MENÜ ☰
ATA-AÖF’te Sınavsız İkinci Üniversite Ön Kayıtları Devam Ediyor
Büyük Erzurum Sofrası
Erzurum Haber Gazetesi » Yazarlar » EYVAY GÖNÜL III
Belkıs Altuniş Gürsoy
Belkıs Altuniş Gürsoy
Tüm yazıları için tıklayınız.
EYVAY GÖNÜL III


Asıl vatanından ayrı düşerek aslında bir “uğrak yeri” olan bu mihnetgedeye  hicreteden gönül haddizatında özden kopmuştur. O itibarla bir hicranzededir, bir  gurbetzededir. İşte bu yüzden de en başı hoş olduğu zamanlarında bile derununda gizli bir melal gezer. En gamsız zamanlarında bile kuytularında saklı bir hüzün eser. Belki de bu muhacir gönül, ayrılığın elemini bir yük gibi sırtında taşıyor  bulunmasından olsa gerek aleni veya aşikâr bir hayli buruk nefes alıp verir.

Gönül; bir fağfur kâsedir,  narindir, hassastır, çabuk kırılır. Gönül, Bir gül  yaprağıdır, nazlıdır, nazenindir, kolay dağılır.  Gönül bir billur köşktür, nahiftir, hafiftir, kolay yıkılır.

Kırılan, dağılan, yıkılan gönlün parçaları yeniden bir araya gelse bile gönül; eski yatağından başka mecralarda, başka çağıltılarla  akışına yol bulur. Gönül her ne kadar önemli ölçüde hüzne yazılı ise de gün günden an andan sürekli değişir durur. Bir türlü karar etmez, tıpkı dalgalı bir denizin gâh açılıp kapanan, gâh ileri atılıp geri çekilen su oyunları ile eğleşmesi gibi hâlden hâle bürünür. Bu hâllerden hâllerin baharı güzü, sıcağı soğuğu, katısı yumuşağı vardır. Bu renkten renge girmelerin akçası karacası,  alacası bulacasımevuttur.

Hâl ehilleri her ne kadar “incinme gönül” diye nasihat etseler de incinmemek her yiğidin kârı mıdır? Her şey bir tarafa topraktan yaratılmış bulunan insanın daima ayak altında kalarak çiğnenmesi ve üzerine atılan taşların hedef tahtası konumunda bulunması mukadderdir. Pir Sultan Abdal’ın aşağıdaki mısraları bu bahsi en özlü bir şekilde dile getirmektedir.

Türaplık cümlenin başı
Üstüne atarlar taşı
Daim çiğnenmektir işi
İncinme gönül incinme

Toprağın harcı ezilmek, çiğnenmek, ezaya ve cefaya tahammül etmektir. İnsan bu diyarda tabiatına uygun olarak ezilip hırpalanarak, örselenip ufalanarak yaşar. Dünya külhanına odun olmak ezel defterinde yazılıdır.

Gönül;  odların içine düşse de serender misali yine alevleri aşıp ayağa kalkar. Ortasından geçtiği yangınların buğusuyla tüterek de olsa yol alır. Gönül;  hadisatın haddesinden geçerek, gâh inişte gâh yokuşta denenerek, bazen kaftan bazen kefen giyerek bu âlemdeki  seyrüseferini sürdürür.

Firakın acısını sırtında taşıyan gönül,  fıtratı gereği  yanıp yakılmaya meyillidir.

Her türlü yangını söndürmeye muktedir olan suyun gücü bile gönüldeki ateşi söndürmek hususunda âciz kalır. Bu meyanda Fuzuli;

Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su
Kim bu denli dutuşan odlara kılmaz çare su

Ey göz, gözyaşlarını gönlümdeki ateşlere saçma. Bu yolla o ateşi söndürmeye çalışma. Zira bu ölçüde harlı yanan ateşi söndürmeye suyun (=göz yaşlarının) bile gücü yetmez. Yani gönül ateşinin çaresi yoktur,  der.

