1996 yılında Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Resim-iş Eğitimi Anabilim Dalı mezunu olan Doç.Dr. Oğuz Dilmaç Doğa ve Doğa konulu sergisi hakkında şunları söyledi;
Doğa içinde yaşayan insan onun ayrılmaz bir parçasıdır. Dolayısıyla insan da bir doğadır. İnsan bir yandan kendisini doğanın dışına düşünsel olarak çıkarabilirken diğer yandan da kendisi doğanın bir içeriği olarak da görmektedir.
Doğa aynı zamanda kültürü de besleyen önemli bir kaynaktır. Bu bağlamda Türk kültüründe doğa gerek İslamiyet öncesi gerekse İslamiyet sonrası sürekli bir ilham kaynağı olmuştur. İslamiyet öncesi göçebe Türk boylarında bu ilkel ilişki ön plana çıkmakla birlikte, ağaç, ırmak, göl, dağ ve hatta belirgin bir şekle sahip kaya parçaları, “Şamanist yer su kültünü” oluşturan kutsal doğa elemanları halini almıştır. Doğa, Türk boyları için sunduğu ürünler ve şaşırtıcı güzelliği ile bir yandan merhametli ve doğurgan bir yaşam kaynağı iken, diğer yandan da fırtınaları, soğuğu, depremleri ve morfolojik oluşumlarıyla acımasız ve cezalandırıcı bir güç niteliğinde olmuştur. Göçebe Şamanlara göre, “dünya ruhlarla doludur. Dağlar, göller, ırmaklar (“yer-su”) hep canlı nesnelerdir…ırmak ve göller Şamanistler için yalnız coğrafi isimler değil; konuşan, duyan, evlenen çoluk çocuk sahibi varlıklardır…ruh bizzat dağdır, dağ bizzat ruhtur”.
Bu inançta “Ağacın” önemli bir rolü bulunmaktadır. Evliya Ağaç” mitolojisine dair edebiyatlarda, “Dünya Ağacı”, “Şaman Ağacı”, “Bay Terek” gibi adlara rastlanır. Dünya halklarının mitolojisinde “Hayat Ağacı”; Altay Türk mitolojisinde “Bay Kayınk” ; bazı hikâyelerde ise “Tamir Terek” adları geçmektedir. Dünyanın tam ortasından yükselen bu ağacın kökleri yeraltına iner, dalları ise dünya dağının zirvesine yükselir. Böylece bu kutsal ağaç, dünyanın her üç katını -gök, yer ve yeraltı dünyalarını- birbirine bağlamaktadır.
Bu mitolojik anlayış çerçevesinde doğa olgusunu lirik bir dille kendi perspektifinden tuvallere yansıtan Oğuz Dilmaç bu çalışmaları ile aynı zamanda doğanın yaşamın ayrılmaz bir parçası olduğunu da vurgulamak istemektedir. Lirizm çağımız sanatçısının iç dünyasındaki öfke, coşku ve heyacan gibi duyguları plastik bir dille dışa vurması olarak tanımlanabilir. Bu dışa vuruş informel bir yapıyla ortaya konulabilmesinin yanı sıra, geometrik kurguya dayanan soyut anlatımdan farklı bir dile sahiptir. Bu açıdan ele alındığında hayat ağacı ve yapraklarının imge olarak kullanıldığı bu resimlerde doğanın nesnel çağrışımları bireysel bir anlayış doğrultusunda, doğa kaynaklı bir lirik soyutlama anlatımla ele alınmıştır. Lirik soyut anlayışı mantığındaki bu bireyci yaklaşım ise, bu anlayışla çalışan ressamların ortak tutumudur. Bu resimde temel çıkış noktası olarak ele alınan doğa; renge yüklenen yoğun sembolik anlamlarla ele alınmalıdır.
Ağaç ve yapraklarının simgesel olarak yansımalarının yer aldığı 30 yağlıboya çalışmanın yer alacağı sergi 10 Mart 28 Mart 2014 tarihleri arasında Tünel Sanat Galerisi-Alt Salon, İstiklal Cad. Müeyyet Sok. No:1, Tünel-Beyoğlu/İstanbul’da açılacaktır. Galeri Pazar, Pazartesi ve Resmi tatil günleri hariç her gün 10.00-19.00 saatleri arası açıktır.
Oğuz DİLMAÇ
1973 yılında Kars’ta dünyaya geldi.
1996 yılında Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Resim-iş Eğitimi Anabilim Dalından mezun oldu.
1996-1999 yılları arasında Resim-iş Öğretmeni olarak görev yaptı.
1999 yılında Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Resim-iş Eğitimi Anabilim Dalına Okutman olarak atandı.
2003 yılında Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Resim-iş Eğitimi Bölümünde Yüksek Lisansını tamamladı.
2009 yılında Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Batı Sanatı ve Çağdaş Sanat Bilim dalında Doktorasını tamamladı.
2011 yılında Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Resim-iş Eğitimi Anabilim Dalına Yrd.Doç.Dr. olarak atandı.
2013 yılında Güzel Sanatlar Temel Alanında Doçent ünvanı aldı.
Bugüne kadar dört kişisel serginin yanı sıra birçok karma sergiye katılan sanatçının ulusal ve uluslararası kongrelerde bildiri kitaplarında yayınlanmış bildirilerinin yanı sıra sanat eğitimi ve sanat eğitimi tarihi ile ilgili çeşitli hakemli dergilerde yayınlanan makaleleri bulunmaktadır.
Bir yanıt yazın