Arapça bir kelime olan “beyaz” bir renk adı olmakla beraber zengin bir çağrışımlar zinciri ile artarak çoğalan ve bin bir anlam katmanını sinesinde barındıran bir kavramdır.
Beyaz evvelemirde kış mevsiminin; karın, soğuğun rengidir. Belki de “beyaz” ile “kar” kelimeleri birbirine göbek bağı ile bağlı bulunduğundan, birinin adı diğerine davetiye çıkardığından olsa gerek bu iki kelime bütünleşmiştir. Kar; beyaz bir örtü müdür, sadece yeri değil; emelleri kaplayan. Kar, beyaz bir büyü müdür; kirleri aklayan. Kar, bir mevsim şöleni midir; kabayı, çirkini, ayıbı, günahı saklayan.
Kardan alınan ilhamdan hareketle beyazın; yumuşak ve hafif bir renk olduğu söylenebilir.
Beyaz; aklığın, masumiyetin, arılığın, duruluğun, samimiyetin rengidir. Beyaz aynı zamanda bulutların, aydınlığın, ışığın rengidir de.
Beyaz biraz da mürekkep değmemiş sayfaların, okunmamış kitapların, yaşanmamış kaderlerin, erişilmemiş hayallerin rengidir. Akla düşmemiş fikirler, gönle değmemiş duygular, söze dökülmemiş cümlelerin de rengi beyazdır. İçimizdeki ayak değmedik boşlukların, el yetmedik hülyaların, göz ermedik rüyaların adıdır.
Ak kelimesi daha çok manevi anlamdaki beyazlığı, yani temizliği anlatır. Beyaz her ne kadar daha çok maddi sahada kullanılır ise de bir çok yerde soyut kavramların kalıbında şekil bulduğu bilinir.
Sanatın da bir rengi olsaydı acaba beyaz mı olurdu. Zira “sanat” ile “ruhi terbiye” beraber düşünüldüğünden olsa gerek, yücelerin de yücelmenin de rengidir beyaz. Dağ zirvelerinin kışın bembeyaz oluşu, yazın da pamuk yığını bulutlarla serenat edişi belki de beyazı yükseklere konduran, semavata sığdıran bir yaklaşıma kapı aralamıştır. Meleklerin beyaz olarak tasavvur edilmesi belki de bundandır.
Güzellik denilen cevhere yakıştırdığımız kar beyazı saflık ve duruluk; İlahi esintilerin yeryüzündeki nişaneleri midir? Beyaz açıklık, netlik, beyaz saydamlık, beyaz gölge düşmemişlik, leke tutmamışlık mıdır? Beyaz sonsuzluğun, beyaz maveranın, beyaz ötelerin rengi midir ? Beyaz taptaze duyguların, yepyeni heyecanların adı mıdır? Söze gelmeyen, manaya sığmayan, cisme dökülmeyen varlık bilmecesinin sembolü müdür?
“Hayatımda beyaz bir sayfa açacağım”, cümlesi yepyeni bir ruhla yeni bir hayata başlayacağım. Bu mihnetgedenin karga burga yazılarla doldurduğu yıllarımla arama bir mesafe koyacağım anlamına gelir. “Beyaz bir sayfa açmak; zamanın biriktirdiği siyah tortuları üzerinden silip atmak, açık ve güneşli gökyüzünü, ışığıyla gözü kamaştıran mevcudu kucaklamak adına yeni bir güne uyanmaktır.
Bir yanı ile hiçlik, boşluk, yokluk dediğimiz kavramlar da acaba beyaz renkli midir? Beyaz renksizliğin rengi midir? Ya da sonsuzluk dediğimiz başı ve sonu belli olmayan o ince hattın rengi de beyaz mıdır?
Beyaz şeffaf ve net olmak mıdır ? Yoksa İçi görünen, arkasına nüfuz edilen, künhü kavranan her bir şeyin rengi midir beyaz. İçi dış, tersi düzü bir olmanın adı mıdır beyaz.
Beyazla siyah zıtlıkları bünyesinde mezceden iki renktir. Geceler siyahtır, gündüzlerin beyaz oluşuna inat. Açıklık ile kapalılık, varlık ile yokluk, gizli ile aşikâr bu iki rengin ârâfında bir saat sarkacı gibi gider gelir.
Korkunun rengi, karanlığın rengi, meçhulün rengi, kapalılığın rengidir siyah. Matemli gönüllerin kuytularında, sancılı vakitlerin kesafetinde kaybolmanın rengidir siyah. Katılaşmanın, koyulaşmanın, sıkışmanın adıdır.
Siyah kelimesinin Türkçesi olan kara; bir diğer anlamıyla da gücün, kudretin, iktidarın rengidir. Bu ağırbaşlı renk; hâkimiyetin, resmiyetin rengidir de.
Siyah ağzı sıkı bir renktir. Hem sır saklar, hem sır tutar, hem de kendini sırlayıpgizler. Ser verip sır vermez, esrarını yitik hazine gibi derununa gömer.
Siyah içe kapanık bir renktir; derdini kendine söyler, içini özüne döker. Siyah gebe bir renktir; ne doğuracağı, ne zaman doğuracağı pek de bilinmez. Siyah; ağır, derin ve muhafazakâr bir renktir.
Siyah; kararıp da kalmayı sevmez, her gece gibi ağarmayı bekler. Siyah, beyaza imrenir: onun gibi açılmak, göze gönüle kavuşmak ister.
Ülkemizin ufuklarını kaplayan siyah bulutların tez zamanda ağarması temennisiyle. Zira her gecenin bir sabahı, her güzün bir baharı vardır.
Belkıs Altuniş Gürsoy
Bir yanıt yazın