Hukukta, “tevil yoluyla ikrar” diye bir husus vardır. Misal; adam bir yandan suçunu kabul ediyor, ama diğer yandan da suçun şeklini ya da oluş biçimini değiştiriyor. Hukukçular buna, “tevil yolu ile ikrar” diyor.
Vali Sami Bulut’un yaptığı da tam olarak budur.”Evet” diyor, “O gece oradaydık, polis geldi, karakola gittik, beni tanımadılar, tutanak da tutulmuş”
Sonra ekliyor, “Ama aramızda cinsel bir durum yoktu”
Başka yörelerde bu duruma karşılık gelebilecek atasözü nasıldır bilmiyorum fakat bizde, “Öküze sövüyor, tezeğe mübarek diyor” biçiminde bir deyiş vardır. Bu da Sami Bey’in tutumunu yeterince anlatmaktadır.
Palandöken okurları farkındadır; başından beri son derece titiz davrandık, ihtiyatı elden bırakmadık ve kimsenin adını-sanını vererek icbar etmedik. Çünkü muradımız kişileri telleme teşt etmek değildi. Yapmaya çalıştığımız, olayı ortaya çıkarmaktı. Siz de farkındasınızdır, dün meydana gelen gelişmeler bizi baştan sona doğru çıkardı.
Kendileri, “O kişiler bizdik” dediler.
Gece yarısından sonra, inin cinin bile olmadığı bir mahalde, korumalardan uzak, sivil bir araçta bir kadınla bir erkeğin hangi meseleyi görüşüyor olması doğal bir durumdur?
Sadece Erzurum değil, bütün ülke aynı şeyi sordu durdu gün boyunca:
“Vali Bey ile Meclis Başkanı başka görüşebilecek yer mi bulamadılar ki, gözlerden ırak bir yerde buluşuyorlar? Velev ikili arasında cinselliğe dayalı özel bir durum yoktur. Ama manzara kuşku uyandırıcıdır ve aklı başında herkesi rahatsız edecek boyuttadır.
Korumalar niye yoktu, neden devletin tahsis ettiği resmi araçla değil de avukata ait sivil araçta konuşuyordunuz? Neden makamınızda veya umuma açık bir mekanda değil de filmlerde olduğu gibi gizli saklı işler çevirenler gibi gece yarısında ve tenhada buluştunuz?”
Hem Vali Bey, hem de avukat hanım şöyle dediler:
“Hınıs il genel meclisi üyesinin özel bir durumu vardı onu konuşmak üzere buluştuk”
İyi güzel de o “özel mesele” neydi ki, kamuya ait mekanda konuşulamadı?
Kaldı ki, herkes bilmektedir ki, bahse konu kişi polis tarafından çeteye üye olmak iddiasıyla gözlem altına alınmıştı.
Ne zamandan beri devletin valisi ile il genel meclisinin başkanı, polis tarafından itham edilen bir kişinin durumunu çok özel bir vaziyette görüşüyor.
Yazık…
Konuştukça battıklarının farkında değiller.
Bir de asfalt meselesi var. Güya, Vali Bey asfalt yolsuzluğunu ortaya çıkardığı için böyle bir “komplo”ya maruz kalmış!
Hakikaten komik ve acizce…
Zira, bahsedilen o asfalt işini de ortaya çıkaranı Palandöken yazmıştı. Özel İdare Genel Sekreteri tamamen bir tesadüf sonucu 830 bin TL değerinde bir asfaltın parası ödendiği halde, şehre gelmediğini fark ediyor. Büyük ihtimalle ya bir ihbar oldu, ya da faturalardan anlaşıldı.
Vali Sami Bulut ise, o olayda müfettişin “şu kişiler hakkında soruşturma izni verilmelidir” dediği kişilerden biri için izin vermediği de çıplak bir gerçektir. Yani Vali Bulut, müfettişin itham ettiği kişiyi korumuştur.
Bu durumda kim niye ve nasıl bir komplo kurabilecekti?
Tutunuz ki ortada bir “komplo” var. Söyler misiniz Allah aşkınıza bu komployu Vali Bey kendi kendine kurdurmadıysa şayet, avukat hanım kurmuş olmaz mı?
Öyle ya, görüşme talebi avukat hanımdan geliyor, görüşme yerini de vali bey tayin ediyor. Bu vaziyette iken üçüncü kişiler nasıl müdahale edebilecekti ve nasıl bir tezgah açacaklardı?
Çocukça ve zavallıca bir tutum…
Bütün bunlara lüzum yoktur.
Ortada şık olmayan ve resmi kayıtlara geçen bir durum var… Ya susup oturun yahut da “Evet orada buluştuk, niyetimiz asla fena bir şey yapmak değildi. Kabul ediyoruz, saati de, yeri de, buluşma şekli de ve sonucu da doğru değil”
İnanın ki bu yaklaşım daha anlaşılır ve samimi olurdu.
Her neyse artık bu mesele bitti; kim nasıl tevil getirirse getirsin inandırıcı olmayacaktır.
Baksanıza Erzurum’un yeni valisi de yolda; ya bugün ya yarın çıkıp gelecek. Biz umuyoruz ki bu fevkalade nahoş durumdan herkes kendince bir pay çıkarsın.
Bazıları ne hikmetse bu şehri oldum olası çobansız köy zannediyor. Ele geçirdiği kamu erkini de babasının malı gibi görerek, istediği biçimde at oynatmaya kalkıyor.
Hayır efendiler, hayır…
Ne dere ıssız ne de tilki bey…
Erzurum sandığınız gibi ağaç kovuğundan çıkmış bir şehir değildir; devlette kimsenin elinde oyuncak olmaz…
Bazı isimler geçiyor; ancak en çok öne çıkan isim Niğde Valisi… Bilmiyoruz yakında öğreneceğiz nasılsa, inşallah Erzurum bundan böyle asla bu biçimde üzücü bir haberle medyanın manşetlerine çıkmaz.
Şu kadarını söyleyelim ki, Palandöken olarak, asla o yazıyı kaleme almaktan mutlu olmadık… Fakat birileri ısrarla bu şehri kör ve aptal sandı; bunu içimize sindiremedik…
Sonradan öğrendik ki bu şehirde gerek geçmiş zamanda gerekse yakın geçmişte bazı sözüm ona yöneticiler gönüllü olarak peçeteciliğe talip olmuşlar.
Günü ve zamanı geldiğinde de o peçetecileri de yazacağız ki ahali herkesin çapını görsün ve bilsin…
Dindar görüneceksin ama beri yanda da türlü fırıldaklar çevireceksin; olmaz, olmamalı…
Adama sormazlar mı: Müdür olmak yeterince şerefli bir unvan değil midir ki, peçeteciliğe talip oluyorsun?
Erzurum’un hamle yapmaya ihtiyacı var…
Çünkü: Yoksul ve geri kalmış bir şehirdir. Bu yapıda kuvvetli bir hamle yapabilmenin yolu da önce nitelikli yöneticilerden geçer.
Uçkurunu eline alıp dolanan ve o uçkur düşkünlerine peçete taşıyanlarla değil Erzurum, hiçbir şehir kalkınamaz.
Söylediklerinize aynen katılıyorum.Erzurumlu değilim ancak sefalet içinde yüzen bir şehrin Valisinin bu şekilde sahneye çıkması açıkçası insanı üzüyor.