Kaç zamandır yazmak istemiyor kalemim…
Yabancı gibi, yıllarca bana dost olan kelimelerim…
Oysa kalemim emeğim, ekmeğim, umudum oldu hep..
Mutlulğumu, üzüntümü, serzenişimi okurlarımla paylaştım yıllarca.
Toplumun sorunu benim sorunum oldu .
Haksızlığa uğrayanın sesini, yoksulun fevaranını, işsizin sesini duyurdu kalemim.
Yanlışların tanığı kalemim, şimdilerde suskunluğu tercih ediyor…
Belki yorgun, belki sitemli, belki hüzünlü, belki de yabancı hissediyor kendini…
Çelişkilere, kokuşmuşluklara, tahammülünüz kalmadığında kaleminiz böyle susuverip, sitem ediyor size.
Sahte dostlukların, nankörlüklerin, yürekli olmayanların, dünyayı yaşanmaz kılanların durumunu gördükçe, susmak konuşmamak istiyorsunuz.
Herkesin derdini yazan kaleminiz, haksızlıkları görünce işte böyle sessizliğe bürünüyor.
Sitemli, kederli, suskun olsada herşeye rağmen umutlu kalemim.
Palandöken gibi başı karlı ama hep dik…
Çünkü o kimseye eğilmedi, kimse onu kullanamadı..
Yazıp, çizmenin para etmediği herkesin yazar olduğu bir ortamda tarafsızlığını harbilikte ortaya koydu hep.
Olumsuzluklara, yüreksizliğe, yola çıktığı insanları yalanları ile avutanlara, iki yüzlülere inat ,susmamalıydı kalemimim. Umut olmaya devam etmeliydi oysa…
Yürekli insanları temsil edebilmeliydi…
Namertleri, zalimleri, nankörleri, menfaatçileri, dost görünüp kuyu kazanları anlatmalıydı topluma.
İkiyüzlülerin, düzenbazların, elindekilerle mutlu olmayanların, hazin sonlarını dinlendirmeye devam etmeliydi kalem.
Şair Yusuf Değirmenci’nin dizeleri ne kadar güzel anlatıyor, kalemin önemini:
Şerefsizin potresini itinayla çizdi kalem
Şerefsizin portesini
İtinayla,çizdi kalem
Düzenbazlar için şiiri
Kıta,kıta, dizdi kalem
O kendini görür mahir
Her şey ortadadır ahir
Gerçek olanları bir,bir
Bilin diye, yazdı kalem.
Kara cahil yoz yobazdan
Ukala,laf anlamazdan
Dalkavuktan,madrabazdan
Çekinmedi, bezdi kalem
Kazançlıyı,kazananı
Hezeyancıyı,hezeyanı
Düzenbazın düzenini
İnsan için,bozdu kalem
Gördü dost elin tutanı
Anladı insan olanı
Sorunlarla bu vatanı
Anla diye, gezdi kalem
Mağdur’i der sen ne yaptın
İnsanlığa sen ne kattın
Kaleminle ne anlattın
Cehalete kızdı kalem
Gamze İspirli
Sevgili GAMZE… Çok duygusal bir yazı. Anlatmak istediklerini anlamak için insanın sadece akıllı olması yetmez, ayni zamanda o duygusallığ anlayacak zekayada sahip olması gerekir. Doğrusunu istersen üzülmüyorda değilim. Üzülüyorum!. Üzüldüğüm şu ki; yorum ve düşüncelerin, toplumsal çarpıklıkları değil şahsi meselelere göre şekilleniyor olması. Ama biraz haksızlık ediyorsun gibi geliyor bana. Sen kendin için yazsaydın haklısın derdim. Bizim için yazıyorsan eğer, susmaya hakkın yok! Kalemine sitem etmeye ise hiç hakkın yok. Sende biliyorunsunki, usta malı satmak kolay, zor olan usta olanı anlamak ve anlatmak. Sağlıcakla kal…
Gamze hanım,susması gerekilen yerde susanların sitemi, konuştukça kelimelerin kafa göz yaracağının işaretidir.Kalem sussa gönül susmaz.Hele cemaat yarenlerinin düzenlediği maklube(etli pilav) yiyenlerin gurbuna dağil değilseniz ki değilsiniz, kaleminiz hiç susmayacak daha da kayganlaşarak harflerin kafasına vurarak sizi yıpratmaya ve çekemeyenlere,yazarak ders verecek olmanızdır.Sitem duygusallığın önemli bir parçasıdır. Siteminizi sevgi havuzunuzun dışa taşması olarak görüyor,şahsi meselelere göre şekillendiği sadece lafı güzardır.Ülkü İle Kalınız.
merhaba sayın ispirli bu yazıyı yazan sizin kaleminiz olmasa gerek çünku sizin gibi bir yazarın küsmeye hakkı yoktur eğer sizin kaleminiz susarsa yada küserse yada siz kaleminize uyarsanız size bunu yapanlardan ne farkınız kalırki oysa bizim gözümüzde siz çok farklısınız lütfen ne siz kaleme nede kalem size küsmeyin sizden herkesin öğreneceği çokşeyvar.
teşekkürler