Bir zamanlar THY’nin uçak biletleri ‘yok’ satardı.
O yıllarda
Erzurum’dan her gün Ankara bağlantılı İstanbul’a tek uçak seferi vardı.
Çevre illerde yaşayanlar, acil işi çıkanlar veya hastası olanlar ne yapsın?
Onlar da Erzurum’a akın ederdi.
Küçük uçakların yolcu sayısı,zaten sınırlı.
Peki mutlaka gitmesi gerekenler kimi arayacak?
THY Satış Müdürü
Vedat Durmazpınar’ı.
O zaman, bırakın THY’nin kapısını, evinin önünde bile sabahlayan çaresizler
olurdu.
Durmazpınar da mazereti nedeniyle öncelikli olanlara ‘havalimanına gel’ der ve sonunda uçağa bindirirdi.
Hatta kokpite bile yolcu bindirdiğine tanık olmuşluğumuz vardır.
Yaklaşık 20 yıl
kadar önce, arayanın kimliğini belli etmeyen, ankesörlü telefonlardan yapılan
‘uçakta bomba var’ ihbarları çok yoğun olurdu.
Özellikle çevre illerden gelenlerin, geç kaldıklarında uyguladıkları bu yöntemi,
bazı gazeteciler de sevdi.
İçinde ‘haber ve
film’ olan kargo zarfını hava yolu ile göndermek isteyen arkadaşlarımız, uçağa
yetişemeyeceğini anlayınca asılsız ‘bomba’ ihbarında bulunurlardı.
Ortaya çıkan gecikme nedeniyle birlikte zarf, bir tanıdık yolcuya teslim
edilirdi.
Tüm olumsuzluklara rağmen Vedatcım, her gün işini adam gibi yapar, gece de huzurla yastığa baş koyardı.
Bu nedenle dedikodu kazanının hiç sönmediği bu kadim şehirde (!) sevgili Vedat ile ilgili en küçük bir laf bile işitmedik.
Yarım asırlık
arkadaşım Vedat,son zamanlarda sağlık sorunu ile uğraşıyordu.
Bir türlü bırakamadığı sigara,yakasına yapışan lanet olası hastalık, o’nu
bizden erken ayırdı.
Bir kış günü Vedat Durmazpınar’ı, Türkiye’nin her tarafından gelen dostları
eşliğinde sonsuzluğa uğurladık.
Gözyaşları
dinmeyen evlatları Alper, Emre, Serdar ve Senem, eşi Hatice Nur ve kardeşlerine
başsağlığı/ sabır dilemekten başka bir şey gelmiyor elimizden.
Allah rahmet eylesin, mekanı da cennet olsun.
***
Bir yanıt yazın