Bu kentte dün sarı baretli insanlar yürüdü. Maden işçisi değil, inşaat işçileriydi. Aylardır şehrin gündemini oluşturan New City’de korkulan oldu ve işçiler harekete geçti. “Şantiyemizi terk etmiyoruz”, “Sayın Başbakanım beraber yürüdüğümüz bu yolda bizi yalnız bırakmayın” pankartları ile işçiler belediyeye yürüdü.
“Çalışmadığımız halde yüklenici firmadan maaş alıp yatıyoruz” diyen işçiler, yüzde 38’i tamamlanan inşaat için yardım çağrısında bulundular. Aslında ilginç bir durumdu bu zira Erzurum böyle protesto gösterilerine, yürüyüşlere çok da alışkın değildi.
Hele hele parasını aldığı halde işçiler niye yürür? İlk bakışta bu durumu anlamak güçtü. Ama derin bakınca fotoğraf çok daha anlam kazanıyordu. Bu işçiler gece gündüz demeden çalışmış o inşaata emek vermişti. Gelinen noktada sezon ortasında işsiz kalma korkusu ile karşı karşıya kalmışlardı.
Düne kadar firma taşeronların tüm haklarını ödemiş ama yarının garantisi yok. Öyle ya çalışmadan, üretmeden nereye kadar. Darphanesi olmadığına göre firma yetkilileri para akışına bir yerde ‘dur’ diyecek. Konu yargıya gitse ciddi zaman alacak. Bu inşaatın altında tüm birikimini yatırarak ev hayali kuranlar, o evi inşa edenler, o şantiyeye demir çimento gibi mal verenler kalacak. En önemlisi büyük umutlar bağlanan bu şehri yönetenler kalacak, yani koca bir Erzurum zarar edecek.
Burada kusurlu kimin olduğunun aslında hak sahipleri açısından önemi yok. Kusur ister belediyede ister firmada olsun tüm birikimlerini yatırdıkları ve sıfırı tükettikleri halde bir eve kavuşamamanın bahanesi yok.
Ancak kusurlu da hatalı da çok net ortada, Büyükşehir Belediyesi. Bunu ben değil Sayın Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen dile getiriyor. Bir önceki Belediye Başkanı televizyonlara, gazetelere çarşaf çarşaf açıklama yapıyor. ‘Erzurum’un en büyük kentsel dönüşümü’ diye beyanatlar verip bilboardlara boy boy resimler asıyor. Yeni seçilen belediye başkanı ise “Bırakın kentsel dönüşümü ‘New City’nin projesi bile elimizde yok. Hata belediyenin, yargıya gidin” diyor.
Komik, tuhaf ve çelişkili bir durum. Proje var mı? Kentsel dönüşüm kapsamına alınmış mı bilmiyorum ama bildiğim bir şey var ki şehrin neresinden bakarsanız bakın o konutlar insanın gözünün içine batacak kadar devasa, her halde bu binalar bir gecede yapılmadı. Burası da muz cumhuriyeti değil. Hadi belediye görmedi, devletin hiç mi bir birimi bu konutları görmedi, burada ne yapıyorsunuz demedi.
Bugün işçi yürüdü yarın belki hak sahipleri belediyenin kapısını çalacak. Eğer firmanın usulsüzlüğü varsa kesersiniz cezasını. Ama “hata bizde, kanun uygulanmamış” diyorsanız o usulsüzlüğü yapanları yargıya teslim etmeniz en başta sizin göreviniz. Ama illaki o proje için bir çözüm bulursunuz. Tekrar ediyorum bu proje bir firmanın durumundan çok daha önemlidir.
Zira bahsedilen firmaya bağlantılı olan onlarca sektör var. Bu projenin durması o sektörlerinde yıkılması anlamına geliyor. Zaten esnaf zor ayakta duruyor, böylesi bir yıkımı ne kaldıracak gücü ne de bu şehrin bu işi göğüsleyecek parası var.
Yanarım memleketimin haline. Şehir inşaat çöplüğüne döndü. Alınan hafriyatların ardından, durdurulan projelerden geriye adeta meteor çukurları kalıyor. İşi bırakıp giden MNG Holding’in projesi bu meteor çukurlarından yalnızca biri. Palandöken ilçesindeki Kervansaray iş merkezi inşaat çukuru bir diğeri. Yıllardır tinercilerin yuvası olan Yimpaş ve Bölge Eğitim Hastanesi yanında inşaatı durdurulan Kampüs Hastaneler Projesi bir başka garabet. Şimdi bu listeye bir de New City eklendi.
Burada altının çizilmesi gereken en önemli olgu ise şudur. Bugüne kadar binlerce insanın ev sahibi olmasını sağlayan ve en büyük sermayesi ‘güven’ olan Karadayı’nın işlerinin sekteye uğraması bu şehirde çok az olan güveni de yerle bir edecek. Bir yol mutlaka bulunmalı ve bu dar boğazdan çıkılmalı.
Altına imza atılacak bir değerlendirme. Derhal konuyla ilgili birşeyler yapılmalı. Aksi halde koca bir ile yazık olacak…