MENÜ ☰
ATA-AÖF’te Sınavsız İkinci Üniversite Ön Kayıtları Devam Ediyor
Büyük Erzurum Sofrası
Erzurum Haber Gazetesi » Flaş, Genel, Manşet, Toplum » Kürtler, KCK operasyonlarından memnun!
Kürtler, KCK operasyonlarından memnun!


     PKK ve KCK’nın tartışmasız en büyük mağduru bölgede yaşayan Kürtler. Kürt vatandaşları 30 yıldır örgütle devlet arasında sıkışmış durumdalar.
 Turgut Özal Üniversitesinden Yrd. Doç. Dr. Mahmut Akpınar’ın 15.11.2011 Zaman Gazetesinde yayınlanan tarihli yorumu;

“Bölgede yaşayan Kürtler 1990’lı yıllarda örgütün eylemleri ve baskısı yanında JİTEM’den ve hukuksuz, usulsüz OHAL uygulamalarından çekiyorlardı. Bir taraftan örgütün, öte taraftan devletin baskı ve şiddetine maruz kalan Kürtler uzun süre çareyi sessiz ve eylemsiz kalmakta, sabırla beklemekte, yaşadıklarını sineye çekmekte buldular. Öyle ki, o dönemde bölgede yaşayan pek çok vatandaş yaşadıklarını içine atmaktan, başına gelenleri anlatamamaktan ve çözümsüzlükten dolayı ağzına fermuar vurdu, lal kesildi.

Zira bildikleri ve konuştukları mutlaka bir tarafa dokunuyor ve kendilerine zarar veriyordu. 1990’larda bölgede sadece güç ve silahlar konuşuyordu. Halk ise hayatını sürdürebilmek, varlığını devam ettirebilmek için her iki tarafla da iyi geçinmeye, kavga etmemeye mecburdu. Devlete yan çıkamazdı, örgütü ve faaliyetlerini devlete şikâyet edemezdi; zira örgütün ölçüsü, hududu ve hukuku yoktu; her yerde karşısına çıkabilirdi. Bu nedenlerden dolayı pek çok kimse “örgüte yataklık” suçlamasıyla sorgulanmak ve yargılanmak durumunda kaldı. Uzun süren çatışma ve gerilim ortamı, anarşi bölge halkının psikolojisini bozmuş, hayatını altüst etmişti. Bölge ekonomik, siyasî, sosyal, kültürel vs. açılardan normal bir yaşamdan kopuktu. Bir nesil silahların gölgesinde, iki güç ve baskı arasında, kendisi olamadan, korkuların ağında büyüdü. Bu psikoloji yeni nesillerde şiddet eğilimi, tepkisellik, isyan kültürü olarak tezahür etti.

Öcalan’ın yakalanmasından sonra bir süre sükûnet ortamı oldu. Bu arada devlet bir kısım açılımlar yapmaya ve demokrasi çıtasını yükseltmeye başladı. Ancak örgüt 1990’lı yılların acısını yaşamış nesilleri iğfal etmeye devam etti; daha yaygın toplumsal örgütlenmelere gitti. Kırsalda etkin PKK’nın silahlı baskı ve tehdit unsurlarını kullanarak şehirlerde, okullarda, mahallelerde örgütlendi ve yeni nesli kendi namına protest, şiddet eğilimli militanlar haline getirdi. Silahlı eylemlerin yoğun olmadığı, ama toplumsal dönüşümün ve örgütlü propagandanın öne çıktığı bu dönemde hükümet ve güvenlik güçleri bu dönüşümün ve değişimin farkına varamadı. 2005 yılında Öcalan’ın imzasıyla yürürlüğe giren KCK yapılanması silahın baskısıyla kentlerde örgütlenmeyi, bölgede yaşayan insanları kurulması hedeflenen Kürt devletinin vatandaşları, savunucuları haline getirmeyi hedefliyordu. Bu amaca yönelik 2005 sonrası yoğun bir propaganda ve örgütlenme çabasına giriştiler. Teslim olmayanlara şiddet ve baskı uygulayan KCK denilen yapı, sokak sokak örgütlendi ve yerleşimlerde ciddi oranda kontrol sağlamayı başardı. DTP-BDP’li belediyelerin imkânlarını sonuna kadar kullanan, AB fonlarından da yararlanan bu yeni örgütlenme anlayışı (KCK) belirli yaşın altındaki gençleri devşirdi, siyasallaştırdı, militanlaştırdı. Kürt olmak ve Kürtçülük gençler arasında fetişleştirildi. KCK bir şehir yapılanması değildi; PKK’yı da içine alan konfederal bir devlet projesiydi; PKK’nın daha ileri ve üst modeli idi. Ancak KCK’nın öncelikli hedefi, nüfusun büyük kısmının yaşadığı şehirleri ele geçirmek; güçlü ve koordine bir serhildana zemin hazırlamaktı. Nihai hedef; her yerde birden ve güvenlik güçlerini aciz bırakacak şekilde bir kalkışmaya girişmek, ardından devlet dairelerini-hükümet konaklarını işgal etmek, devleti bölgeden dışlayarak fiili bir durum oluşturmaktı. Kitlesel ölümlerin olduğu, bölgenin destabilize edildiği [düzensizleştirildiği], uluslararası güçlerin konuşlanmasına gerekçe olacak bir ortamın oluşturulması da örgütün ihtiyacını karşılayacaktı.

