MENÜ ☰
Büyük Erzurum Sofrası
Erzurum Haber Gazetesi » Yazarlar » Cevapsız sorular ve Savcı Osman Şanal..
Mehmet Şener
Cevapsız sorular ve Savcı Osman Şanal..


Ankara’da tüm gözler, Sarıkamış’ta başlayan planlı kış tatbikatına her seferinde olduğu gibi, Cumhurbaşkanı’nın ve Başbakan’ın katılıp katılmayacağı haberine odaklanmıştı ki, sürpriz olmayan açıklama yapıldı:
“Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakan önceden programlanmış görüşmeleri nedeniyle Sarıkamış Kış Tatbikatı’na katılamayacaklar.”Bu açıklamanın zamirindeki gerçeği bilmeyen yoktur. Ama nezaketen “yoğun iş programı” gösterilerek, yeni bir gerginliğe zemin hazırlanmamış oldu.
Gerçek şudur:
Sarıkamış Kış Tatbikatı, bizzat 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk’in komutasında icra edilmektedir.
İddianamenin mahkeme tarafından kabul edilmesiyle artık herkes bilmektedir ki, Orgeneral Berk, bir numaralı sanık pozisyonundadır. Hal böyle olunca, bir numaralı sanığın komutasındaki bir tatbikata, devletin zirvesi tavır koymuş oldu. Ancak son anda bir değişiklik yapılmaz ise, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, bugün tatbikatı izleyecek ve bölgedeki askeri birliklerde denetim yapacak…
Bu, Ankara-Erzurum arasındaki en son sıcak gelişme olarak, arşivdeki yerini aldı. Fakat aynı hat üzerinde başka bir mesele var ki, kolay kolay arşive atılacak türden değil…
Dün, basın ve hukukçular da aynı hedefe kilitlenmişlerdi. Her ne kadar gün boyu kimse aradığı cevabı bulamadıysa da, kulisleri hareketlendiren yüksek tansiyon etkisini korudu.
Ankara-Erzurum hattını ısındıran o soru da şuydu:
“İrtica Eylem Planı”ndaki ıslak imzanın artık Albay Dursun Çiçek’e ait olduğu resmen ispatlandı. Öte yandan Erzincan’da hayata geçirilen ve adli soruşturmaya konu olan “irtica ile mücadele” modeli de, Çiçek’in planının aynısı olduğu kabul ediliyor. Buna göre, nasıl oluyor da 3. Ordu Komutanı bir orgeneral, albay rütbesindeki bir subayın talimatını yerine getirmek ister?”
Bu soru, tabii ki beraberinde başka soruları da getiriyor. Misal, yine hemen herkes şunu merak ediyor:
“Askeri kurallara göre, üst astın talimatıyla hareket etmez ve böyle bir talimatı hiçbir alt üstüne vermeye kalkışamaz. Dolayısıyla, Dursun Çiçek’in imzasını taşıyan bu belgenin işleme konulabilmesi için, ya Kara Kuvvetleri Komutanlığı, ya da Genelkurmay Başkanlığı’nın talimat vermiş olması gerekir. Bu durumda, emir veren makam da mesul olmaz mı?”
Hatırlanacağı gibi bir süre evvel İlker Paşa, bu belge için “kağıt parçası” demiş ve “eylem planı”nı da şiddetle reddetmişti. Belgenin gerçek olduğunun anlaşılmasından sonra görüldü ki, birileri yani çalışma arkadaşları, koskoca Genelkurmay Başkanı’nı feci şekilde oyuna getirmişler.
Öyle ya, madem ki İlker Paşa’nın darbe yanlısı olabileceğine ihtimal verilmiyor ve muhtemel bir darbeye göz yumabileceği de kabul edilmiyorsa, o halde birileri Paşa’yı tuzağa düşürmüşler demektir.
Vaziyet böyle bile olsa, o soru aradığı cevabı bulmuş olmaz. Nasıl olur da, bir orgeneral albayın talimatı doğrultusunda eylem planı gerçekleştirir?
Askeri kurallarda böyle bir şey olmayacağına göre, belgeyi hazırlayanın Albay Çiçek olmasına karşın, “uygulayın” diye talimat verenin, 3. Ordu’dan daha yüksek bir makam olduğu sonucu ortaya çıkıyor.
Şimdilik bu nokta muğlak hatta üstü kalın bir şalla kaplanmış durumda.
