.” Der.

 

O günden sonra o kadar değişir ki, arkadaşları onu tanıyamaz. Başlangıçta eski arkadaşları onu tekrar önceki yaşamına döndürmek isterlerse de o, “Bu elbiselerle gelemem; çünkü ağabeyim asla öyle yerlere gitmezdi.” diyerek onları tatlılıkla geri çevirirdi. Bir süre sonra bazı arkadaşları onu tamamen terk eder, bazıları ise giydiği elbiselere saygıyla bakarlar. Bazı arkadaşları da onun bu temiz hayatına katıldılar. Artık bedeni ve kalbi Rabbi için çalışmakla geçer . Günün birinde ağır hastalanır. Artık iki kardeşin buluşacakları an gelmiştir. Küçük kardeş ölünce, kendi isteği üzerine, ağabeyinin elbiselerini onun ölüsü üzerine örtüp mezara taşırlar. Bunun derin anlamını öğrenen tanıdıkları, bu olayı asla unutamazlar.

 

Cahit Hınıslıoğlu

 

📆 29 Ocak 2014 Çarşamba 18:05   ·   💬 0 yorum   ·   ⎙ Yazdır

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

ERZURUM'DA HAVA

ERZURUM
Esentepe Avrupa Konutları
YENİ SAYI

YAZARLAR

RÖPORTAJLAR

ANKET

Üzgünüm, şu anda etkin anket yok.

BAĞLANTILAR