KCK’DAN ÇEKİNMEK

Bir kısım aydınların koruma sağlaması ve KCK’yı “sivil, siyaset yapan bir yapı” gibi sunması nedeniyle güvenlik güçleri bu Stalinist yapılanmanın üzerine gidemedi. PKK’nın tehdit kabiliyetini kullanan bu örgütlü yapı, en büyük zulmü ve baskıyı bölge insanına uyguladı. Sudan bahanelerle sürekli kepenk kapattırdı, yollar kesti, hayatın akışına müdahale etti; bölgeyi yaşanmaz hale getirdi. KCK, eline molotof verilmiş, taş tutuşturulmuş ortaokul-lise çağındaki çocuklar üzerinden sokakları ele geçirdi; kentleri ipotek altına aldı. Esnafları haraca bağladı, vergiler saldı, kimlik yoklamaları yaptı, seçimlerde sandıklara hükmetti. JİTEM’e rahmet okutacak bir korku ve baskı egemenliği kurmaya çalıştı; bunu belirli bölgelerde başardı.

Son yıllarda bu baskı ve korku egemenliği o bölgede yaşayan vatandaşları çileden çıkararak, tahammül edilemez hale gelmişti. Hakkâri, Şırnak gibi yerlerde KCK-PKK nerede ise mutlak kontrol sağlamış; devletin etkisini asgariye indirmişti. Yetkililerin ihmalleri ve (bazı) güvenlik birimlerinin eylemsiz kalması nedeniyle insanlar -bütün rahatsızlığa rağmen- KCK-PKK’ya teslim olmanın dışında seçenek kalmadığını düşünmeye başlamıştı ki, KCK operasyonları başladı.

Son KCK operasyonlarına Kürtler arasında başlıca iki tepkinin olduğu söylenebilir:

(1) KCK ve PKK’nın kırsala ilave şehirlerde kurduğu bu baskıdan bunalan, devletin demokratikleşmesine paralel örgütün şiddeti artırmasından rahatsız olan mazlum ve masum, ama sesini duyurmayan çoğunluk KCK operasyonlarından fevkalade memnundur. Nitekim Şırnak gibi KCK’nın çok etkili olduğu bir kentte esnafın ve halkın, örgütün militanlarını kovalaması, büyük risk alarak rahatsızlığını açık etmesi bunun bir göstergesidir. BDP’ye oy veren vatandaşlar dâhil, KCK’dan rahatsız olan, operasyonlardan memnun olanların bölgedeki oranı yüzde 70-80’lerdedir. (2) KCK ve BDP örgütlenmesinin merkezinde olan, Batı’dan ve bazı aydınlardan yoğun destek gören, çok iyi propaganda yapan ve azınlıkta olmasına rağmen sesi çok çıkan bir kesim, KCK operasyonlarından ciddi rahatsızdır. Bu kesim medyanın imkânlarını kullanarak ve bol gürültü çıkararak KCK operasyonlarının bir “siyasi linç” olduğu yönünde propaganda yapmakta ve bunda epeyce başarılı olabilmektedirler. Azınlıkta olan, ama örgütlü ve etkili oldukları için sesi çok çıkan bu kesimin Kürtler içindeki oranı taş çatlasa % 20-30’ları geçmeyecektir.

KCK hem Kürtler arasında hem de aydınlar arasında bir turnusol haline gelmiştir. BDP-PKK etkisinde bilgilenen ve bölgeyi gezen, bölge halkının nasıl bir baskı ve sindirmeye maruz kaldığını göremeyen bazı aydınlar KCK operasyonlarına karşı çıkmaktadırlar. Ancak bölge halkı ve sessiz çoğunluk operasyonlardan gayet memnundur. KCK operasyonlarından sonra bölge insanı, üzerlerinden ağır bir yük ve baskının kalktığını ve rahatladığını ifade etmektedir. Nitekim elebaşıları, organizatörleri alındığından dolayı örgütün sokakları katıp karıştıran kitlesel eylemleri etkisizleşmiştir. Örgüt, meydanları çoluk çocukla doldurmaya çalışmaktadır.

KCK’nın en etkin olduğu Hakkâri’de yaşayan, Hakkârili Kürt bir dostun ifadesiyle: “Hakkâri’de dahi halkın % 70’i KCK yapılanmasından yılmıştır; bıkkındır, rahatsızdır.” KCK operasyonları geç kalınmış, ama gerekli operasyonlardır. Bu konuda sesi çok çıkan, tehditkâr azınlığın değil; masum, sessiz çoğunluğun hissiyatı dikkate alınmalıdır.

Zaman Gazetesi  http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1202179&title=yorum-mahmut-akpinar-kurtler-kck-operasyonlarindan-memnun&haberSayfa=1

Galeri
Etiketler: , ,
📆 16 Kasım 2011 Çarşamba 13:08   ·   💬 0 yorum   ·   ⎙ Yazdır

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

ERZURUM'DA HAVA

ERZURUM
Esentepe Avrupa Konutları
YENİ SAYI

YAZARLAR

RÖPORTAJLAR

ANKET

Üzgünüm, şu anda etkin anket yok.

BAĞLANTILAR