Olsun… Anlaşılan odur ki bugün olmazsa yarın, Ankara bu sorunun cevabını da bulacaktır. Bütün bu süreci takip eden vatandaş, yaşanan gelişmeler karşısında artık kanaat getirmektedir ki, Türkiye büyük bir tehlikenin kıyısından dönmüş.
Yani başka bir ifadeyle, felâkete ramak kalmış…
Sürecin bitmediğine, bundan sonra da yeni dalgaların beklendiğine göre, besbelli ki soru içinde soru, plan içinden de yeni planlar çıkacak.
Ancak Ankara’nın elan cevap vermesi gereken çok hayati başka bir soru var. Şu sıralar kimse bu soruyu sormuyor olabilir ama bir yerden başlayarak sorulması gerektiğine inanıyoruz.
Bu soru da şu:
Kendi açıklamasından öğrendik ki, Erzurum yetkili Cumhuriyet Savcısı Osman Şanal, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün izni ile Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner hakkında işlem yapıyor. Yani birilerinin iddia ettiği gibi “yetki aşımı” söz konusu değil. Çünkü sormuş “Ne yapayım?” diye… Ankara da, “Bu, görev suçuna girmez gereğini yap” demiş. Buna rağmen, Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu bu işlemden ötürü, savcı Şanal’ı bir anda “yetkisiz” kılarak, alan dışına attı…
Şimdi birileri bir açıklama yapmak zorunda: Savcı Osman Şanal, kendisine verilen bir yetkiyi kullandığı için, neden hem görevden alındı hem de suç işlemiş gibi takdim edildi?
Bu tutarsız durumun oluşturduğu yıkım büyük oldu. Çünkü…
Osman Şanal’ın uğradığı akıbeti gören başka savcıların, bundan sonra cesurca çıkışlar yapmasını artık bekleyemeyiz. Ortada, Adalet Bakanlığı’nın “gereğini yap” demesi üzerine, gereğini yapan bir savcının uğradığı linç var.
Dün de işaret etmiştik, savcının iddianamesini mahkemenin kabul etmesi elbette zanların suçlu olduğu anlamına gelmez. Mahkeme karar verinceye kadar, her masum insan gibi, Paşa da, savcı da ve diğer zanlılar da sadece ve sadece sanık durumundadırlar, mâhkum olup olmayacaklarına biz değil, yargı karar verecektir.
Bu madalyonun bir yüzü, madalyonun öteki yüzü ise şimdilik sadece sorularla dolu…
Bana göre bu sorulardan en can alıcı olanı ise, Savcı Osman Şanal’ın karşı karşıya kaldığı durumunun nasıl izah edileceğidir.
Ortada bir “yetki aşımı” varsa, bu yetki aşımını savcı Osman Şanal değil; O’na, “gereğini yerine getir” diyen, Adalet Bakanlığı yapmıştır. Şu halde, yukarı katlardaki çekişmenin veya güç gösterisinin faturası, niçin görevini yapmaya çalışan bir savcıya kesildi?
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, “Yetki vermek nasıl bizim tasarrufumuzda ise, yetkiyi almakta aynı bağlamdadır” demek suretiyle, bu hukuk garabetini anlatamaz.
İddianame ve ıslak imza meselesi ortaya çıkıncıya kadar, bir çok kimse Savcı Şanal’ı, kraldan çok kralcı olmakla suçluyor ve boyunu aşan işlere burnunu soktuğu biçiminde değerlendiriyordu.
Ne var ki son gelişmelerden sonra, bugün maşeri vicdan savcı Osman Şanal’a ciddi bir haksızlık yapıldığını düşünüyor ve asıl Kurul’un yetki aşımı yaptığına inanıyor.
Ankara’yı ilgilendirir mi, ilgilendirmez mi bilmeyiz ama vakıa budur…

Mehmet ŞENER

📆 04 Mart 2010 Perşembe 12:55   ·   💬 0 yorum   ·   ⎙ Yazdır

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

ERZURUM'DA HAVA

ERZURUM
Esentepe Avrupa Konutları
YENİ SAYI

YAZARLAR

RÖPORTAJLAR

ANKET

Üzgünüm, şu anda etkin anket yok.

BAĞLANTILAR