Ahmet Hamdi Tanpınar; “hayat biraz da hasar ister” cümlesini sarf eder. Bu cümle ile  incinmenin yapıcı bir yanı olduğunu, dünya keyfiyeti içinde de gerekli bulunduğunu  ifade eder. Hayat, bizi hep okşasaydı, kader arzularımıza ram olsaydı,  kapılar her adımda dikensiz gül bahçelerine açılsaydı, daha mı çok güler sevinirdik. Yoksa varlığı yoklukta, dirliği mahrumiyette,kolaylığı zorlukta yakalamakmıdır matlup olan. İnsanoğlu niye böylesine başını dik yokuşlara vurur, niye böylesine sarp kayalıklara savrulup durur. Niye tıpkı masal kahramanları gibi menzile ulaşmak yolunda bin bir türlü engele takılıp, bin bir çeşit sabır, tahammül ve azmin çemberinden geçer. Yoksa bu badiyede ezel-namenin hükmü bu mudur?  Yoksa bu sahrada feleknamenin hukuku  böyle mi işler.  Ya da Hacı Bayram-ı Veli’nin ifadesiyle “taş ile toprak arasında yapıl”manın, “yer ile gök arasında” konumlanmanın şeraiti bu mudur? Engürü’nün  manevi sahiplerinden biri olan bu deryadil,  bu bağlamda gönlün  kıvam bulma şartının yanıp yakılmak olduğunu söyler. Gamla dolarak yanmanın oldurucu buldurucu bir yanı olduğu ifade eder. Gönüldermanını  yanıp yakılmakta bulur.

Noldu bu gönlüm noldu bu gönlüm?
Derd ü gam ile doldu bu gönlüm?

Yandı bu gönlüm, yandı gönlüm,

Yanmada derman buldu bu gönlüm.

Bu cümlenin ihtiva ettiği anlam sadece Doğu dünyasına ait olmayıp bütün bir insanlık âlimine şamildir. Beşerin tefekkür silsileleri her zaman ve zeminde bu hususta fikir birliği etmişçesine aynı manayı farklı ifade kalıpları içinde dile getirirler. Zamanın ruhu mesabesindeki ehlidiller bu şaşmaz hakikati değişik söylemler içinde kelam cevherine aktarırlar. Mevlana “hamdım, yandım, piştim” derken doğum ile ölüm arasında seyreden ömür ırmağının içinde türlü eğilimlerle akıp giden, türlü seslerle şarıldayan insanın hamlıktan olgunluğa geçiş sürecini özetler.

Yaşanmışlığın izdüşümleri gönül defterinde kayıt altında tutulur. Ama iyi ama kötü geçmişin bir çeşit gizli arşivi hüviyetindeki hasılat gönül denilen havzada birikir. Bu sebepten olsa gerek gönlün yükü ağır, başı dumanlıdır. Gönül taze adımlarını geçmişin ayak izleri üzerinden atar.  Yeni sahillere doğru her yelken açmak isteyişinde de mazinin işaret taşları üzerinden yürür.

Gönül aynı zamanda bir hazine bekçisidir. Gün yüzüne vurulmuş veya henüz gölge görgörmemiş nice zenginliği dağarcığında barındırır. Bu gani zenginliğin mal varlığına, hiçbir dünyalığa ihtiyacı yoktur. Ayrıca kaydı kuyudu, hesabı kitabı da mevcut değildir. Ne el, ne sel, ne hırsız ne de arsız bu servete el koyamaz. O hiçbir kimsenin elinin gücünün yetemeyeceği bir muhafaza içindedir.  Öylesine kendiliğinden, öylesine hadsiz hesapsızdır. Bu zenginlik dağıttıkça çoğalır, verildikçe bereketlenir, saçıldıkça artar. Gönlü geniş olmak da bu zenginliğin bir yansımasıdır. Geniş gönül, herkesi her şeyi içine alarak büyük düşünmeye, müsamahakâr bakmaya ve cümle mahlukatı sevmeye kapı açar. Bu itibarla gerçek zenginliğin gönül zenginliği olduğunu söyleyip söze hitam verelim.

📆 16 Haziran 2015 Salı 15:59   ·   💬 0 yorum   ·   ⎙ Yazdır

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

ERZURUM'DA HAVA

ERZURUM
Esentepe Avrupa Konutları
YENİ SAYI

YAZARLAR

RÖPORTAJLAR

ANKET

Üzgünüm, şu anda etkin anket yok.

BAĞLANTILAR