MENÜ ☰
ATA-AÖF’te Sınavsız İkinci Üniversite Ön Kayıtları Devam Ediyor
Büyük Erzurum Sofrası
Erzurum Haber Gazetesi » Ekonomi, Flaş, Genel, Toplum, Yazarlar » İşte size yüzyılın haberi…
İşte size yüzyılın haberi…


Bugün size iki tane bomba gibi haberim var!

Okuduğunuzda siz de hayret edeceksiniz!

Birilerinin nasıl büyük vurgunlar yaptığını, hatta ülkemizin topraklarının nasıl peşkeş çekildiğini canınız acıyarak öğreneceksiniz!

Bomba haberlerimizin ilkinden başlayalım:

Malumunuz; Karayolları, Erzurum-Trabzon yolu üzerindeki Kop Dağı’na, bir tünel yaptırıyor.

Bomba haberimiz de işte bu tünelle, daha doğrusu tünelden çıkarılan toprakla alakalı.

Devlet tünel inşaatından çıkarılan toprağı, bir gavur şirketine ihaleyle vermiş! İddialar odur ki, ihaleyi alan o gavur şirketi, “bu toprak tarım için çok elverişli” diyerek, ta Avrupa’ya taşıyormuş!

Bereket çok geçmeden, gözü açık birkaç vatanperver durumdan şüphelenip, meselenin iç yüzünü araştırmaya koyulmuşlar!

Hafiyelik ruhuna işlemiş bir milletin ahfadı olarak, bu alengirli işin tüm şifrelerini çözmüşler:

Kop Dağı’ndan kazılan toprak, esasında tarıma elverişli olduğu için değil, içinde barındırdığı altın cevheri yüzünden Avrupa’ya taşınıyormuş!

mehmet-sener-ovit
Bizim acar hafiyelerimiz, meselenin teknik ayrıntısına da ulaşmış. Buna göre, bir kamyon topraktan takriben 3 kilo altın elde ediliyormuş!

Yoksa elin gavuru ta Avrupalardan kalkıp sırf tarıma uygun diye Kop’tan kamyon kamyon toprak taşır mı?

Değil mi yani?

Siz de olsanız şüphelenirsiniz!

Çünkü bu elin gavuruna hiçbir zaman güvenilmeyeceği gibi, kendi bürokratlarımıza da itimat edemeyiz.

Vatanı satarlar mı, satarlar!

Nitekim iş’e toprağı satmakla başlamadılar mı?!

Başladılar!

Eee o zaman?

Saf olmayın…

Ortaya çıkacak zenginliği düşünebiliyor musunuz?

Milyonlarca metreküp toprak taşınacak. Ve bizim uzman hafiyelerimizin hesaplamasından biliyoruz ki, bir kamyon topraktan 3 kiloya yakın altın elde ediliyor. Bu da şu sonucu verir bize:

10 bin kamyon; eşittir 30 ton altın!

Tünel uzmanı değiliz belki ama biz de kendi çapımızda araştırmacı gazeteciyiz!

Oturup hesap yaptık. Kop tüneli 3 bin 176 metre uzunluğunda inşa edilecek. Ve gidiş geliş olacağı için demek ki, tünellerin toplam uzunluğu 6 bin 352 metre olacak. Sadece bir tünelden en az 100 bin kamyon toprak çıkacağını düşünürsek, iki tünelden 200 bin kamyon toprak çıkar ki, bu da 600 ton altın anlamına gelir!

Ben zannetmiyorum ki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Hazine’sinde bu kadar altın olsun!

Zehir hafiyelerimiz bu meseleyi kurcalamamış olsalardı, ülkemin canım topraklarından çıkan kalıp kalıp som altınlar, gavurların kasalarına istiflenecekti.

Bereket biz yazdık da işte bu sayede, 600 ton altınımız kendi Hazine’mizde kalacak!

İkinci bomba habere geçmeden şimdi aklıma geldiği için sormak istiyorum:

Sahi bizim Kop’ta krom işleyen bir tesisimiz vardı. Hem de adamakıllı bir tesisti. Biliyoruz ki Kop’un her tarafı krom madeni ile doludur. Bilen var mı acaba o tesis nice zamandır neden çalışmıyor?

Gelelim ikinci bombaya!

İşin doğrusu bu bomba haberi ilk ben patlatıyor değilim. Kısa bir zaman önce değerli meslektaşımız Kadir Sabuncuoğlu köşesinde değinmişti. Fakat besbelli ki o değinme kafi derecede tesir uyandırmamış ki, aynı konu yeniden konuşulur oldu.

Malumunuz Büyükşehir Belediyesi, Havuzbaşı’nda şehir meydanı yapmak için hem Halk Eğitim Merkezi’ni hem de yanındaki ucubeyi yıkmıştı. Şu aralar açık otopark olarak pek mühim bir görev ifa eden o meydan var ya o meydan…

Belki duymamışsınızdır, duyun o zaman… İşte o meydanda, yani Halk Eğitim Binasının enkazının altından tam bir ton Ermeni altını çıkmış! Ahmet Küçükler’in, bir tatil günü hem de sabah erken bir saatte talandan mal kaçırırcasına dozerleri dayatıp binayı yıkması meğerse bu yüzdenmiş!

Bakmayın siz O’nun öyle minyon tipli ve sessiz biri olmasına…

Uyanık, vaktiyle tiyoyu almış!

Biz kendi kendimize bayram değil seyran değil, muhterem başkanımız bize niye şehir meydanı yaptırmak ister ki diye, halisane duygular içindeyken, beyimiz bir ton altının kokusunu almış meğerse!

Durur mu daha?

Evet durmadı; o soylum muhteşem eseri ve canım Fiko’nun malikanesini hak ile yeksan etti.

Meydan işin bahanesi, adam altını götürmenin derdindeymiş!

Dile kolay bir ton…

Tamam diyeceksiniz ki, Kop’taki tünelden elde edilecek 600 ton altının yanında, bir tonun esamesi bile okunmaz ama unutmayın ki, şu sıkışık zamanda bir ton da az değil!

Diyelim ki ömrü oldu ve Ahmet Küçükler tam yüz yıl (böyle giderse ona da çok kalmadı ya) belediye başkanlığı yaptı.

Bütün maaşlarını biriktirse, (ki, kolay kolay para harcamaz) hatta doktor hanımın maaşına da el koysa (ki, muhtemelen koyuyordur) ve dahi tüm harcırahlarını da istiflese (ki, istifliyordur) yine de bir ton altının karşılığı olan 92 milyon lirayı biriktiremez!

Ahmet Küçükler oturup düşünmüştür, kendi kendine demiştir ki yapsam yapsam en fazla üç dört dönem daha belediye başkanlığı yaparım. Erzurum vefasız bir şehir! Baksana ne İsa’ya ne Musa’ya yaranamıyorum. Ne uğraşacakmışım belediye ile… En iyisi mi Halk Eğitim’in altındaki şu bir ton altını çıkar, sen de rahat et ahali de…

Bence hiç de fena bir fikir değil. Bu sayede Küçükler, milyonlara konarken Erzurum da, ancak ihtilal sayesinde kurtulabileceği bir başkandan azat olacak!

Elin gavurları Kop’ta yüzlerce ton altını kaçırmayı planlarken rahatsız olmuyoruz da, bu şehrin öz be öz bir evladı bir ton altını cukkalamış çok mu!?

Efendi kıskanma, çalış senin de olsun…

Bakın Yakutiye Belediye Başkanı Ali Korkut’a…

O da nerden almışsa sağlam bir tüyo almış. Ahmet bir ton bulduysa, ben de bulurum deyip, memleketin altını üstüne getiriyor. Böyle giderse korkarım yarın elimizde şehir namına bi şey kalmayacak.

Palandöken Belediye Başkanı Orhan Bulutlar ve Aziziye Başkanı Fatih Cengiz de hoş aynı yoldalar ama ne yazık ki gariplerin bölgelerinde eski ev ve Ermeni kalıntısı arazi yok!

Öyle olmasaydı hiç sanıyor musunuz ki onlar da şimdiye kadar milletin damını başına geçirmezdi!

Şimdilik en şanslı olanı Ahmet Bey…

Zahir büyükşehir belediye başkanı olmak, böylesi bir avantaj sunuyor!

Evet…

Bomba haberlerim bunlardan ibaret.

Etrafta kâfi derecede can sıkan, yürek yakan ve insanı kara kara düşündüren bunca kötü haber varken, ben size çil çil altın haberi verdim.

Gerçi hâlâ o gavurlara peşkeş çekilen altın için yüreğim sızlıyor ama…

Sevgili dostlar, hep somurtacak değiliz ya, bazen de gülelim. Hatta mümkünse hep gülmeyi deneyelim. Mizah gücü yüksek hemşerilerimiz bu şehir efsanelerini üretmemiş olsalardı, biz nasıl yazarken eğlenecektik, sizler okurken nasıl kahkaha atacaktınız.

Bunlara eskiden masal denirdi ve genelde de Behçet Emi o masalları anlatırdı.

Şimdi “şehir efsanesi” deniyor ama inanın ki en az masallar kadar sürükleyici…

Sizi bilmem ama ben beğendim…

📆 02 Mart 2013 Cumartesi 01:46   ·   💬 0 yorum   ·   ⎙ Yazdır

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

ERZURUM'DA HAVA

ERZURUM
Esentepe Avrupa Konutları
YENİ SAYI

YAZARLAR

RÖPORTAJLAR

ANKET

Üzgünüm, şu anda etkin anket yok.

BAĞLANTILAR